Efendim; Telegol'ün yayınlandığı televizyonun genel müdürü kim biliyor musunuz? RTÜK'ün eski başkanlarından Fatih Karaca... Telegol'ün yayınlandığı televizyonun sahibi kim biliyor musunuz? Muhafazakar kesimden olan iş adamlarımızdan biri... Şimdi lütfen geçtiğimiz pazar akşamki kepazeliği bir anımsayın... Ben utandım. Kimin adına mı? Sevgili kadim dostum Ziya adına... Yine sevgili dostum Gökmen adına... Delikanlı bilinen Sinan adına... Üzerinde emeğim olan Serhat adına... Ahmet Çakar için mi? Ondan Hipokrat utansın! Şimdi ülke olarak neredeyiz gördünüz mü? O televizyonda bunlar olursa, Reha Muhtar dostumun ana haber bültenleri safkan kalıyor değil mi? Ercan Saatçi'den Daum'a boş sorular! Hürriyet Gazetesi'nin spor koordinatörü Ercan Saatçi, geçtiğimiz haftaki Eskişehirspor yenilgisinden sonra Daum'u yedi soruda sorgulamış. Boşuna yormuş kendini Saatçi... Daum'u yedi soruda sorgulayacağına, Aziz Bey'e tek bir soru sorup yetinecekti. Nasıl bir soru mu? Şöyle: "Üç sene önce kovduğunuz teknik adamı neden geri getirdiniz?" Kazım'a sorduk, yok dedi! Şu Fenerbahçe Kulübü bir alem oldu vesselam... Kazım Kazım için "gece işleri yoktur" diye bağırdılar. Sonra iş medyana çıkınca, "Biz Kazım'ın kurbanıyız. Kendisine sorduk, yok deyince, o açıklamayı yaptık" dediler. Şimdi de, Kazım hakkındaki şike iddiaları için "Oyuncu yok böyle bir şey diyor..." Yani yine Kazım'a sormuşlar. İster misiniz yarın "Biz Kazım'a inandık" desinler... Yahu hiç böyle dünya kulübü olunur mu? Vay Mustafa Hoca vay! Futbolun ta içinden gelmiş bir teknik adam, bir oyuncuyu yok etmek adına bu kadar ısrarla sahaya sürüp, bitime kadar da tutmaz. Nihat'tan söz ediyorum. Denizli Hocanın bu tutumu sanırım Beşiktaş takımında oynamayı hak eden, en azından bekleyen futbolcuların hırsını, heyecanın törpülemiştir. Bu da çıkılan yolda ciddi bir kaos oluşturur... Yani geniş gibi görünen kadro daralmıştır bile... Ayıp ettin Carlos! 35 yaşına gelmiş bir oyuncuya, adı ve ünü ne olursa olsun, yılda 5 milyon euro verdikten sonra, o kulübün karşılığını böyle alması, olsa olsa futbol adına, spor adına ihanettir. Carlos, "Fenerbahçe benim için bitmiştir" demekle büyük ayıp etmiştir. Şimdi, teknik adamlığını hiç tutmama rağmen, Zico'nun ev anahtarını bile aracıyla alanlar, şayet Carlos'a tören hazırlıyorlarsa, onlar da eldeki sporcularına ihanet ediyor duruma düşmektedirler. Spor medyasının yeni eyyamı ve Hıncal Uluç! Vay kurnazlar vay! Gazeteleri şöyle bir gözden geçirdim... Fenerbahçe-Ankaragücü maçının hakem skandalı için köşe yazarlarından tık yok. Müsabakayı yazanlar teğet mi teğet! İşi kime bırakmışlar biliyor musunuz? Hakem eskilerine... Serdar Tatlı'ya, Metin Tokat'a, Bülent Yavuz'a, Erman Toroğlu'na... Yani neme lazım; zaten yanmaya alışkın olanlar yansın kabilinden eyyamın ağa babası... Ya Hıncal Uluç üstat... Demez mi, "7 gazete okudum hiçbirinde tek bir kalem Ankaragücü'nün, sayılmayan, bal gibi golünü yazmamış..." Yahu Hıncal Ağabey, değerli ağabeyinin de yazdığı gazete için 50 kuruşuna kıyamıyorsan, iste, ben göndereyim. Yani ayıp oluyor. Rijkaard-Şifo intihar düellosu! Ey Şifo; 2-0'dan sonra Necati'yi kenara alıp orta alanına Korhan veya Hakan'ı alsan, her tarafını açacak olan Galatasaray karşısında farka gideceksin... Ey Rijkaard; maçı 3-2 yapmışsın, Uğur'u çekip Nonda'yı oyuna alarak takımı beş arkada, beş önde biçiminde ikiye bölmek de ne demek? Bu süreçte kalenin direklerinde patlayanlarla, kalecinle karşı karşıya kaçırılanların filmini bir daha izle derim. Havuzda antika bir ülke! Yuh artık! Kısa Kulvar Avrupa Yüzme Şampiyonası'na ev sahipliği yapıyoruz. Önce Abdi İpekçi'ye havuz kondurarak bir ayıp yapmıştık da, 33'lük Derya'nın hâlâ milli takım formasıyla yüzeceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Yahu üç tarafı denizlerle çevrilmiş bir ülkenin bırakın Dünya Şampiyonası, Olimpiyat'ı, bir Avrupa Şampiyonası'na bile havuza "dedem yaşındakileri" atması utanç verici değil midir? Derya, altın kazansaydı bile... Abdullah Avcı'dan hemen vazgeçin! Milli Takım Teknik Direktörlüğü için adı geçen, hatta yardımcılık için durumu kesinleşmiş gibi yazılıp çizilen Abdullah Avcı kardeşimiz, Kayserispor maçında öyle bir hata yaptı ki, aman aman! Maç tam kafaya giderken, tuttu, Sylla'yı alıp ileri uca İbrahim Akın'ı koydu. Sonra ne mi oldu? Kayserispor üç adet net gol pozisyonu buldu ve de galibiyet gölünü attı. Ne kadar zaman içinde mi? Sylla çıkar çıkmaz, beş dakika içinde... Hem kiminle mi? O ana kadar yürümeye mecali olmayan Cangele ile... Avcı, NTV'ye çıktı, bunu soran tek kişi çıkmadı... Eee bizim futbol bilgi ve görgümüz bu kadar da ondan...