Beşiktaş'ın tarihi bu işte...

A -
A +

Beşiktaş'ın tarihi bu işte... Beşiktaş başkanı Serdar Bilgili, Galatasaray maçında çıkan olaylardan sonra, bir basın toplantısıyla, kimilerine göre özür diledi ama, bana göre kulübünün tarihine saygı göstererek, köklü müesseselerin başındaki insan portresini çizdi. Bundan anlamayan, bu çıkışın anlamını kavrayamayan Yıldırım Demirören ve Kıvanç Oktay da, sanki tribün ve koridorlardaki olayların koruyucuları olduklarını kabullenir, ya da başkan Bilgili'nin çıkışından kendilerine pay çıkartırcasına ki, ikisi de aynı kapıya çıkar, şekilde istifa ettiler. Peki, kim kazandı? Bilgili ile Beşiktaş tarihi... Önemli olan da buydu... Hayret, Daum'u eleştirdiler! Hakem Ali Aydın'ın, bence lisansını kaybetmesi gereken bir kararla bir başka bahara bıraktırdığı Fenerbahçe-Rizespor maçından sonra müthiş spor basınımızda Daum'u şiddetli biçimde eleştiren yazılar okuyunca, hayretler içinde kaldım. Dün, Fenerbahçe teknik direktörünü eleştirir de, rayting ve traj kaybına uğrarız endişesi taşıyanlar, şimdi işler ters gidince maskelerini atıverdiler. Hep söyledik, yazdık... Takım maç kazanırken ters giden işleri görüp eleştiremiyorsanız, ya da takım kaybederken doğru yolda olduğunu kavrayıp yazamıyorsanız, siz tam anlamıyla tüccar olmuşsunuz demektir. Mısır'ın türbanlı kızları! Japonya'da yapılan Dünya Voleybol Şampiyonası'nda Mısırlı kızların üçü eşofmanlı ve türbanlıydı. Şimdi merak edilen, ülkelerine döndüklerinde -şayet okuyorlarsa- okula alınıp alınmayacaklarıdır. Vallahi ben de merak ediyorum. Bu konularda çok hassas olanlar, keşke bizi bilgilendirse... Altaylı'ya Divan tepkisi! Galatasaray Spor Kulübü Divan Kurulu, geçtiğimiz hafta içindeki olağan toplantısında, eski, -maalesef- asbaşkanlarından Fatih Altaylı'ya büyük tepki gösterdi. Bunu basından okuduk, duyduk. Bence Divan, bu zat-ı muhteremin Galatasaray asbaşkanı oluşunu atlayarak, dünkü tepkiye çanak tutmuştur. Koca Galatasaray'dan, bir başka deyişle ülkenin Batı'ya açılan penceresinden içeriye bakıldığında buluna buluna asbaşkanlık için bu zat-ı muhterem mi bulunurdu? Öyle olursa, böyle olur işte... Hakan Şükür yaşıyorsa...! Hep söyledim, hep yazdım... Yaklaşık on yıldan beri... Hakan Şükür, sakat ve cezalı değilse, futbolu da bırakmadıysa, alternatifi bulunmadığı sürece onbir kurulurken adı ilk yazılacak adamdır. Neden mi? Yok yok ben golüne falan bakmam... Koca bir takımı, top tutup beklediği ve de rakibin savunmasının aklını yerine çaktığı için... İlhan mı? İyi, iyi de, bu ülkede hiçbir uç adamı top tutup, takımın organize olmasına çalışmıyor ki... Alan dönüp gidiyor... Show'daki bayan spikerlerin adresi! Geçtiğimiz hafta bir gece, Show Tv'nin bayan haber sunucusu, aynı kanal ve Dijitürk'te spora bulaşmış dört bayanı ekrana çıkarıp, onlarla kısa bir söyleşi yaptı. Bayanların sporun içinde yer almaları, hiç kuşkusuz, çok şık... Serap Özaksoy (şimdi emekli), Saadet Önder (Posta'da) gibi isimlerin hocası olmuş bir kişiyim. Bununla da hep gurur duydum. Amaaaaa... Bu dört bayan söyleşinin finişinde, sunucunun da tuttuğu çanağa şöyle bir cümle