Ciddi meseleler

A -
A +

Gerçekten de bu boğucu yaz sıcaklarında Türk sporunda çok ciddi meseleler gündemdedir. Bunların başında İstanbul'un bir kere daha Olimpiyat Oyunları'nı kaçırışı, Sergen'in sağlık sorunları ve de dört genç futbolcunun kulüplerin bilinçsizce davranışı yüzünden mesleklerini arzuladıkları biçimde icra edememe tehlikeleri gelmektedir. Şimdi konuları açalım... İstanbul'un hangi bahara kaldığı belli olmayan olimpiyat rüyası, sevdası, hedefi anlaşılan o ki, ana statülerinde açıkça yer almasına rağmen, İstanbul'da yıllardır yedip, içirilen yabancıların din, dil, ırk, renk ayırımı yapmalarından gerçekleşemeyecektir. Proje, maket üretmek ve birazcık da taş üstüne taş koyarak bu işte uğraş verenlerin yerlerini başkalarına bırakmaları önerilmektedir. Kimbilir belki hak verilmesi gereken bir düşüncedir bu... Ama bu sorumlular peşlerinden bu misyonu yürütebilecek kişileri yetiştirmişler midir ki, ekip değişikliği olabilsin... Yasa ile hedefe varılamadığına göre bu olimpiyat işinin başka platformlarda yapılacak çalışmalarla yürütülmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Gelelim Sergen'e... Türkiye'de tek başına, bu Allah vergisi fazla, ama çağdaş düşüncesi az futbolcunun artık günümüz futbolunda yeri olmadığını iddia ettik. Ama ne yazık ki, meseleleri derinliğine inceleyip, araştırma yanlısı olmayan medyamız hâlâ Sergen'den medet ummaktadır. Hem de, ülke futbolunu Edirne'nin dışında mükemmel temsil eden, Avrupa Şampiyonu Galatasaray'da... Hem de Terim'in takımında bir deneyim geçirip, becerememiş olmasına rağmen... Şimdi Sergen ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıyadır. Bunu da iki yıl önce ortaya koymuştum. Demiştim ki, Sergen artık istese de oynayamaz. Çünkü hücreleri sporcu hücresi özelliğini kaybetmiştir. Az idman yapsa olmaz, çok yapsa sağlığı tehlikeye girer... Sergen herşeyden önce bir insandır. Uzun ve sağlıklı bir ömür geçirmek hakkıdır. Ama futbolcu olarak değil... N'olur anlayışlı olalım... En azından insanlık adına... Ya yanmış futbolculara ne demeli? Hakan'a, Tümer'e, İlhan'a, Ümit'e yazık olmadı mı? Oysa bu çocuklar satıştan kulüplerinde kalsalardı, pekala pazarlık yolu ile üç büyüklerin formalarını, hem de bugünden giyebilirlerdi. Çünkü, mensup oldukları kulüpleri onlara o satış bedelinden doğacak paraları ödeyemeyeceklerdi. Herşeyden önce takım içinde diğer futbolcularla aralarında büyük parasal farklılık doğacaktı ki, bu da takımı olumsuz yönde etkilerdi. Büyük kulüpte yöneticilik hayli forslu bir iştir de, bu işi bilmek, transferi akılcı yolla yürütmek başka şeydir. Öteden beri söylüyorum, kulüplerde mutlaka bir futbol direktörü bulundurmak gereklidir diye... Yoksa Şenez Erzik'le dost olmak, İsviçre'ye uçmak, medyada uzaktan kumandalı yazar bulundurmak hiçbir işe yaramaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.