Bu işten sadece G.Birliği anlıyor! Geçtiğimiz bir ay içinde, iki gençler şampiyonası, bir Konfederasyon Kupası ve de Akdeniz Oyunları'nda dört kıtadan gençler izledik. Tabii ki, Almanya'daki organizasyonda yaşı gençler kategorisini aşmış ama, gözden ırak olanlara da dikkat kesildik. Ne gençler, ne ismi piyasaya çıkmamış yıldızlar vardı. İşte bunların arasında 17 yaşındaki Promise Isaac adlı bir Nijeryalı forveti G.Birliği kapmış. Helâl olsun! Demek ki, bu ülkede İlhan Cavcav'dan başka bu futbol işinden anlayan yokmuş. Fatih hoca da atladı! Fatih Terim'in basın toplantısını tam olarak izleyemedim ama gerek gazetelerden, gerekse de ekranlardan bilgi sahibi oldum. Hatta orada bulunan bazı inandığım meslektaşlardan da bilgimi tamamladım. Hoca, çok önemli bir yeri atladı bana göre... Hem ekol diyor, hem yeni kuşaklar diyor, ama bunu sağlayabilmek için Süper Lig takımlarının yarıdan fazla bir sayıda sahaya yabancılı çıkışına formül söylemiyor. Ben isterdim ki, bana bir zamanlar, "Saftigler, Maftigler bir gün gidecek, Terimler gelecek" diyen hoca, "Yabancı sayısı önümüzdeki sezondan itibaren kademeli olarak azaltılacak ve ancak ihracat artarsa o da kademeli olarak artacak" diye bir müjde vermeliydi. Ama vermedi. Demek, Adana ile Milano'nun arası bayağı taşlıymış. Serdar'ın uçuşu! F.Bahçe'nin Bursaspor'dan transfer ettiği kaleci Serdar, bana göre iyi çalışır ve çalıştırılırsa, umutları boşa çıkarmaz. Ancak aynı Serdar, 29 Haziran tarihli Fanatik'e verdiği demeçte, "F.Bahçe'ye başkan için geldim" diyerek büyük bir gaf yaptı. Ey Serdar; böyle uçulmaz! Ercan Güven'e milli merci! Milliyet'in spor yazarlarından Ercan Güven'in yeri bende biraz ayrıdır. Hem ağabeyi Ahmet benim gibi Saint Josephli'dir, hem mahallelimdir, hem de rahmetli sevgili ağabeyim, spor yazarlığının babalarından Namık Sevik'in yeğenidir. Ercan, yazdığı zaman yazar. Hesabı yoktur. Markaja girmeyi hiç ama hiç sevmez. 30 Haziran tarihli Taktik'te, "Sezonluk Yazarlık" başlıklı spor yazarlığının son yıllarını tarif eden yazısı yok mu? Of ki of! Hasan Pulur ağabeye de mesaj atmış Ercan bu yazıyla... Bak Ercan; Terim hocanın bugünkü kadrosunda, dün ekranda yorum yapanlardan birkaç kişi var... Bugün sütunlarda, ekranlarda gördüklerinin bir bölümünü de yarın eşofman içinde göreceksin... Yine yazacaksın... Ama burası Türkiye; galiba duvara yazıp okumak daha çok ses getirir... Ne yapsak, ne dersin? G.Saray'ın itibarı buhar oldu! Yazık, hem de çok yazık! Sen UEFA Kupası'nı, Süper Kupa'yı kazan, sonra da Allah'ın Arjantin'inden İnsua diye henüz tam ne olduğu belli olmayan bir oyuncu çıkıp "Ben G.Saray'ın verdiğinin yarısına ülkemde kalmayı tercih ettim" desin... Vah, vah, vah! G.Saray'da otobüs krizini eski yönetici Abdürrahim Albayrak, firmasından otobüs vererek çözsün... Vah, vah, vah! Emekliliği gelmiş Figo, "G.Saray son sırada..." desin... Vah, vah, vah! Mondragon kıvırmaya çalışsın, Conceiçao son saniyeye kadar zarını denesin... Vah, vah, vah! Anlaşılan o ki, Florya'yı da, Hasnun Galip'i de, Riva'yı da, hatta hatta Kuruçeşme Adası'nın altını da kazıp, petrol, hazine aramak gerekiyor... Bence, G.Saray, yeniden dört sezon üst üste şampiyon da olsa, o uluslararası itibarını artık zor geri getirir. NTV'ye hiç yakışmadı! NTV, haber kanallarının içinde, bana göre 1 numara... Böyle bir ambalaj içinde, sporda da 1 numaraya çıkmış olması, belki de benzeri içerikliler içinde hiç görülmemiş... Ama aynı NTV, Dünya Gençler Futbol Şampiyonası'nın hemen hemen bütün maçlarını naklen yayınladıktan sonra, tutup finali vermedi... Neymiş, konser varmış... Yahu, konseri sonra da verseniz olur... Öyle ya hâlâ Elvis'i dinliyoruz... Ama final maçı ertesi gün çok ekşi oldu... Bu kimin işi ise, ona değil ama NTV'ye hiç yakışmadı! Rıdvan'ı kim yaktı? Sızan bilgilere göre Terim hoca, Rıdvan'ı da yanına alacaktı. Ama son dakikada gökten bir dosya inmiş Terim hocanın kucağına... Ve Rıdvan'ın işi bozulmuş... Dosya Ankara'dan değil, İzmir'den gelmiş... Ben