Şu UEFA denen futboldan hiç anlamayan kuruluş, tutmuş, Şampiyonlar Ligi'nin Rubin Kazan-Barcelona maçını bizim "Kötü hakem" Cüneyt Çakır'a vermiş!.. Yani bizim ülkenin futbol tarihinde 10 yıl sonra bir ilke imza atmış. Bilgisiz, kafasız UEFA seni!.. Oysa bizim spor medyası imparatoru Şansal Büyüka arkadaşımız ne demişti son derbiden sonra, "Vallahi biz mi anlamıyoruz bu işten, yoksa UEFA mı?" Onca yorumcu, onca maç analizi yazarı da Cüneyt kardeşimin derbi yönetmekte özürlü olduğunu söyleyip, yazmamış mıydı? Hele hele aralarında eski düdükler (!) de olmak üzere... İşte sizlere feci bir şamar daha... Ama yağmur yağıyor değil mi? Federasyon neredesin? G.Antepspor Başkanı dostum İbrahim Kızıl'a acil şifalar diliyorum. Ama öte yandan da Futbol Federasyonu'nun bir maçın sonucunu neredeyse 15 gündür tescil edemeyişine de isyan ediyorum. Sonra Süper Lig, zengin havuz, marka değeri gibi palavralarla uğraşıyoruz. Azizsilin mi, Aykutsilin mi? Samandıra'ya uğramıştı ya Aziz Yıldırım hafta içinde... Şimdi, işte "Azizsilin'in marifeti" diyecekler. Ama ben de diyorum, bu "Aykutsilin'dir..." Yani Kasımpaşa maçının ikinci yarısından söz ediyorum... Yani hemen hemen hiç Brezilyalı kalmamışken... Yine de Alex'in yerine, Dia'nın süratinin yarısı kadar, Niang'ın dolaşmalarının yarısı kadar, Emre'nin dörtte biri kadar gidip gelecek bir orta alan ortaya çıkarılırsa, Fenerbahçe takım olarak izlenebilir. Tabii bazıları maç bittikten sonra, yani bitime bir-iki dakika kala yani 4-2 iken Niang'a atılan orta ve rakibe çarpıp önde kalan topun gol yapılması işine tav olmazsa... Düğün ve su ticareti! Aziz Bey dediler ki, "Ali Şen gelirse ben gelmem..." Ali Şen dedi ki, "Bundan böyle Aziz Bey'le bir araya gelmem..." Volkan Demirel arada kaldı, nikah şahidi ve halen en tepedeki isim olduğundan Aziz Bey'i tercih etti. Sonra Aziz Bey, Ali Bey'in kulübe zarar veren tipte bir eski başkan olduğunu açıkladı... Vah ki vah! Siz en iyisi, geçenlerde gazetelerde ilanını gördüm, su satın su... Babıtelli Merkez Valisi! Habertürk'ün pazarları bir ilavesi var. Orada eski dostum Güngör Denizaşan'ın bir nostalji köşesi bulunuyor. Adı da, "Babıtelli Merkez Valisi- Mizahi nostalji." Bakın, okuyun ve de bir zamanlar bu ülkenin gazeteciliğinde magazin hangi düzeyde yapılırmış görün! Tutun, Sercan gidiyor! Baktım gazetelerde Bursasporlu Sercan'la ilgili yeni bir haber daha... Bir dizinin bayanı ile olan arkadaşlığını sahadan işaret yaparak çaktırmadan açıklamış Sercan... Daha dün Rusya ile işi varken, ne de çabuk... Yapma be evlat! Daha 20 yaşındasın... Senden önce de bu kafalar vardı, şimdi ülkenin yerlerde sürünen medyası sayesinde ayakta kalabiliyorlar. Oysa dün koca kulüpleri bırakıp nerelere kadar inmişlerdi. Bari sen yakma kendini! Sana bir dost uyarısı... Ernst acı gerçeği açıkladı! Beşiktaş'ın, Antalyaspor'u yendiği oyunun iki golünde Guti rolüne soyunan Alman panzeri Ernst demiş ki, "Tük stilini bıraktık. Şimdi daha agresif oynuyoruz..." Yani, "Mustafa Hocanın insanı yürüten idmanları yerine Schuster'in Avrupa idmanlarını yapıyoruz" demeye getirmiş. Bu sütunun yazarı geçen sezon devre arasında İtalyan kondisyoner gönderildiğinde ne yazmıştı? Şunu; "Eyvah, Beşiktaş şimdi geri geri oynar..." Teşekkürler Ernst! Sen de mi Şenol Hocam? Şenol Güneş ki, kültürü, kariyeri ile örnektir. Tuttu, hakem Abitoğlu'nun kartını yırtmaya kalktı. Sonra da maksadını aşan sözler olduğunu kabul etti. Şenol Hocam; bunu sen yaparsan başkaları ne yapmaz... Bak, Yılmaz Vural yapmaya kalktı, aynı hakem dışarı attı. Haaa bir de şu var; Sen sen ol hocam, şu Selçuk'u tek başına bırakma! Bak, olmuyor işte... Treni kaçıracaksın, haberin olsun! İki maçta beş puan gitti. Ertuğrul Hocanın acı itirafı! Neyi mi itiraf etti Ertuğrul Sağlam? Şunu; sahaya bir önceki, hem de sadece 60 dakika oynanmış bir maçın kadrosundan yedi değişiklik yaparak takım çıkardı. Yirmi yaşındakiler dinlencede, otuzun üzerindekiler sahadaydı. Sonra yanlışını anladı ve devrede iki oyuncu birden değiştirdi. Hem de 1-0 önde iken... Bu, yanlışın itirafı değil de nedir? Galatasaray'da vahim durum! Belki üzerinden zaman geçti. Ama olsun, yine de yazalım. Hatırlarsanız Galatasaray elindeki tek sağlam santrfor Nonda'yı göndermişti. Hem de oynamayacak olan Kewell dururken... Sonra olan oldu. Şimdi yine Baros arızaya uğradı... Ben günümüz Galatasaray'ında bu transfer işlerinin baş patronunu öyle merak ediyorum ki, sormayın gitsin!