Celal Doğan'ın davulu! G.Antepspor Başkanı Celal Doğan, geçtiğimiz hafta İstanbul'da katıldığı bir toplantıda, "F.Bahçe, yaptığı yatırımlarla 3 yıl sonra tek kalır" buyurmuşlar. Yani, F.Bahçe'nin müthiş bir ekonomik güce sahip olacağını, dolayısıyla da her türlü tasarrufta rahatlıkla bulunabileceğini ifade etmiş. Celal Doğan dostum; davulun sesi uzaktan sana öyle gelmiş. F.Bahçe, 6 yılda profesyonel futbola 350 milyon dolara yakın para harcadı. Aldığı sonuç da ortada... Fenerbahçe Burnu'ndan petrol fışkırsa, ufuk dar olunca neye yarar ki?.. Baksana, Washington'dan 5 milyon, Ortega'dan 11 milyon dolar zarar var. Ha başkan ne dersin? Bence korkmana hiç gerek yok. Lucescu'ya yakışmadı! Beşiktaş Teknik Direktörü, daha doğru bir deyişle bu ülkeye gelen en iyi yabancı hoca olan Lucescu, F.Bahçe - Ç.Rizespor maçından sonra Daum'u eleştirdi. Hiç yakışmadı hoca! O maçın o hale gelmesinde Daum'un hiç mi hiç payı yoktur. Sen, Ali Aydın, Futbol Federasyonu, Hukuk Kurulu ve en son da Bülent Demirlek'ı sıraya koysaydın, diyeceğim bir şey olmazdı. Efes'le barışıyorum! Tabii söz gelimi bu... Tuncay Özilhan kardeşim, okul arkadaşımız. Eski basketbol patronu Pano, canımız, ciğerimiz... Engin kardeşimiz... Koraç Kupası'ndan sonra işi daha büyütemedikleri için bozuktum açıkçası... Ama şimdi Granger ve Langdon gibi iki Amerikalı'yı bize sundukları için Efes'in bütün sorumluları ve yetkililerini kutluyorum. İtalya'daki o zafer, Koraç Kupası zaferini yerinde yaşamış bendenizin gözlerinden yaş boşalttı. İster inanın, ister inanmayın! Ne dâhi be! F.Bahçe'nin parasız, pulsuz, idmansız İstanbulspor karşısında sahaya dizilen 11'ine bakın! Volkan - Ümit, Fatih, Luciano, Petkov - Selçuk - Ali Güneş - Aurelio - Nobre, Hooijdonk, Tuncay... Dünya futbol tarihine daha böyle bir sistem, taktik dizilişi gelmemiştir. Demek ki bu Daum, bu futbol işinin dörtlü zincirini, uzun zamandan beri savunduğum gibi bilmiyor. Hem de ilk maçı 3-0 kaybetmiş olmasına rağmen rakibi hiç etüd edememiş. Sonra da herkes tek başına genelde dört kişi ile gelen İstanbulspor orta sahasını karşılayamadığı için Selçuk'a isyan ediyor. Ben de Selçuk adına sizlere isyan ediyorum. Daum, bu şansıyla Las Vegas'a gitse, futbol antrenörlüğünden daha fazla kazanır. Fatih Karaca'ya not! RTÜK Başkanı Fatih Karaca meslektaşımızı tutarlı davranışları, kurallara, yasalara olan sadakati ve en önemlisi taviz vermeyen tutumu ile kim ne derse desin, ben çok tutarım. Geçenlerde de Abbas Güçlü'nün programında 10 numara aldı. Ama benim sayın Karaca'ya bir anlatacağım ve bir de önerim olacak. Mesele şu: Önüne gelen televizyon açıyor. Gün geçmiyor ki, ekranda karşımıza yeni yeni kanallar çıkmasın... Ancak bunların büyük bir çoğunluğu bir-iki ay sonra çalışanlarına maaş ödemiyor, programların hakkını vermiyor. Bizim de, dört arkadaş İstanbul TV'den 11 programlık alacağımız var. Arada İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı sayın Gürtuna var diye yutkunduk. Ama o da fos çıktı. Bu nedenle, RTÜK, ekrana çıkmaya her hevesli kuruluş veya şahıstan ileride kullanılmak