Hani bir lâf vardır. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur diye... Ben bu lâfı hem çok severim, hem de bu lâfa çok itibar ederim. Şimdi bunu günümüz F.Bahçe'sine uyarlarsak; Daum ve futbol anlayışı için bugünlerin nasıl karşımıza çıkacağını aylardır yazıp söyleyen tek spor yazarıyım. Hem de F.Bahçe 7'leri, 4'leri atarken... Daum'un modası geçmiş, artık eskilerde kalmış futbol düşüncesi mâlûm maddeyle de tam iflâs edince işte sahaya dünkü F.Bahçe 11'i çıkabilirdi. Acı mı komik mi ne desem? İki senedir oynamayan İsmail Güldüren bu ağır deplasmanda ilk 11'de. F.Bahçe'nin sezon başından bu yana en oturmuş bloğu olarak arkadaki dörtlüsü dikkat çekiyordu. Ama Samsun'da Fatih yedek kulübesinde.,Tomas sağ çizgide, Servet de tandemde. Vah vah... Bunu bir Türk teknik direktörü yapsa önce Daum sevdalısı Kâzım Kanat asar. Sonra da, Hıncal'la Erman mahkemelik olmalarına rağmen bu durumlarını unutup, birlikte darağacı kurmaya çolışırlar. Orta sahaya bir bakın. Tek başına Selçuk, sonra önünde kıyamet gibi hücum oyuncusu. Ben aylardır F.Bahçe'nin kazandığı maçlardan sonra bile Daum'un takımı ortada voleybol filesi varmış gibi ikiye ayırıp oynattığını yazıp söylemiyor muyum? Onları maçların 70.dakikasından sonra yapıp, kumar oynadıktan sonra kazanıyordu. Bu defa Samsun'da kontağı bu voleybol takımıyla açtı. Vah... Vah... Avusturya'da 400 bin dolarcık alabilen modası geçmiş hocaya üstelik de, mâlûm maddeden sabıka yemiş bir adamcağıza 3 milyon Euro verirsen; senin ya aklın yoktur, ya da bu işi hiç bilmiyorsun demektir. Bence ikisi birden vardır. F.Bahçe dua etsin ki; Serkan'la Celil kendilerine oynadı. Ama medyadaki korkaklar ve palavracılar F.Bahçe yönetimindeki bilgisizler ve maç sonraları aynaya bakmayıp, günahları başka yerlerde harcayanlar bugünün ne gün olduğunu acaba ne zaman bileceklerdir?