Daha önceleri nerelerdeydiniz?

A -
A +

Gözlerime de, kulaklarıma da inanamadım... Müthiş bir kalabalık ve müthiş bir gürültü... Hatta aklım da karışmadı değil... Galatasaray-Rizespor maçında Ali Sami Yen ağzına kadar doluydu... Kaç kişi mi vardı? Onu, kombineler çıktıktan sonra hiçbir stat için kimse söyleyemez. Neyse... Şimdi adama sormazlar mı, tıpkı rahmetli Üstat Selahattin Pınar'ın bestesinde söylediği gibi; Daha önceleri nerelerdeydiniz? Yani, takımınız şampiyonluk için oynarken maça uğramıyorsunuz, iş bitince statta yer bırakmıyorsunuz... Geçen şampiyonlukta büyük pay sahibi olan Galatasaray taraftarı, bu sezon sınıfta kalmıştır. Bu haftaki kalabalık da, mazeret sınavı bile götürmez. >> Kar maskesi! Gaziantepspor-Fenerbahçe maçında, bizim Emre Bol yazmış, Fenerbahçe'nin Sayın Başkanı yine basınla sürtüşmüş... Şöyle olmuş; Sayın Başkan, foto muhabirlerinden fotoğrafını çekmemelerini istemiş. Hep olduğu gibi de biraz sert yapmış... Ama orada bir delikanlı, aslan gibi, yani nesli tükenmiş spor yazarlarından biri çıkıp, "Sayın Başkan, o zaman kar maskesi takın" deyivermiş... Bu arkadaş kimse alnından öperim... Şimdi ister misiniz, o arkadaşı TSYD aforoz etsin... Acaba sağda solda eğitim seminerleri düzenlerlerken üyelerinin ve mesleğin haysiyetini nasıl koruduklarından da bahsediyorlar mı? Hiç zannetmem... Çünkü onlar için bu taraf, hiç mi hiç, önemli değildir... >> Kendine gel Kezman! Hayret ki hayret! Bu ülkenin spor basını hakikaten bitmiş... Bir futbolcu çıkıyor ve kendisi ile ilgili eleştirilerin, dedikoduların odağı olarak rakip kulüpleri gösteriyor... Bu kim? Fenerbahçeli Kezman! Acaba Hollanda'da, İspanya'da böyle bir görüş belirtti mi? Ya da belirtebilir mi? Oh ne ala memleket! Peki, tek bir kalem, tek bir yorumcu, ayıp oluyor, bu ne biçim demeç diye yazıp, konuştu mu? Hayır! Onların işi şortların içi ve dışı... >> Bu tarla Süreyya Ayhan'ın mı? Atletizm Federasyonu, Süreyya Ayhan, Milletler Kupası'nda yarıştıktan sonra, Dünya Şampiyonası'na katılacak diye net bir tavır ortaya koyuyor. Ama Ayhan ve hocası, pardon kocası, "Hayır, biz sadece ikincisinde koşarız" diye diretiyorlar... Çok mu garip? Yoooo! Hele benim için hiç değil. Neden mi? Ayhan, Avrupa pistinde altın madalya kazandığında, Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu olarak bir şiltle, ülke adına kazanılmış bu büyük zaferi kutlamayı uygun görmüştük. Ama ünlü (!) atlet, lütfedip almaya gelmedi... Hatta teşekkür bile etme nezaketini göstermedi... Hatta bir yazı ile Fenerbahçe Kulübü'nden böyle bir ödül almayı istemediğini bile bildirdi. Şilt hala tozlu raflarda duruyor... >> Muharrem Atik! Tercüman'ın en parlak yıllarında Muharrem Atik Hoca, hafta yedi, gün sekiz bizim servisten çıkmazdı. Türkiye'nin bir numaralı güreş yazarı Ali Gümüş ustayla neredeyse bütün gününü geçirirdi. Biz de kulak misafiri olurduk... Muharrem Atik, o günlerin Tercüman spor sayfasına sık sık manşet, Gümüş'ün köşe yazılarında da baş konu olurdu... Atik'in vefatına çok üzüldüm... Türkiye büyük ustalarından bir türlü arzulanıldığı gibi yararlanamadı. Atik Hoca'dan da... Şimdi güreşin haline bakın! Üç-dört bronz kazandık