UEFA, İspanya kulüplerinden Mallorca'yı, borcu yüzünden Avrupa Kupaları'ndan attı. Yerine de Villarreal'i aldı. Şaştığım şu; Bizim kulüplerin bizzat başkanları, yönetim kurulu üyeleri, divan toplantıları ve genel kurullarında rahatça 200 milyon liralık borçlarından söz ediyorlar ve de hâlâ Avrupa Kupaları'nda sahaya çıkıyorlar. Ne dersiniz? İster misiniz, bunun da altından Şenez Erzik çıksın! Fatih Altaylı'ya birileri doğruyu öğretsin! Fatih Altaylı, Adnan Polat'a veryansın ederken yine yaş tahtaya bastı. Tıpkı onu basın dünyasına çıkaran Hıncal Uluç ustası gibi... Altaylı, Adnan Polat'a sallarken diyor ki, "Şu, şike yaparak, ya da teşvik primi ile Galatasaray'ın şampiyonluğunu engelleyen Adnan Sezgin'e daha ne kadar sahip çıkacak?" Bir kere daha yazayım da, artık sağlam tahtaya basın be! O şampiyonluğu elinden alınan Galatasaray değil, Beşiktaş'tır... Bilmeden sallamayın! Haa az kalsın unutuyordum. Altaylı, futbolu bilen olarak sadece Mustafa Denizli ile Rıdvan'ı gösteriyor... Aman ben razıyım. Kendini de saymadığı için... Ya Rijkaard'ı doğru tercüme edin, ya da!.. Son Fenerbahçe yenilgisinden sonra da Galatasaray Teknik Direktörü Rijkaard'ın, "Kadro bu... Kalite bu... Transferi yapıyorlar, ben de takımı kurup oynatıyorum" buyurmuşlar. Daha doğrusu Türkçe olarak bunu duyduk. Ve tabii ardından yangın çıktı; Yanlış tercüme... Dolayısıyla bu Hollandalı ya Türkçe öğrensin, ya da konuşmasın. Yok, doğru söylüyorsa, o zaman o görevde kalışı kuklalık olmuyor mu? Hani kendileri çok müthiş bir futbolcuydu da, kariyerine bir şey olmasın diye canım... Beşiktaş'a Guti de geldikten sonra... Neye benziyor biliyor musunuz? Ne mi? Guti'nin gelişi... Roberto Carlos da Guti'den iki yaş büyükken gelmiş ve 20 milyon euroya mal olduktan sonra, bırakın kupayı, maşrapa bile tutamadan resmen tüymüştü. Bununla da kalmayıp, arkadan da bol bol sallamıştı. Şimdi, elde yabancı mal fazlası bulunan Schuster ne yapacak onu çok merak ediyorum. Oynamayan oyuncu, hele hele yüksek ücretli olup, yerlileri bu alanda da geçmişse ve de yedek kalmışsa, hatta hatta tribüne postalanmışsa, bu yangın başka yangına benzemez. Yani sayı sekize inmezse o baş ağrısını da hiçbir ilaç kesemez. Hayırlı olsun Aybars! Bizim mesleğin espri küpü Aybars Hünalp, Lig TV'ye genel yayın yönetmeni olmuş. Çok sevindim. İşte böyle, spor yazarlığı işine spor yazarı. Ne işi vardı patronaj apoletli insanların o görevde? Hakan Bilal ne demek istiyor? Hakan Bilal Kutluap, "Abdülkadir Bey'e senin ismin Abdülkadir diyorum. O da beni yalancılıkla suçlayıp beni ismim Abdülkadir diyor" cümleleriyle gerçekten de müthiş bir analiz-savunma yaptı. Mesele; Fenerbahçe'nin bir firma tarafından kontrol edildiği iddia edilen hesapları... Tamam da, o firma, denetleme kurulunun yaptığı raporları denetliyor. Bir de Hakan Bilal içeri girip inceleme yapsa ya... Ya da o firma denetleme kurulundan önce inceleme yapıp divana sunsa ya... Emre olayı ve Fanatik! Fanatik, Emre'nin Belçika kampından apar topar gönderilişini tam sayfa yaptı ve doğal olarak yalanlandı. Ben devam edeyim. Efendim; Belçika, İsviçre ve Almanya coğrafyasında pek doktor bulunmaz. Hastaneler de yeterli değillerdir. Hele hele ishal ilacı bulmak neredeyse imkansızdır. Böylece Emre ağır ishaline, neredeyse toplam 6-7 gün hakim olarak İstanbul'a geldi. Yemeyen gargara yapabilir. O da iyi gelir ha... Siz siz olun, sakın ola ki yukarıdaki coğrafyada ishal falan olmayın... İlaç da, doktor da, hastane de bulamazsınız. Eh, İstanbul'a dönüş için çok da paranız yoksa bir-iki valiz iç çamaşırı taşımayı unutmayın.