Celalettin müdürüm kolay gelsin!

A -
A +

İstanbul Emniyet Müdürü sayın Celalettin Cerrah, geçen haftaki köşemin çıktığının sabahında, lütfedip cebimden aradı. Hıncal Uluç'a koruma verilmesi konusu ile ilgili yazdığım bölüme açıklık getirdi. Önce İstanbul'un böylesine hassas bir emniyet müdürü olmasından dolayı, 250 yıllık kökten bir İstanbullu olarak büyük mutluluk duydum, sonra da işin esasının öyle Hıncal Bey'in üfürdüğü gibi olmadığını da öğrendim. Teşekkürler sayın müdürüm! Bravo Ulusoy! Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, günahıyla, sevabıyla, futbola hizmet ediyor. Sevabı da günahından çok ama çok fazladır. Şimdilerde Ulusoy'u koltuğundan etmek için bazıları ciddi çaba harcıyor. Başta da Sabah Gazatesi'nin spor servisi... Dünkü çocuk müdürü de ahkâm kesip duruyor. Destur! Peki, Ulusoy ne yapıyor? Korkmadan, aslanlar gibi direniyor. Ders veriyor ders... Diyor ki, "Dün, üç yıl gibi uzun bir görev süresi varken kaçanlara bu işi yedirmem..." Bravo başkan! Gerçekten de, dün Ali Şen "zort" çektiği için arkasına bakmadan kaçanların, şimdi birilerinin kayığına binerek federasyon başkanlığına taşınmaları çok mu etik bir davranış olur? Hadi canım siz de... Bunları rahatlıkla yazabiliyorum. Çünkü başkan Ulusoy'un elini, 7.5 yıllık görev süresinde belki de iki defa bile sıkmamışımdır. Ama kimsenin hakkını yedirmemeye gayret ederim... Babam böyle öğretti, böyle vasiyet etti. Kimsenin de sandalına binip kürek çekmem... Devam başkan! Yasin'in düşüşü... Beşiktaş'ın G.Saray maçındaki ikinci penaltısı için ben penaltı dedim. Vay sen misin diyen... Mailler, telefonlar, yolda çevirip soranlar. Baktım bir kere daha anlatmak gerekti. Ey vatandaş; ceza alanı içindeki ihlâllerde önce ihlâli yapan savunma oyuncusunun hareketine bakınız. Düşen, şayet savunma oyuncusunun ihlâli yoksa dikkate alınır. Düşüp düşmediği, ya da düşürülüp düşülmediği o zaman önemli... Çünkü penaltı, savunma oyuncusu tarafından yapılır, buna o sebebiyet verir, düşen değil... Hüsnü Güreli'den süper karar! Beşiktaş'ın kasası Hüsnü Güreli'nin geçenlerde bir açıklamasını okudum. Güreli demiş ki," Yeni uygulamaya konan bahis oyunu için bize 7. 5 trilyonluk reklam teklif edildi. Geri çevirdim. Beşiktaş Kulübü olarak hiçbir biçimde, yarın meydana gelebilecek spekülasyonlar içinde para kazanma adına bulunmayız..." Bravo Güreli! İlkeli kulüp böyle olur işte... Bakalım para canlısı olan başkaları atlayacak mı? G.Saray'ın haline bakın! Bizim Ümit Aktan söylediği gün, "Siz mektepliler yok musunuz" diye söylenmiştim. Sonra baktım, Ümit doğru söylemiş... Daha doğrusu aldığı haber doğruymuş... Metin Yıldız, Hagi'nin yardımcısı... Ayhan Akbin, menajer... Vah vah vah! Bizim Batılı kulübün haline bakın... Bizim UEFA Şampiyonu'na bakın! Bizim Şampiyonlar Ligi çeyrek finalistine bakın! Bakın bakın ki, ne hale geldiğini görün... Sayın Canaydın; siz bu teknik ekibin kuruluşu sırasında Monaco'da tatil mi yapıyordunuz? Koca G.Saray'dan, yani Batı'ya açılan penceremizden bu ekip nasıl içeri girdi? Yoksa birilerinin bir süredir elinde tuttuğu kafesten mi çıkıp daldılar? Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; G.Saray, belki de tarihinde hiç böyle bir zâfiyet yaşamamıştır... İnanılır gibi değil... Şayet ekip 100. yılda da iş başında kalırsa, bugünkü halinizi bile ararsınız... Sinan Engin yalan mı söyledi? Beşiktaş Menajeri Sinan Engin, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın basın toplantısına, bana göre çok net ve kesin bir cevap verdi. Dedi ki; "Bir şeyler bilseydim, 11 puan öndeyken, 6 puan geriye düşer miydik?" Ne dersiniz? Sinan az ama öz konuşmuş değil mi? Başkanın mağlubiyet yemekleri! F.Bahçe'de başkan ve yönetim ne zaman futbolcularla o ünlü "moral yemeğini" yese, takım kaybediyor. Rizespor maçından önce de, baktım başkan ekibini toplayıp futbolcularla yemek yemiş. Tamam dedim, maç gitti. Eeee, arkada yaşanmış olaylar vardı. Nedendir anlaşılmaz; F.Bahçe Başkanı, futbolcuların yakasından bir türlü düşemedi. Futbolcu, başkanı, hele zaman zaman da agresif davranan biriyse, yanında görmekten rahatsız olur. Davranışlarını zoraki kontrol etmeye çalışır. Bu durum da onun psikolojisini bozar, konsantrasyonunu etkiler. Ben bir kere daha yazayım dedim de... Öyle ya, bu futbol işi bina yıkıp yapmaya pek benzemez. Hatta hiç benzemez bile... Bakan da tuş oldu! Biz koruma da neyin nesi falan derken, bir de baktım devlet Hıncal Uluç'un huzurunda esas duruşta... Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, el ele tutuşup, haşmetlinin huzuruna varmışlar ve kendileri için hakaret bile içeren yazılar konusunda belli ki af bile dilemişler... Hayırlı olsun! Hagi bu işi götüremez! Hagi'nin oyuncu değiştirmede fiyasko olduğunu Bursaspor - F.Bahçe maçında görmüştüm. Belki de rastlantı diyordum. Ama baktım ki G.Saray'da da aynı dertten arızalı... Yaptığı değişiklerin gerekçelerini bir anlatsa, belki de biz yanıldık deriz ama, hiç öyle gelmiyor. Siz ne dersiniz sayın futbol şubesi sorumlusu? Fanatik bunu yazarsa... Geçen hafta, cumartesi sabahı bizim Muhittin'in dükkanında, günün maç seyir programını yapıyoruz. Muhittin dedi ki, "Abi, Trabzon maçı yayında yok." Nasıl olur dedim... Bana Fanatik'i uzattı ve buyur bak dedi. Baktım, aynen şöyle yazıyor; "Bursaspor - Trabzonspor... Saat 14. 30... Yayın yok..." Eh, ülkenin iki spor gazetesinden biri ya, inandık. Sonra elimize başka bir gazete geçti. Baktık, orada maçın yayınlanacağı yazıyor. Neyse... O saate doğru açtık televizyonu baktık ki, takımlar Bursa Atatürk Stadı'nın çimleri üzerinde seremonide... Düşünebiliyor musunuz, ben bir Trabzon taraftarı olsaydım ve de sadece Fanatik okusaydım, o bölümü okuyup da maçı atlasaydım, acaba kimin halini hatırını sorardım? Trabzonspor takım olmuş! Bir kere yazayım... Sezon başlamadan önce, bu sütunlarda, bu sezon Trabzonspor'un geçen sezonki G.Birliği'nin yerini alacağını yazmıştım. Bu ülkede de de tektim galiba... Başka birileri daha yazdıysa, bana iletsin de göreyim... Neyse... Trabzonspor şimdilerin en iyi takımı... Samet'in bıraktığı miras az kalsın güme gidiyordu da, Ziya imdada yetişti. Ben diyorum ki, F.Bahçe, Samsunspor'u yenemezse, Trabzonspor şampiyon olur... Ne dersiniz? Bekleyelim, görelim mi? Yapma be Gökmen! NTV'nin sıkı muhabirleri Nermin - Gökmen çiftini gerçekten de çok severim... Hele hele birlikte maç izlemezler mi, o kadar şık oluyor ki... Neyse... Geçenlerde Gökmen'e bozuldum. Beşiktaş - G.Birliği maçından sonra, tuttu bizim Kâzım Kanat'a öyle bir soru sordu ki... Yani, Kâzım'a bir tek, "Abi şu Tümer'i as" demediği kaldı. Zaten Kâzım da, bir süre önce kendisine, "Beni, iyi de oynasam yazma be adam. Zaten bu işten hiç anlamıyorsun" diye fırça atan Tümer'i oracıktı asıverdi. Futbolla uzaktan yakından ilgisi olmayanlara böyle çanak soru sorulur mu Gökmen? Denizli, hiç istifa eder mi? Gazetelerden okudum, ajanslardan görüntüler de düştü. Vestel Manisa'nın başkanı, Mustafa Denizli'yi istifaya davet etmiş. Hiç bekleme başkan! Denizli hoca, kendisinin de ifade ettiği gibi hiç istifa etmez. O, tazminatlar sebebiyle gönderilmeyi bekler. Bu arada siz 5 yemişsiniz, idmanı seyirci basmış, iki defa transfer yapmışsınız, bunlar pek umurunda değildir. Ama medyadaki tutanakları onu yere düşmeden alırlar, sonra da gazeteleri ve televizyonları kullanarak allayıp pullayıp vitrine koyarlar. Eh, bu ülkede işten anlamayan o kadar paralı boş adam vardır ki, mala atlayıverirler. Sonuç? Bilmem... Daum şanssızmış! Hah şöyle, insan kendi itiraf ettiği zaman daha şık oluyor. F.Bahçe Teknik Direktörü Daum, Rizespor yenilgisinden sonra kendi görüntüsü ve kendi sesinden, şanssızlık yüzünden maçı kaybettiklerini açıkladı. Demek ki, düne kadar şansıyla kazanıyordu. Yani daha doğru bir deyişle, "Rebrov zarı" ile... Eee, kavanoz dipli dünya... Çok şükür bitti mi? SKY Türk'e, basketboldaki Avrupa Kupası maçlarını bizlere sunduğu için bir kere daha teşekkürler. Bir şükür de yorumcuyla uzun bir süre birlikte olmayacağımız için... Şayet seneye de bu hizmet devam edecekse, Allah aşkına başka birini bulun veya yorumcu kullanmayın! Haa bu arada, bir bilgi edindim; özellikle Ülkerspor, bu yorumcunun yorum yapmasını istiyormuş. Anlaşıldı; neden bir türlü tavan yapamadığınız da ortaya çıkıyor böylece... Kulübeler kurtuldu, sıra basında... Beşiktaş Yönetim Kurulu, yaptığı hatanın bir bölümünden döndü. Kulübeleri yeniden numaralının altına aldı. Şimdi sıra, basın tribününde... Gerçi, TSYD, Kâzım'a yapılan saldırıdan dolayı Beşiktaş'ı kınamış ama, aynı TSYD, eski basın tribününün önüne turnike konduğunda veya basın koltukları kapalının içine atıldığında tepki gösterseydi, bunların hiç bir olmazdı zaten... Zaten TSYD Kupası'nı kaybetmişsin, hâlâ neyin korkusu bu?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.