Real, İspanyolca'da "kral" anlamına gelir. Gerçekten de Madrid şehrinin bu eski zamanlardan gelen, dünyada bir numaraya tırmanmış firması, dün gece Ali Sami Yen'de günümüz futbolunun bir makine düzeninde nasıl işleyebileceğinden resitaller sundu. G.Saray'ın o orta alanda müthiş agresif presinin, pas zenginliği ile, kısa koşularla, alan değiştirerek, bölge açılmasıyla pasifize edilişine tanık olduk. Sanki bir akordeon ritminde çalışan Real Madrid'in blokları, aynı zamanda inanılmaz bir çabuklukla birbiri önüne geçerek, ya da arkaya doğru sıralanarak G.Saray'ın iki pas yapmasını bile engelledi. Figo'yla McManaman'ın kanatları hem ofansif aksiyonlarda forse edişi, hem de defansif kurguda Salgado'yla Roberto Carlos'un önüne gerilişleri, G.Saray'ın planlamış olduğu kenardan bindirmelere de imkan tanımadı. Ama sahada öyle bir oyuncu artısı vardı ki, bunun ismi de Makelele idi. Real Madrid ön liberolu dörtlü alan savunmasını, bu futbolcuyu transfer ettikten sonra muhteşem bir futbol kurgusu olarak işletmeye başladı ve de sürdürüyor. Helguera'nın da top rakipteyken çizgi defansın önüne ikinci ön libero olarak gelişi, G.Saray'ın orta alanından ne Okan'a, ne Ümit'e, ne Suat'a, ne de Hagi'ye hayat hakkı tanıdı. G.Saray'ın savunması top oyundayken sadece birinci devredeki ikinci golde pozisyon hatası yaptı. Ama ilk golde Figo'nun o öldürücü kesmesine zaten dünya futbol haritasının üzerinde bugüne kadar kimse önlem alamamıştı. Jardel'in tandem oyununda nasıl makasa sokulacağını da Hierro'yla Karanka dün akşam sanki anons ettiler. Buraya kadar anlattıklarımız ilk 45 dakikanın ürkütücü görüntüleriydi. Ama ikinci yarıda buraya kadar anlattığımız Real Madrid'in kopyası bir G.Saray çıktı sahneye. Lucescu F.Bahçe'yle oynanan kupa maçındaki Capone hatasından ikinci yarıda Fatih'le vazgeçip daha seyyal oynayabilen Bülent'i de Suat'ın yerine ön liberoya çekip maça yepyeni bir G.Saray sunulmasını gösterdi. Artık ilk yarıda anlattığım Real Madrid'in çağdaş sistemde yaptıklarının hatta iki misliyle G.Saray'ı gördük sahada. Penaltının dışındaki müthiş Fatih eseri goller, kaçanlar, sayılmayanlar, G.Saray'ı koca Real Madrid'in üstüne bir kâbus gibi çökertiverdi. Bu yarıda koca Real Madrid'in Taffarel'i terletecek hiç bir görüntüsü yoktu. Ben son yıllarda Real Madrid'i 2-0'dan yakalayıp 3-2'yle altına alan Avrupa haritası üzerinde takım hatırlamıyorum. G.Saray'ın bu büyük zaferi tarihin altın sayfalarında yerini alırken, iki yıl sonra ikinci takımızı da Şampiyonlar Ligi'ne taşıyışı artı bir zafer madalyası ile ödüllendirilmelidir. G.Saray Futbol Takımı'nın 3 günde bir de oynasa Türkiye'nin Avrupa standartlarındaki yegane takımı olduğunu bir kere daha avuçlarımız patlarcasına alkışladık. Helâl olsun size. Real Madrid'e bu dersi bugüne kadar hiç kimse veremedi. Hepinizi öpüyorum.