diye, hem de Avrupa Şampiyonası'nda, neredeyse havalara uçacağız... Kendisine Allah'tan rahmet, ailesine ve Türk güreşine başsağlığı dilerim... >> Efes Pilsen denince... Hiç kuşkusuz, hiç tartışmasız, bu ülkenin basketboldaki, gelmiş geçmiş en büyük firması Efes Pilsen'dir... Başkan Tuncay Özilhan, neredeyse 50 yıllık dostumdur... Şimdi Bodrum'a yerleşip bizi öksüz bırakan kadim dostu Pano'yla Efes'i nasıl kurduklarını çok iyi bilirim... Engin Özerhun, bizim meslekten çıkıp, Efes'in içinde müthiş bir mesai veriyor, yıllardır. Arjantin'de, 1978 'de yapılan Dünya Kupası'nda sağlam bir dostluk kurduğumuz Çetin Çeki, TRT'den Efes'e geçerken ne kadar da doğru yapmış... Böyle bir adam gibi adam ekiple bu başarıların gelmesinden daha doğal ne olabilir ki? Oktay'ı, sporcularını ve ne kadar bu işe ter akıtmış varsa, hepsini kutluyorum... >> Yahu Erman, çok ömürsün! Bizim Erman Toroğlu'nun maçlardaki pozisyonlarla ilgili yorumlarını artık dinlemiyorum. Çünkü bildiklerimi de unutabilirim. Ama Sevgili Erman; ne olur futbolun tekniğine girme bari... O ne yahu? Zico, Gaziantepli Faruk çok çıkıyor diye Tuncay'ı sağ kanada koymuş, arkasına da Önder'i... Sen Zico'ya bir daha rastladığında Gaziantepspor'un bekinin adını sor, bakalım cevap verebilecek mi? Yahu, Zico Avrupalı ünlü rakiplerinin adını bilmiyor. Bilse, bu Fenerbahçe, o Dinamo Kiev'e elenir miydi? Neymiş, Faruk'a tedbirmiş... Vay anam vay! >> Dosyamız kabarıyor! Türk futbolu, uluslararası kuruluşlarda, ne yazık ki, iyiden iyiye damgalanmış durumda... Ribery falan derken, bu defa da Kleberson tüydü... Brezilyalı futbolcu, parasının ödenmediğini öne sürmüş, giderken burada edindiği ne varsa da satmış... Beşiktaş da noter falan getirtip, zabıt tutturmuş. Sonu ne olur bilemem ama kulüplerimiz artık kendilerine bir çeki düzen vermeliler... Bugüne kadar sadece Ortega'yı mahkum ettirdik. Ondan da 7 milyon doların üzerinde zarar edildi ya... Neyse... Bu gidişle, yabancı oyuncu transfer etmemize izin vermezlerse, sakın şaşmayın! >> Müthiş fotoğraf! Gazetelere bakıyorum, çok ama çok müthiş bir fotoğraf var... Nasıl mı? Galatasaray Kulübü'nün Sayın Başkanı Özhan Canaydın, Gençlik ve Spor Genel Müdürü sevgili dostum Mehmet Atalay, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin, oturmuşlar Seyrantepe'nin imza töreninde poz vermişler... İster inanın, ister inanmayın ama, o arazi stat yapımı için Galatasaray'a verilmiş, karşılığında da Ali Sami Yen alınmış... Şimdi temel atma var sırada... Eh projeleri de Sayın Başkan geçen hafta sergilemişti. Vallahi galiba Galatasaray'ın Seyrantepe Stadı olacak mı ne? >> Kendi derdine düşmek! Bursaspor'un Sayın Başkanı Levent Kızıl'ı bu sütunlarda çok eleştirdim... Gerekçeleri de malumdu. Tekrarlamaya gerek yok... Ama hep şunu da söyledim; siz önce kendi kulübünüzle ilgilenin, oraya yoğunlaşın... Bırakın başkalarının sandalında kürek çekmeyi diye... Bakın, şimdi olağanüstü genel kurul var. Dahası; Bursaspor takımı, önündeki fikstürü incelerseniz, çok ciddi biçimde tehlike içinde... Yazık! Kimseden kimseye hayır yok! Onca emek, ister misiniz boşa gitsin şimdi... >> Tümer bu işte! Zico, biraz basın, biraz