Bizim gazetenin geçtiğimiz perşembe günkü sayısında kalın başlıklı bir haber vardı. Haberde Galatasaray Başkanı’nın, tabii ki yönetimi ile beraber, “Bize yardım etmelisiniz” çağrısı vardı üyelere... Meslekte 55. yılı bitirmek üzereyim... Hiç böyle bir feryat çıkamamış idi... Günde 1 milyon lira ödemek zorunda imiş yönetim... Eee size kim dedi tonla işe yaramaz adam alın diye...
Bu defa kâr büyük!
Bizim Avrupa Kupaları temsilcilerimiz geçtiğimiz hafta dörtte dört çekti. Yani 12 puan birden... Hele hele Trabzonspor, Monaco gibi bir takıma dört çekti ki, sormayın... Sivas da dışarıda kazandı. Fenerbahçe kıstırmış iken Kıbrıs Rum kesimi takımını, yine yendi. Başakşehir de rahat temizledi rakibini... Fenerbahçe ve Başakşehir gruptan çıktılar, beklentimiz diğer ikisi için de...
Karabükspor’un başına gelen!
Cumartesi günkü spor sayfamızın altında mini bir haber vardı. Karabükspor bilmem kaçıncı amatör lige düşmüş idi... Birinci neden olarak da ekonomik durum gösteriliyordu. Tamam da acaba şu Emenike meselesi falan, yani birilerinin ahı da neden olabilir mi? Bizim Çarşı’nın turşucusu kardeşim Karabüklüdür... Taaa o zamandan beri beni görünce gülmekle surat asılması hâlinde sarılıp öpüşür.
Okan Hoca nerede senin yabancılar?
Yukarıdaki başlık Kayserispor maçı sonrası gazetemde yazdığım köşe yazısının başlığıdır. Bir kere yazdım... Neden mi? Okan şu üç yerli oyuncu mecburiyetini eleştirmiş, yani tam kadro yabancılara oynamış idi. Peki, şu işe yaramaz sayısız yabancıyı ne yapacağız? Hele hele uçtakiler... Bitmedi. Hele hele orta alandakiler... Hocam; hiç o sol bekle, o sol ön kenar adamı önlü arkalı oynar mı? Kerem formsuz olabilir. Ama en azından rakibin savunma dengesini bozar... Bilmem anlatabildim mi? Sen en iyisi en olumlu olanı seç de...
Bol gol ve fakir futbol!
Beşiktaş-Trabzonspor randevusu maça gideni de, ekran karşısındakini de gole doyurdu. Ama gelin görün ki, bence, futbol gol sayısı kadar yüksek değil idi... Beşiktaş’ın hocası iki ön kenar adamı ile iki kenar diyelim, orta saha elemanını da oyundan alarak sanki hamle yaptı. Avcı da Yunan silahlarından aynı dakikada vazgeçerek hem takımı şaşırttı hem de kendini... Geldik şimdi sadede... Trabzonspor’un attığı ikinci gol savunmanın içinde pas rezaletinden doğdu değil mi? Benim için maçın en önemli anı bu idi...
Şu Adana Demirspor...
Ligin zirvesinde hakkı ile oturan Adana ekibi Kasımpaşa’ya sahasını dar edip farklı kazandı. Tebrikler! Bu arada bu Adana takımında Galatasaray’ın gözden çıkardığı o kadar çok adam var ki... Hepsi de iş yapıyor, galibiyetlerde başrolü oynuyorlar. Önemli olan bu yapı ders niteliği taşıyor mu?
Başakşehir soluk aldı!
Emre’nin takımı İstanbulspor’u yenerken malum takımlara da şu mesajı verdi bence, “En tepe yarışında ben yine varım... “ Eleman olarak kalitesi hiç de kötü olmayan Başakşehir bence en büyük avantaj olarak medya fukaralığına devam ediyor. Tribünler mi? Acaba orası da malum firmaların tıka basa hâlinden daha mı avantaj?
Bu Arda’ya hem günah hem ayıp!
Fenerbahçe’nin Ankaragücü gibi çok koşan ama ne yaptığını bilmeyen bir takımı 3-0 yenmesi spor medyamız tarafından yine Jesus sihrine bağlandı. Peki, Arda gibi yarının değil bugünün yıldızını 90 artı 3’te oyuna sokmak hem ayıp hem de günah değil midir?
Kemal Dayı için ne yazmıştım?
Değerli okurlar; Kemal Dayı Amerika seyahatine hazırlanırken demiştim ki, bu satırlarda, “Aman dikkat edin. Neye mi? Kemal Dayı Amerika’da kaybolmasın... Öyle ya yanılgı uzmanı olarak bunu yapabilir...” Geldik oraya... Kemal Dayı, Amerika’da uzun bir süre ortalarda gözükmemiş. Endişelenmiş millet... Sonra kendisi bir yerden bir yere gidiş dönüş olarak dörder saatten sekiz saat yolculuk yaptığını söylemiş. Öyle ya Amerika geri kalmış bir ülke... Yolu yok, vasıta fukarası. Yemişler mi? Yiyen yer... Ama bence araştırılmalıdır bu kayboluş...