Bunu da yazdık

A -
A +

F.Bahçe'nin en büyük güçlerinden birisi olan ve geçen sezonki şampiyonlukta ciddi pay sahibi taraftarı anlaşılmaz bir biçimde basına tepki göstermeye devam ediyor. Oysa, aynı taraftar bu staddan bugünkünden daha fazla yanlışlar yapan çok teknik direktörün kellesini almıştır... Şaştığım şudur; geçen sezonun hemen hemen tamamı dahil 1.5 yıldan bu yana ilkel futbol oynayan ve bu olgunun baş mimarı Denizli'ye bir gramlık tepki yok. F.Bahçe takımı eleman kapasitesi olarak her türlü rakibi karşısında bu kadar yok olacak, ufalacak bir topluluk değil. Ama ne var ki, ilkel oyun düşüncesi ve sözüm ona antrenmanlarla hem takım bazında küçülme ve hem de bu olgu içinde yetenekli oyuncuların yok oluşunu izliyoruz. Dün akşam da B.Leverkusen karşısında yine ayrı filmi seyrettik. Savunmasında çok kolay pas yapan, yayılarak oyun alanını daha bu bölgeden genişleten Leverkusen'e bakıp seyretmek herhalde futbolcuların değil hocanın bir seneryosu idi. Orta alanda aldatıcı koşularla birbirine bölgeler açan Leverkusen'e, ya da böyle felsefeyi uygulayan bir takıma karşı hangi önlemlerin alınacağı, belli ki F.Bahçe'nin bu kaliteli kadrosuna hiç öğretilmemiş. Pres kademeli yapılmadıktan sonra, karşı tarafı bozmak şöyle dursun, F.Bahçe'nin gücünü boşa harcatmaktadır. Topu alanın gittiği bir oyun felsefesi tam 50 yıl geride kalmıştır. Şayet kaleci Rüştü gibi bana göre dünyanın en iyi 3 kalecisinden biri dün gece yine sahne almasaydı, F.Bahçe'nin kaliteli topluluğu tarihteki en farklı Avrupa kupası yenilgisiyle tanışırdı. Adam markajının ancak ve ancak rakibin çok iyi top kullanan bir tek oyuncusuna yapılmasının kabul edildiği bir devirde, F.Bahçe zaman zaman dörde, beşe çıkan sayıda bu ilkel düşüncenin içinde görülüyor. Yenen ikinci gol de bunun en açık örneği idi. Uche, adamıyla içeride kalıp diğer markajcılar da adamlarını kaybedince top boş kaleye atıldı. Şayet F.Bahçe'nin vefakâr ama Denizli'ye hâlâ prim tanıyarak kendi takımını ezdiren taraftarı ligdeki yıldız merakına tutkulu kalırsa, G.Saray'la 20 yıla yakın bir mesafede açılmış prestij ve kalite farkı kapanmayacağı gibi, daha da büyüyecektir. Etkili üç pas yapamayan bir dünya takımı futbol haritası üzerinde bu güne kadar hiç yer almamıştır. Bu bugünkü tablo değildir. Denizli'nin göreve başladığından bu yana ne yazık ki vizyonda kalmaya devam etmektedir. Üstelik 100 milyon dolara yakın ve bir daha da şekillenmesi mümkün olmayan transfer zenginliğine rağmen... Aslında Denizli, Derwall ve Fatih'in miraslarını yedikten sonra F.Bahçe'de böyle bir avanta yakalayamadığından şapkası düşmüş ve keli görünmüştür. İşte biz de basın olarak bunu da yazıyoruz. Haa, Denizli yağcıları ve şakşakcıları daha çok el çırpacaklardır amma; ama bir gün gelecek F.Bahçe seyircisinin aklı başına dönüş yapacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.