üzere bir teminat istemeli ki, yarın çalışanlar mağdur olmasın. F.Bahçe'nin aklı başında mı? Ben böyle bir şey ne gördüm, ne duydum. Brezilya'ya giden F.Bahçeli yöneticilerden Mahmut Uslu ve Hakan Bilal, hep şu demeci verdiler: "Alex de, kulubü de tamam. Bir tek eşinin sorunlu bir hamilelik geçirişi yüzünden iş olmuyor..." Başkan Yıldırım da, diğer yöneticiler de hep aynı şarkıyı söylediler. Sonra geçen cuma akşamı Alex, Fenerbahçe TV'ye konuştu ve dedi ki: "F.Bahçe bana iyi bir teklif yaptı. Ama ben kulübümü tercih ettim. Burada mutluyum. Eşim de normal bir hamilelik geçiriyor..." Sonra da çekti gitti. Şimdi duruma bakın! Fenerbahçe TV, yani kulübün resmi televizyon kanalı, başkan ve yönetim kurulunu tekzip ediyor. Yani onları bir yerde yalancı durumuna sokuyor... Eeee, olmadık işlerle bu kadar uğraşılırsa, ne demişler, kız ya davulcuya, ya zurnacıya varırmış... Cem Papila, Pancu, Zago ve İbrahim! Beşiktaş'ın başına gelen felaket zincirinin halkaları şöyle oluştu: 1) Maçın hakemi Cem Papila... Kafadan Pancu'ya yapılan biri çok net, diğeri de çalınabilir iki faulü vermeyerek Beşiktaş'ın sinirini sıçrattı. 2) Bu faullere aşırı sinirlenip, arkadaşlarını da sinirlendiren Pancu... 3) Herşeye rağmen beraberlik sağlanmış ve iyi oynanırken kendini arttıran Zago... 3) On kişi ile bile rakibini ezerek oynayan Beşiktaş'ı 9 kişi bırakan İbrahim... Ben ne demiştim; "Beşiktaş'ın en büyük rakibi içindeki saatli bombalardır..." İşte! Sonra bir de şu var; senin en yakın rakibin 3 saat önce ecel terleri dökmüş. O halde neden kendi kendini geriyorsun ki... Sistem takımı yanlış kaldırmaz! G.Saray, Terim hocanın elinde sistem takımı olmuştur. Dün de, bugün de... Bu da ülke futbolu için büyük bir kazanç olmuştur. Milli Takım'ın dünya üçüncülüğü burada yatmaktadır. Neyse... Diyarbakır'da Murat Erdoğan cezalı olunca, Ayhan'ın onun görevine soyundurulmuş olması, bence, G.Saray'ın Antalya görüntülerini ortadan kaldıran temel yanlıştı. Çünkü; Volkan o bölgeye koşarak dağıldı. Bratu ne yapacağını şaşırdı. Onlar şaşırınca Sabri'nin aklı karıştı. Batista'ya aşırı yük bindi. Falan falan... Bu da yetmiyormuş gibi, tek santrforla kurulan yeni düzene Ümit Karan da eklendi. Ve tam çorba oldu. Bence, Ayhan seçimindeki yanlışlık giden iki puanın başlıca nedeni idi. Orada kim oynardı? Ayhan'dan başka çok adam gibi geldi bana... Şunu da vurgulamak boynumuzun borcudur. G.Saray'ın ön liberoları ve arkalarındaki dörtlü, belki de 1.5 sezondur hiç bu kadar uyumlu, canlı, yardımlaşmalı, rakibe geniş alan bırakmadan oynadı. Kocaeli ve İstanbul! Pazar sabahı gazetelerde bir haber vardı. Kocaeli'nde çağdaş sistemle İsmetpaşa Stadı pırıl pırıl konuma getirilmiş ama, İstanbul'daki stadlarda ilkel metodlarla kar temizlenmeye çalışılmış ve tabii ki yenik düşülmüş... İnanılır gibi değil... Atmaya gelince en birinci il İstanbul... Devam! İşte Trabzon! Ne yazmıştım? Demiştim ki; "G.Antepspor'u Avni Aker'de 3-0 yenen Trabzonspor iç saha maçlarını bu anlayışla oynarsa, sezon başında üst sıralar için aday gösterme iddiamı geri alırım." İşte!