oturttular: "Spor yazarlığı, spikerliği için doğru adresteyiz. Bu yüzden daha da ileri gideceğiz." Bence adres çok yanlış... Eeee, Şampiyonlar Ligi'nin üçüncü maçları oynandıktan sonra, taaa bir buçuk yıl önce belirlenmiş statüyü yeni buluş gibi veren, ama onu da yanlış veren bu kepazeliği, "Doğrusunu verirsek, biz veririz" diye doruk noktaya taşıyanlar arasında nasıl doğru adreste olabilirsinizki ki?.. Baykuşlar hazır! Letonya ile buzlu zemin ve buz gibi havada oynanan maçı kaybettik ya... Hah, Şenol Güneş'i parçalamanın fırsatı ele geçti. Yaptılar da... Şimdi, rövanşta işler iyi gidip, Portekiz vizesini alırsak ki, alırız, o zaman da, Kore-Japonya öncesi yaptıkları gibi şu senaryoyu oynayacaklar: "Şenol'la, Portekiz'de gruptan çıkamayız. Bu nedenle yanına birkaç antrenör daha koyalım..." Bunu bir yerden hatırlıyorsunuz değil mi? Ya sonucunu? Peki, o günlerde Şenol'un öğretmenleri olmaları önerilen hocaların son iki senelik durumu ne merkezde? Ben de birisi gibi güleyim bari; Hah, hah, hah! Geniş kadro iyi mi, kötü mü? Kullanabilene göre büyük avantaj, kullanamayana da dert olur. Bakın Daum, Rizespor maçından sonra futbolcularını konuşmak için serbest bırakınca, ne bombalar ortaya çıktı. Hatta bazıları, Hooijdonk için ikinci Ortega bile deyiverdi. Bütün bunların sebebi ne? Kadroyu kullanamayıp, içerde saatli bombalar üretmek... Bu da Fenerbahçe tarihi! Basının tiraj, dolayısıyla rant peşinde koşan bir bölümü Ortega'nın Fenerbahçe'ye döndürülmesine çalışıyor. Yönetimde bazı kişilerin de konuya sıcak baktıkları şeklinde haberler var... Ayıp be! Siz siz olun, Serdar Bilgili'den kulübün tarihine saygı dersi alın... Tabi-i Ortega'yı niyetiniz varsa... Fenerbahçe'yi böylesine kazıklayan birini yeniden arasına almayı düşünenlere birer adet Rüştü Dağlaroğlu'nun kitabından tavsiye ederim... Hiç yakıştıramadım! Letonya'daki yenilgi sonrası, başta Ulusoy olmak üzere, futbolumuzun tepesinde kim varsa, hepsi de Fransız hakemden yakınıp durdular. Dünya üçüncüsü olmuş, son büyük futbol turnuvalarına katılmış, bir kulüp takımı UEFA Kupası şampiyonu olmuş, Süper Kupa'yı kazanmış bir ülkenin, hakemler bundan böyle problemi olmamalıdır. Tepedeki aynı isimler, bizim ligde, kulüp yöneticilerine hakemlerden yakındıkları zaman "Önce aynaya bakın" diyorlar ya... Eh, şimdi de sıra sizde... Ercan Taner açık farkla galip! Letonya'daki maçı, hem Show, hem de Atv verdiler... Önce şaşırdım, bu nasıl oluyor diye... Sonra öğrendim ki, ortak bilmemne şirketi falan filan... Show, tanıtımlarda Ercan Taner'i, Atv ise, Sabah'da yazan yazarları kullandı. Rayting ve izlenme oranlarını çok merak ettim. Sonuç, Show'un raytingi 14.70, izlenme payı 37.60, Atv'nin rayting 6, izlenme payı 15.2... Ercan Taner'in yaygarası büyük fark atmış. Bunun sebebi iki tane... Birincisi Show'un izleyici ile olan futbol bağları, ikincisi de ülkedeki insan kalitesinin yerlerde sürünüşü... Bu arada hâlâ Ömer Çavuşoğlu, Abdürrahim Albayrak, İhsan Kalkavan'la program yapmaya devam eden Atv'nin kendi kendini nasıl aldattığı da ortaya çıkıverdi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.