Beşiktaş seyircisi ve Emniyet!

Önce çok üzüldüğümü belirteyim. Öteden beri emniyet-futbol taraftarı ilişkileri hiç düzgün gitmemiştir. Bu, ülkenin bu meseleyi ciddi biçimde ele alamayışından kaynaklanmaktadır. Tabii ki ülkenin sosyal yapısının da tam anlamıyla oturmamış oluşu da bir nedendir. Ama Beşiktaş taraftarının takımı karşılama ve stada getirme programını, ben yaklaşık bir haftadır gazetelerden okuyor, ekranlardan dinliyorum. Peki, Emniyet'in hiç mi bilgisi yoktu? Olur mu? Değerli Müdür Cerrah'ın bundan çok uzun bir süre önce bir yazımla ilgili beni sabahın 09.00'unda aradığı da bir gerçektir. Ben olsaydın ne mi yapardım? Yıldız Yokuşu'na yukarıdan aşağıya ve devamla İnönü'ye kadar taraftarı kaldırımdan yürütecek bir polis kordonu kurar ve futbol tarihimizin en şık fotoğrafını çektirirdim. >> Demek ki G.Saray Arda imiş! Galatasaray Başkanı Sayın Adnan Polat, açık ve net söyleyeyim, ülkemizin en güvenilir yönetici profilleri arasındadır. Ama gelin görün ki, geçen haftaki demecinde, "Önümüzdeki sezon Galatasaray'ı Arda'nın etrafında kuracağız" dedi. İşte bu olmadı. Çağımız futbolunda, artık takım oyunu oynandığında sonuç alınabildiği de bir gerçek... Bir de, Arda'nın etrafında kurulacak takım için kaç para gerekir? Kim bilir, belki de Florya'da petrol çıkmıştır. Pardon; Ümit Karan, hangi kontenjandan oynuyor acaba? >> Ersun Yanal yeminli mi? Hayret! Bir teknik direktör, takımı geriye saymaya başladığında, yeni bir şeyler yapmanın denemesine başvurmaz mı? Örnek mi? Tek uç adamına dönüp, orta alana bir destek ile Colman'ı daha rahat oynatmak, uç adamı arkasına yakın tutmak akla gelmez mi? Haa az kalsın unutuyordum... Şayet Trabzonspor taraftarının kafası hâlâ Fatih Tekke'de ise, o zaman yukarıdaki düşüncemi, önerimi de çöpe atın lütfen! Siz Fatih Tekke ile kaç defa şampiyonluğa oynadınız ki? >> F.Bahçe'nin kongre reklamı mı? Show TV'yi kurtaran malum program Fenerbahçe Yönetimi ile bazı futbolcularını ekrana çıkardı. Yaklaşan kongre öncesi, dev bayrakla birlikte acaba başarısızlığa "Makyaj" mıydı bu? Öyle ya, özel maçta bile kale arkasını 44 liraya satan bir kulüp, böyle bir hayır işleyecekse bunu reklamla mı yapar? >> Bir Deniz kaç Josico eder? Şaşmamak mümkün değil... Aragones gibi ömrünün yarısını teknik direktörlükte geçirmiş bir futbol adamı, Semih-Guiza ikilisini kurup, bunlara tek bir pas dahi sunamayacak Selçuk-Josico ikilisini nasıl kurar? Deniz oyuna girdikten sonraki Fenerbahçe'ye bir bakın, bir de öncesine... >> Yarım ustalar ve yarım çırakları! Levent Tüzemen kardeşim, Lig TV'de "Fenerbahçe ve Galatasaray'ın yabancı hocaları futbolcularını iyi çalıştıramadıkları için, Milli Takım olumsuz etkilendi" demez mi? Hooop ardından Cumhuriyet'te Sami Gürel kopyalamış... Şimdi her iki maç için de soruyorum; Volkan, penaltı öncesi hatalı yumruğu hariç, kötü mü oynadı? Gökhan Gönül, Emre Aşık, Hakan Balta, hatta hatta İbrahim Üzülmez kötü mü oynadılar? Semih kötü müydü? Aurelio, Tuncay, Nihat, Nuri bizim ligden değiller. Batuhan hangi takımda oynuyor? Haaa Arda'dan daha fazlasını beklediyseniz diyeceğim yok... O da Ali Sami Yen'de iyiler arasındaydı. Bir tek Emre Belezoğlu için yazıp, söylüyorsanız biraz ayıp olmuyor mu? Konuştuğunuzu, yazdığınızı bir bilin yahu! >> Semih yerine Alex olsaydı! Baktım, anlı şanlı spor medyamız Semih'e yine az not vermiş. Hani Josico ile aynı notlar falan... Ayıp yahu! İkinci goldeki asist dahil, orta alan görevini de yapıp, Semih acaba kaç olumlu pas verdi? Alex olsaydı, acaba başlığa bile çıkmaz mıydınız? >> Erman, Şansal ve gazeteleri! İster inanın, ister inanmayın! Şansal diyor ki: "Hocam, şu falanca kuralı bir açıkla bakalım..." Erman cevap veriyor: "Olmaz, çarşamba günü gazetem Hürriyet'te okursunuz..." Şansal neredeyse yalvarır gibi, "Ne olur anlat hocam..." Erman kararlı, "Hayır, Hürriyet'te okursun..." Ve kural bu satırları okuduğunuzdan bir gün önce Hürriyet'te (herhalde) çıktı. Bu ne rezalet, bu ne kepazelik! Geçenlerde de aynı Erman, Bursaspor-Fenerbahçe maçının son dakikalarındaki gelişmeleri ekranda söylemiş, Hürriyet'i ıskalamıştı. İşte size mümtaz Türk spor medyasının, güya, en tepesi! Pardon; piyazı unuttum!