Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Fenerbahçe kalecisi Volkan'ı bir defa daha milli kadroya çağırmadı. Bu, Volkan'ın formsuzluğu nedeniyle olamaz çünkü bu kaleci şu anda bizim futbolun bir numarasının bir numarası... O halde? Hani şu milli maç başlarken kaleyi bırakıp kaçan Volkan kadroya çağrılmıyor. Öyle değil mi hocam? Peki, bizim TFF ne iş yapar? Birilerinin dediği ve işaret ettiği gibi milli görevden, yani vatani görevden kaçanlara hiç mi bir müeyyide uygulanmaz? Yoksa siz de mi yüreksizsiniz?
Galatasaray'ın tarihine ayıp edildi!
Ben bu futbol işinin içinde doğdum büyüdüm. Bizim evde bendeniz çocukken bu ülkede ne kadar Fenerbahçeli varsa, hatta Kadıköy yakasında oturan Galatasaraylı (Sarafin, Danyal, İsfendiyar abiler), Beşiktaşlı (Dr. Vedii, Bülent abiler), bizde misafir olurlardı. Buradan hareketle, ne duydum, ne de yaşadım şu Melo hikayesine benzerini Galatasaray'da... Hani lise kökeni var ya 500 yıllık... Adam kafa bulduğu kadar buldu ve de bir lig maçı bile oynadıktan sonra transfer dönemi biterken tüydü gitti. Şimdi de İtalya'nın Milano şehrinde 'Buralara aşığım' diyormuş. Bu da bu yönetime, hiç kusura bakmasınlar, kapak olsun! Ve bu ayıp bu tarihi kulübümüze kara bir leke olarak geçmiştir. Beklentim odur ki, bu yönetim hemen istifa edip, olağanüstü kongre kararı alır.
Birincisi bu akşam diğeri ise pazar akşamı oynanacak iki milli maçımız var. Yani hayati oyunlar bunlar. Her iki maçı da, ben görmedim ama övgüler müthiş, Konya Stadı'nda oynayacağız. Yani İstanbul dışında... Bendeniz, Beckham Kadıköy'de penaltı kaçırmadan iki gün önce, "Önemli milli oyunları İstanbul'un Üç Büyüklerinin statlarında oynamak takıma zarar verir. Anadolu'ya taşınalım" diye yazmış ve söylemiştim. Hatta Bursa'daki Hollanda ve Almanya galibiyetlerini ve bizi finaller taşıyan İrlanda beraberliğini de örnek olarak göstermiştim. Ne zaman ki, saçma taraftarlık sona erer, o zaman belki de İstanbul...
Günümüz Basketbol Federasyonu Başkanı Harun Erdenay, iyi bir basketbol oyuncusu idi. Ama babası Kemal, belki de bu ülkenin en teknik oyuncusu idi. Şimdi bu Harun kardeşimiz, milli takımdaki oyuncularına bugünkü hoca iki yerde de göreve devam ederse izin vermeyeceğini, hatta oyuncular ay-yıldızlı formada oynamakta ısrarcı davranırsa onları kulübünden de göndereceğini açıklayan zat-ı muhtereme hak vermez mi? Yapma be Harun kardeş! Sen Kemal'in oğlu değil misin?
Bir takıntı vardır bazı teknik direktörlerde. Ne zaman ki gol sıkıntısı çekerler, hemen santrforların sayısını artırmaya giderler. Bunun büyük yanlış olduğu, bu haftaki iki büyüğün deplasman oyunlarında ortaya bir kere daha çıktı. Bakınız bakalım, Beşiktaş Oğuzhan'ın frikiğinden sonra golleri nasıl kolay atmış. Bakınız bakalım, Galatasaray, Sneijder'in ayağından iki harika gol bulurken kaç santrforla oynuyordu? Hatta hatta bakınız bakalım, Fenerbahçe, Van Persie veya Fernandao ile oynarken mi daha iyi, yoksa ikisi ile birlikte oynarken mi?
Kasımpaşa'nın ünlü kalecisi Ankara'da nasıl bir gol yedi ki... O kaleci öyle gol yer mi? Bizim bir hocamız vardı, şimdi rahmetli olan Suat Baba... Derdi ki, "Çocuklar, her kalecinin bir enayi hali vardır. O saniye maçtan kopmuş olabilir yani... Kafası, yani beyni, aklı bir yere dönmüş olabilir. Bu nedenle çerçeveyi gördüğünüzde vurun..." Ne kadar haklı imiş 1963'teki hocam!
Ey hakem camiası, neredesin?
"Bu hakem bu sahada bir daha maç yönetmeyecek, yoksa meydana gelebilecek olaylardan ben sorumlu olmam.", "Cüneyt Çakır kötü hakem...", "Bu hakemlere bir gün sahaya inip iki tokat çekeceğim, sonra da takımı alıp gideceğim, kendi kendilerine oynasınlar..." Vallahi ben söylemedim. Söyleyen kendi sesi ve kendi görüntüsünden belli. Peki, siz hakemler ne dersiniz bunlara? Yoksa sizde yürek yok da, yerinde karaciğer mi var? Hani MHK? Hani anlı şanlı hakem dernekleri? Ben sizin yerinizde olsam, şu Avrupa'nın, hadi belli başlı ülkeleri diyelim, oralarda bu sözler kullanılsaydı ne olurdu, bir araştırırım... Hani kuvvet macunu yerine bilgi bazen işe yarar da...
Şenol Hoca'dan...
Şenol Hocam yine veciz konuşmuş. Zaten tarzı budur. Bir de şu hem Sosa, hem Oğuzhan veya hem Oğuzhan, hem Quaresma sevdasından vazgeçip işi Atiba-Necip veya Atiba-Serdar ile garantiye alıp oynasa... O zaman daha da veciz konuşacağına bahse girerim. Stat da bitecekmiş ya... Hani bazı kutlamalar, bazı şenlikler falan diyorum...