çevresi, çokça da acemiliği yüzünden Tümer'i yedekte tuttu, son on beş dakikanın oyuncusu yaptı. Oysa ben bu sütunlarda da, başka ortamlarda da Tümer'in, Fenerbahçe'nin yönetmeni olması gerektiğini yazdım, söyledim... Dikine oynar, topla saha kat eder, pas atar, duran top da kullanır, şut da atar... Yani üç Alex falan eder... Tabii oynatılırsa... >> Ben Ercan'ın yalancısıyım! Ercan Taner kardeşim, Galatasaray-Rizespor maçını anlatırken, bir aralık, "Bu sezonun en çok pozisyona giren takımı Galatasaray..." dedi. Hatta bir de rakam verdi ama aklımda tutamadım... Digitürk'ün böyle bir sonuca varmak için bütün imkanlar elinde. Ercan'ın da yalan söyleyecek hali yok ya... Ama aynı Galatasaray'ın yaz-bozcu hocası da var... Bu takım 36 puan kaybettiyse, o hoca orda durur mu? Cevap için Sayın Canaydın ve Sayın Polat'a başvurun! >> Acaba Ulusoy nereye geçti? Fenerbahçe'nin voleyboldaki itirazı, talimatlara uymadığından incelenmeden reddedildi. Basketbol takımının teknik patronu Aydın Örs diskalifiye edildi. Sahada aynı anda dört yabancı oynayınca teknik faul alındı. Ve Fenerbahçe'nin erkek voleybol takımı ancak üçüncü oldu. Basketbolda da Türkiye Kupası kaybedildi... Acaba diyorum; Haluk Ulusoy, birkaç günlüğüne bu spor branşlarının başına mı geçti? >> Aman Ahmet dikkat! FIFA kokartlı eski hakemimiz, şimdiki ulu yorumcumuz, tutmuş, lige, yani futbolumuza zaman zaman balans ayarı yaparak işleri dengeye oturttuğunu dile getirmiş. Vallahi de, billahi de... Eeee ne olmuş demeyin, bazen doktora doktor gerebiliyor... >> Dikkat, FIFA'nın eli yakamızda! FIFA, yani dünya futbolunun patronu, en sonunda Türkiye'de futbola karşı oluşan şer cephesinin nefesini kesti. Baksanıza, Sabah Gazetesi bile yelken indirmeye başladı. Ahmet Çakar'ı, Erman Toroğlu'nu daha çok merak ediyorum... Daha doğrusu bu ülkede ne kadar Haluk Ulusoy karşıtı varsa, hepsi meydana getirdikleri esere şimdi bakıp bakıp utansınlar... FIFA, İsviçre maçında sağ kulağımızı çekmişti, şimdi ise sol kulağımıza asıldı. Şayet bu kafayla Haluk Bey'in isminde ve şahsında ülke futbolu hançerlenmeye devam edilirse, senet imzalarım, kafamız da, kulaklarımız da koparılacak... Haydi biraz daha gayret! Gayret ki, ne Milli Takım kalsın, ne de Avrupa şampiyonluğu hayaline yatan kulüplerimiz... Haaa şunu da söyleyeyim, FIFA, öyle yürüyüş, miting falan da yemez! >> Tigana'nın intihar girişimi! Beşiktaş Teknik Direktörü Jean Tigana, maça tek ön libero ile başlayıp, Burak dışında kendi yarı alanlarını kullanmaya pek sevmeyen bir orta alan-hücum dörtlüsü ile sahaya çıkıp, ilk kumarını oynadı. Hadi bunu geçelim... Ama kalecisi tek bacakla oynuyordu. Yani her an yaptığı bir kurtarış sonrası, hatta ayakta dururken yatıp, "Tamam, buraya kadar" diyebilirdi... Eeee ne olmuş demeyin... Delgado, 74. dakikada çıktığında Beşiktaş değişiklik haklarının hepsini kullanmıştı. Yani bitine normal 14 dakika ve sonradan ilave edilen 4 dakika ile birlikte daha 18 dakika vardı. Dediğim gibi Murat tamam deseydi, ne olacaktı? Elde başka Pancu var mı, bilemem ama Tigana'nın bu intihar girişimini kimse yazmadı, söylemedi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.