Geçtiğimiz hafta Galatasaray'ın borcunun 995 milyon, Beşiktaş'ınkinin ise 1 milyardan fazla olduğu açıklandı. Hem de olağanüstü genel kurul ve divan toplantılarında. Yani kalabalık üye toplulukları önünde... Trabzonspor'un borcunun da on gün önce 500 milyona dayandığı duyurulmuştu. Fenerbahçe ise nazik deneticileri sayesinde şimdilik sadece 350 milyon civarında... Yani en tepeden iflasa dayandık. Peki suçlu kim? Kulüpler mi, hayır! Onların bu halini sadece izleyen federasyon... Ama aynı federasyon alt kademelerde bir borç arızası buldu mu, acımaz... Desenize ‘Şu andaki TFF Başkanı bu kulüplerden birini bu hale getirdi, sen niye sızlanıyorsun?’ diye... Sonra UEFA, kupalarından men ettiğinde ortalık çığlık çığlık...
Şota nerede mi?
Trabzonspor Teknik Direktörü Şota kulüple duygusal anlar yaşayarak gitti. Yerine de Sadi Hoca bakacak. Ne kadar zaman mı? Bilinmez. Ama bildiğim bir şey varsa, günümüz Trabzonspor futbol takımının yönetimi ta başında Sadi Hocaya bırakılsaydı, şimdi en az 7-8 puan fazlası vardı. Ayakkabı ayağınıza ne bol gelecek, ne de sıkacak.
Galatasaray'ın adası
Ben bildim bileli, Kuruçeşme'deki ada parçası Galatasaray'ın idi ve “Galatasaray Adası” diye anılırdı. Sonra ne olduysa, bir anda “Su Ada” oluverdi. Sanki karadaymış da suya alınmış gibilerinden... Şimdi savaş başlıyor. Bir TV programında bugünkü işletmecinin borazancılığı yapıldı. Başka yerlerde "Yaşasın Galatasaray" naraları atıldı. Kimileri de “Su Ada” kapsamında “Ezeli rakip sempatizanları da yararlanıyordu” diyorlardı, şimdi olamayacakmış. Yahu etmeyin, eylemeyin; bu ezeli rakiplerden ikisinde de öylesine çok ki diğerlerinin sempatizanları... Hem de aslan gibi kongre üyesi olarak...
EUROLİG rezaleti
Hani şu basketboldaki en büyük takımlar arası kupası var ya, hah işte şimdi bu kupa gelecek sezondan itibaren direkt olarak 16 takımla oynanacak. Hem de lig usulü... Bunlar para uğruna yapmadıklarını bırakmadılar. Benim üçüncü temsilcimi almamak adına yıllarca kıvırdılar. Şimdi 16 takım diyorlar. Peki, şu anda oynanan grup maçlarındaki takımdan başka her şeye benzeyenlerden kaçını alacaksınız? Örnek mi? Temelli senatör Kızılyıldız gibi...
Şenol Hoca ve kaptanlar
Şenol Güneş hocanın Bursa'daki kötü tezahürattan sonra söyledikleri gündemi rahatsız etmeye devam ediyor. Kaptanlardan Volkan Şen, "Hoca açıklama yapsın" diye patladı. Serdar “Ben değilim” diyor... Çık işin içinden... Ne gereği vardı hocam...
Yenilmez armada
Bizim Milli Takım bu sene içinde oynadığı 11 maçın hiçbirinde yenilgi yüzü görmedi. Güzel! Tabii ki başarı... Bunun içinde bir de Avrupa Futbol Şampiyonası'na direkt katılma var. Kadro mu? Zengin... Sayısal zenginlik... Sistem mi? Hoca, üç adet çeşitlemeden söz etti. Güzel! Son Yunan maçının ilk yarısında keyifle, biz de yaparmışız şaşkınlığı ile neredeyse tam saha pres yapabildik. Şahane mi, şahane! Bir de şu kontraya çıkışlarda topa esir olmadan oynayabilsek… Ama gelin görün ki, süper istatistikçilere göre top hep Yunan'da kalmış, biz de izlemişiz. Hep yazar, hep söylerim, bu büyük bir palavradır. Hele hele koşu mesafeleri... Bir Eskişehir-Beşiktaş maçında kaleci Tolga koşu mesafesinde rekor kırmıştı. İşte bütün bunlara rağmen biz Fransa'dayız... Tabii şampiyona orada oynanabilirse... Bir de şuna bakalım, doğruya tam yaklaşabilmek için. Neden 4. torbadayız?
Van Persie ne yaptı ki!
Dedikodu mu, gerçek mi, bilemiyorum. Van Persie üç gün izin alıp ülkesine gitmiş. Yine söylentilere göre orada Barcelona'nın temsilcisi ile menajerinin de bulunduğu ortamda pazarlık yapmış. Kulüp reddediyor. Ekranlarda abuk sabuk yorumlar yapılıyor. Yahu beyler; Fenerbahçe'yle henüz iki buçuk yıllık sözleşmesi bulunan her hangi bir futbolcu bu süreçte başka bir kulüple görüşebilir mi? Görüşürse ne olur? FİFA canına okur onun... En azından bunu bilip yorum yapın ve yazın...