İşte, bu ülkede futbol yorumu yapan, eleştiri yazan anlı şanlı futbol münekkitlerinin acı sonu... Ne demişlerdi; "Ey Mustafa Denizli, nasıl olur da, Tello'yu, Bobo'yu, Holosko'yu, Fenerbahçe maçında yedek kulübesinde oturtursun?" Peki, bu üç isimden ikisi ilk on birde, diğeri de 19 dakika takımın içinde değiller miydi, Ankaraspor'a karşı? Hep böyle; Asıl problemi göremeyip, fark edemeyip, bilgi olmadan fikir üretenlerin sonu... Neyse ki, Sivok hem kendi kalesine gol attı, hem de takımı on kişi bıraktı. Böylece bu kafalar son yenilginin suçlusunu buldular... Peki, ya Denizli Hoca? Yazık; Beşiktaş takımının oyuncuları her maç sonrası ne oynadıklarını bir türlü anlamadan evlerinin yolunu tutuyorlar... Tabii bizim futbol medyası anlıyor ya, yeter de artar bile... >> Sivasspor ve Trabzonspor! Sivasspor kadro derinliğine de kavuştuktan sonra, ciddi favoriler arasında yer almaya başladı. Trabzonspor müthiş mücadeleden üç puanla çıktı. İster misiniz, saltanat ikinci defa darbe yesin! Geçen hafta bu sütunlarda Trabzonspor'un hiç sakat vermeyişine dikkat çekmiştim... Tuh be, ne ağız varmış... Serkan sedyelik oldu. >> Vefalı Fenerbahçe! Fenerbahçe'de yıllar önce forma giyip, bugünlerin temelini atanlara Şükrü Saracoğlu Stadı'nda sadece ve sadece 8 kişilik yer ayrılmış. Hem de 59 basamak çıkıldıktan sonra, yağmur altına ayarlı... Desenize Lefter'e bile "Ne olmuş yani, oynamışsa oynamış, artık bizim modern stadımız var" diyenlerin yaptıkları bu çok mu ki? >> Roberto Carlos, Lincoln'ü kurtardı! Başlığı okuyup da, Carlos'un vatandaşını denizde boğulmaktan kurtardığını sanmayın. Mesele şu; Hani Lincoln, Hacettepe maçında altı defa top sektirip kaka, hain ilan edilmişti ya... İşte Roberto Carlos da, Denizli'de beş defa sektirdi. Eeee demeyin... Spor medyası, Lincoln'ü linç ederken, Carlos'unkine tek sütun, tek saniye bile ayırmadı. Böylece, tarafsız, alabildiğine yürekli spor medyası, medyaspor.com adlı sitede haberi yapan Mert hariç, herkese eşit (!) ve ilkeli (!) davrandığını bir kere daha kanıtladı... Bu ayıp da size yeter! >> Yaşasın büyük yorumcular! İnanılır gibi değil... Efendim; Aragones, Fenerbahçe'yi ilk yarıda çok korkak oynatmış... Hadi canım siz de... Siz Denizlispor'un geriye doğru üç maçta ilk yarılara, ilk bölümlere kaç gol sığdırdığını hatırlayabildiniz mi, bu yorumları yazarken, yaparken? Sanmam... Kimler mi? Mesela Gürcan Bilgiç kardeş... Hatırlatayım; üç maçta yedi gol... Ama kabahat sizde değil ki... Size bu imkanı sunan, sözüm ona yöneticilerde... Aynen devam! >> Kafaya bak! Hürriyet'te, Denizlispor maçı sonrası Alex'in notu yedi idi... Evet, yanlış okumadınız on üzerinden yedi... Selçuk'un da öyle, Edu'nunki de... Ama Can Bartu ile koca Necmi Tanyolaç'ın ilişkilerinin kesildiği yerde ben de yanlış arıyorum... Pardon bitmedi... Genel yayın yönetmeni 2 Aralık'taki yazısında önce Özalcı olduğunu, şimdi de Baykal'ı desteklediğini yazdıktan sonra... Ne yani mi? Hiç Özal'la Baykal'ın benzerliği var mı? Böyle başa, böyle tıraş! >> Rodrigo Tello boksör müydü? Neredeyse hayatım tamamına yakınında maç izliyorum. Ama bu süreçte, vallahi de, billahi de, Tello'nun, Theo Weeks'e attığı aparkata hiç tanık olmadım. Yani yumruk sıkılıp, alttan yukarıya doğru... Hem de yardımcının burnu dibinde... Sonuç mu? Üç maymun! Ayıp be! >> Coşkun Ergün ve Kazım Günar! Beşiktaş tarihinin en önemli dönemlerinde öne çıkmış isimlerden dostum Coşkun Ergün'ü kaybetmiş olmanın acısını duyarken, Fenerbahçe'nin emektarlarından Nedim Günar'ın ağabeyi Vefalı Kazım Ağabeyin vefat haberi geldi. Her iki dostuma da Allah'tan rahmet, geride kalanlarına baş sağlığı ve sabır dilerim. Tebrik: Bütün okuyucularımın ve Müslüman aleminin Kurban Bayramı'nı tebrik eder, esenlikler dilerim...