öyle bilgi edindim.. Rıdvan da üzülmüş, bozulmuş ve Terim hocaya yüklenmiş... Haaa Rıdvan çok mu haklı? Hayır... Terim hoca çok mu haklı? Değil... Peki ne? İşi derinliğine araştıracaksın, falso varsa, hiç işe girmeyeceksin... Şayet bir işi iyi yapmaya niyetliysen, başka meselelere dalmayacak, ciddiyetten ayrılmayacaksın... Gelin siz çözün şimdi! Hasan Doğan mı? Futbol Federasyonu'nun hükümet kontenjanından Hasan Doğan, geçenlerde "Haluk Ulusoy kadar yürekli olmamız gerekli. Bunu henüz göstermiş değiliz" diyerek, bence göreve geldikten bu yana en sağlam gerçeği söyledi. Bu demeç, yakında oralarda bir şeyler olabileceğinin de sinyali mi? Bilmem, bekleyelim... Şu Erdal Şafak! Sabah'ın köşe yazarları içinde kaçırmadan okumaya çalıştığım bir numara Erdal Şafak... Del Bosque yazısını henüz unutmamışken, tutup bir de Müzeyyen Senar yazmaz mı?.. Ne yazı be! Oku oku, kendini Maksim'de san! Hele hele büyük sanatçının hayat felsefesini yansıtan o cümlesi yok mu? Hangisi mi? Ben okudum, siz de okusaydınız... Bu ne biçim lastik! Hani bir reklam vardı, "Ne biçim lastik buu" sloganlı... Ben de son yıllarda gazetesi, televizyonu ile bu medya için "Ne biçim medya buuu?" demekten kendimi alamıyorum. Baksanıza, sütunlarda, ekranlarda her gün birbirini yiyen Kanal D'yle Atv, Türkiye Kupası maçlarının isim hakkını almak için ortaklık yapmışlar... Ne biçim lastik buu?... Gökdeniz ne demiş, ne demiş? Trabzonspor'un, evini, kentini, takımını çok seven yıldızı Gökdeniz, geçenlerde "Hakan Şükür mutlaka Milli Takım'a gerek... Fatih'le muhteşem bir ikili olurlar" demiş... Böyle bir uç formasyonunda Gökdeniz'in yedek kalma ihtimali çok yüksek ama, bu genç yıldızımız gerçeği kendinden çok tecrübeli, kendinden çok futbol kültürü olanlardan daha iyi görüyor. Hatta hatta bazı teknik direktörlerden bile... Beşiktaş'ın büyük transferi! Şu başlığa bakıp çok meraklanmayın haaa. Bu büyük transfer, Avusturya'daki kampta eşofmanı ile takıma karışan başkan Yıldırım Demirören'den başkası değil... Takıma karışan derken, tertibe, çalışma sistemine, idman dozuna olduğu anlaşılmasın... Başkan sadece izleyici... Nasıl olsa Carew'den, Cola Turka'dan, kısaca şundan bundan kasayı doldurdu... "Bana ne, sıra şimdi Rıza'da" deyip, kampa girmiş. Bu hava Beşiktaş'ı uçurur mu? Hakiki Kartal uçar da, yapması ne yapar, onu bilemem... Brezilya başka yahu! Brezilya Milli Takımı, çok istediği Konfederasyon Kupası'nı kazandıktan sonra, nefis bir zafer kutlaması yaptı. Hem de sahanın ortasında... Hemen hemen bütün futbolcular, ülkelerinin milli dansının temposunu, nefis melodilerini yine milli enstrümanlarla dinlettiler... Ülkelerinde de benzeri kutlamalar olmuş. Yani kimse havaya ateş etmemiş, kimse kimsenin yolunu kesmemiş... Eeee futbolda da, sporda da böyle büyük olunuyor zaten... Kurtlar Vadisi! Sporun dışında da yazıyoruz ya... Kurtlar Vadisi, Show'dan Kanal D'ye geçmiş. Vay sen misin? Millet, Fatih Altaylı'ya veryansın etmiş, eleştiri döşenmiş... "Hani" demişler "Örf, âdet ve ahlâk yapımıza zararlı mal bizim kanala girmez" diyordunuz... Altaylı da, savunmaya geçip, "benim kanalın yönetimi ile ilgim kalmadı" demiş... Bu ayaklar koktu beyler, koktu... Şimdi varsa para, yoksa para... Ercüment Karacan, Kemal Ilıcak gibi patronları mezardan kaldıramayacağımıza, Erol Simavi'yi döndüremeyeceğimize göre, atmayın yeter! F.Bahçe kimi transfer edecek? Neredeyse bir ayı aşkın bir süredir, yolda, vapurda, metroda, mahallede, telefonda, cepteki mesajlarda, kısaca uykumun dışındaki her anda bu soruyla karşılaşıyorum... Bizim Bayramoğlu servislerinde de aynı soru... Ne cevap mı veriyorum?.. Bekleyin, F.Bahçe artık ucuz iş yapmaz... Belki de bir - iki sıra transfer de yapacaktır ama, mutlaka 20-25 milyon dolarlık bir ana iş peşindedir... "Peki, Alex var, Anelka var, bir üçüncüsünü bünye taşır mı?" diye soracaksınız ama, ben "Taşır" diye cevap vermedim ki... Bu her sezon değilse bile, iki sezonda bir olacaktır. Çünkü ihtiyaç vardır...