Millî Takım'ın bitmiş bir sezondan sonra her ne kadar FIFA başlıklı da olsa özel bir milletlerarası turnuvada ne yapacağı, Dünya ücüncüsü olmuş kadro üstüne düşseydi doğrusu pek merak edilmezdi. Ama Şenol Güneş'in ümit takımından bol sayıda Fransa'ya taşıdığı gençlerle Gökdeniz ve Okan Yılmaz gibi "takıma girebiliriz" sinyalleri veren yenilerin sadece Alpay, Ergün ve Bülent'le kalmış eskilerle ne yapacağı gerçekten çok büyük merak işiydi. Ben, şu iyi oynadı, bu sivrildi, geleceğe şu umutla bakıyor analizleri içinde kalmanın yerine, çoğunluğu sistem yabancısı olan yenilerin takım oyunu bazındaki performansını merak ettim. Şenol Güneş'i önce bu kadar tazenin içine futbolun en temel ögesi olan savunmayı Bülent ve Alpay'la kurmasından dolayı kutluyorum. Çünkü, futbolda bütün sistemler, taktikler savunmadan başlar kuralını bizim ülkede anlatamadığımız o kadar çok futbol ulemâsı var ki... Neyse... Rakibimiz Amerika'ydı. Futbolun spor sevgisi alanında bu ülkede kaçıncı sırada olduığunu bilmem ama; bu takımın daha geçen yaz, Japonya - G.Kore ortak yapımında çok büyük alkış aldığını unutmadım. Bizim takıma biraz da böyle bir rakip karşısındaki saha yerleşimi özellikleri açısından baktım. Volkan ilk yarıda yer seçimlerinde yanlış dururken; belli ki, soyunma odasındaki ara öğünle Selçuk'la ikinci yarıda iyi işbirliği yaptı. Yeni Fatih, bence takımın en sıkılgan, en ürkek yeni ismiydi. İbrahim henüz bu dörtlü savunma oyun modeliyle iyi bir diyalog içine girememiş. Selçuk, "Tugay giderse biz ne yaparız" çırpınışlarının gereksiz olabileceği sinyallerini verdi. Ama aynı Selçuk'un şahsi futbol kimliğinden daha çabuk top çıkartan yeni bir yapıya geçmesi hem kendi için, hem de bizim takım için çok önemli. Ahmet Yıldırım, sisteme G.Saray antrenmanlı olduğu için güle - oynaya cevap verdi. Sıkıntı değilse bile, bilgi eksikliği ileri uçta fazlasıyla hissedildi. Zamanla yeni isimlerle giderilir mi? Ama resmi oyunlarda daha ciddi bir süre Hakan Şükür'süz kalınamayacağı ortaya çıktı. Şöyle bir toparlayıp nokta koymaya kalkarsak; neredeyse tepeden tırnağa yenilenmiş Milli Takım, dörtlü savunmalı bu çağdaş oyun sisteminde böyle maçları çok sayıda yakalarsa benim öteden beri korkum olan "G.Saray kuşağı biterse, ne yaparız"a fazla merak etmemem şeklinde galiba bir cevap verdi. Ama Amerika'dan daha fazla bir veya birkaç rakip karşısında tam notumuzu verebilecek ortamı bulabiliriz.