G.Saray'ın oyuna başlayıştaki ve ilk yarıyı tamamlayıştaki futbol düzenini anlamak asla mümkün değildi. Ya Fatih Terim hoca, 2-6-2 gibi futbol literatüründe yeri olmayan, uygulanmasını düşünmek bile felaketler getirebilecek bir oyun düzenini yaklaşık 2-3 aydır yazan Hıncal Uluç'tan esinlenerek sahaya sürdü... Ya da kendisi düşüne düşüne böyle bir intihar düzeni buldu. Bakın ne kadar enteresan. G.Saray'ın ilk yarıdaki golünün başlangıcı olan Prates'in G.Saray savunmasının sağ kanadında hiç gözükmemesi ilk İspanyol golündeki pozisyon hatasını hazırladı, o bölgeyi İspanyollar'a istedikleri gibi kullanarak turu getirme şansı sundu. Zaten ikinci gol de oradan oldu. Gerçekten de Orhan'la Ömer'i tandem konumunda göbekte kanattan gelebilecek kademelerden mahrum şekilde oynatmak, bana göre Fatih Terim marka kokan bir uygulama olmamalıdır. Ama bu G.Saray takımının tek patronu Terim olduğuna göre o zaman öbür ihtimal kuvvet kazanıyor. Yani Hıncal Uluç'un 2-6-2'lik uçurtması. Ve bu saçma sapan futbolun temel ilkelerine uyması hiç mümkün olmayan saha yerleşimi G.Saray'ı ilk yarı boyunca dağıttı durdu. G.Saraylı futbolcular zaten üçüncü sınıf olduğunu bildikleri savunmaları bu hale gelince, taa en uçtan tandeme kadar ne kadar saçmalık varsa ortaya koydular. İkinci yarıda sahadan çok başka yerlerde çalışmayı seven Volkan'la ilk G.Saray golünün yapıcısı Murat, yerini, benim her zaman bugünkü şartlarda rakipsiz ön liberolarım Batista ile Ayhan'a bıraktı. Bu değişim, G.Saray'ın rakibi baskı altında tutarak oynamasını sağladı. Hâl böyle olunca da Ümit Karan da, Necati de, hatta arkadan gelip kopanlar da kâh pas tezgâhlarında, kâh da yan toplarda 3-5 pozisyonla buluşabildiler. Ama ikinci G.Saray golünü bu işi dünyada şu anda en iyi yapan Van Hooijdonk kadar şık ve güzel beceren Prates, yine kendi bölgesinde hiç bulunmadı. Ergün de bu tuhaf ama Eminönü kalabalığı gibi oyuncuları birbirine çarptıran orta saha trafiğinde karıştı. Villarreal, anlaşılan o ki; üst üste 2 gol yaptıktan sonra bunun turu getirmek için yeterli olduğuna inanıp, oyun alanının büyük bir bölümünü G.Saray'a bırakarak, karşılamaya geçti. Ama futbolda iç saha - dış saha hangi sonucun, hangi maç için yeterli olacağını kestirebilmek falcılıktır. G.Saray da rakibinin bu erken bittiğini sanışına, az kalsın kendisi rövanş için yeterli bir skorla ceza kesecekti. Ama olmadı. Şimdi bizim spor basının maçın en iyi adamı olarak Prates'i göstereceğine keşke yazıyı yazdırdığım şu dakikalarda bahse girecek adam bulsaydım. Ama Terim hocanın tuhaf dizilişinde, rakibin büyük ölçüde bundan sonraki tura yaklaşışının Prates'in görev almaya çalıştığı bölge sayesinde olduğunu unutmamak gerekir.