Daum'a yeni bir iş çıktı! İstanbulspor maçından önce gazetelerin spor sayfalarında şöyle bir manşet vardı: "Roketi fırlatmaya hazırız..." Güzel! Demek ki Daum bundan böyle işsiz kalmaz. Neden mi? Eh, sünnet düğünlerinde havai fişek atar, olur biter... Bu milleti anlamak zor be! Ekranlara, İmar Bankası müşterilerinin görüntüsünün düşmediği gün yok. Millet yanıp tutuşuyor. Ama isyanlarını günümüz hükümetine yöneltmelerini anlayamıyorum. Ne yani, günümüz hükümeti, siz üç lira fazla faiz alacaksınız diye, iddialara göre, yolsuzluklara göz mü yumsaydı? Sonra bunları bize mi ödetseydi? Bankanın gazetesinin künyesi bir günde nasıl ve neden boşaldı? Siz sayın müşteriler, bunu da bir sorsanıza... Bu ne biçim millet yahu? Celalettin Bilgiç kimdir? FIFA, Ortega olayından dolayı F.Bahçe'ye 11 milyon dolarlık bir can simidi uzattı. Bu gelişmeyi kim izlemeli? Tabii ki bu işleri iyi bilen hukukçu olursa, tadından geçilmez. Ama nedense, işle Celalettin Bilgiç ilgileniyor. Bilgiç kim mi? 2000'de kayıt yaptırmış ve henüz asile geçmemiş bir üye... Bu ne ciddiyet yahu? Haşmet Babaoğlu'nun sorusu... Diyor ki Haşmet Babaoğlu, "Aktüel'de, işin başında Lucescu'yu yerden yere vuranlar, şampiyon olunca sahip çıkmışlar. Hayret ettim..." Ben de... Ama neye? Aynı eleştirileri yapan, Lucescu'yu, ekürisi Hıncal Uluç'la birlikte korkak, çeribaşı, bilgisiz ilân etmiş Haşmet Babaoğlu'nun Aktüel'dekileri eleştirmesine... Daum'un kalbi! Anlaşılan o ki, Daum çok sık bizim sütuna konuk olacak. Neden mi? Baksanıza, stadın koridorlarına, "Burası Kadıköy, burdan çıkış yok" diye slogan yazdırıyor. "F.Bahçe'yi kalbime hitap ettiği için seçtim" diyor. Daum'un kalbi pantolonunda mı? Kadıköy'den çıkış var mı, yok mu? Bilmem... İstanbulsporlu futbolculara bir sorsa diyorum... Haa bir de kongre meselesi var. Daum demiş ki: "Kongre bizi etkiliyor." Sayın Daum, kongreye yorum yapmak senin haddin değil. Sen profesyonelsin. Paranı alıp işini doğru dürüst yapacaksın. Yönetimden sana bunu hatırlatmazlar ama, ben gazeteciliğimin dışındaki öbür kimliğimle hatırlatmayı bir görev biliyorum. İşte stad terörünün aynası! Ben izlemedim. İzleyenler anlattı. Yüreğim burkuldu, dudaklarım uçukladı. Karşıyaka-Göztepe maçı sonrasındaki olayların ardından Show TV'de, iki büyük kulübümüzün amigosunu ekrana çıkarmışlar. Halt etmişler. Hemen aklıma daha kötüsü geldi. O zamanlar yayıncı kuruluş olan Star TV'de de, Rüştü'yü dövenler, üç gün sonra Samsun Stadı'nın santrasında açık oturuma katılmışlardı. Şimdi siz düşünün bakalım; spor alanlarında neden olay çıkıyor, oralarda neden terör esiyor? Lucescu'nun tarihe geçecek demeci! Samsun'daki maçtan sonra Beşiktaş Teknik Direktörü Lucescu'nun verdiği demeç, yani maçla ilgili görüşlerini dile getiren cümleleri, aslında her kulübün duvarına, federasyonun duvarlarına, teknik adamların evlerinin duvarlarına, idman sahalarının bir köşesine, stadlara tıpkı Atatürk'ün gençliğe hitabesi gibi asılmalıdır. Çünkü orada hem teknik adamlık, hem felsefe, hem psikoloji, hem insanlık, hem sportmenlik şaheseri bulunmaktadır. Burada yazmayacağım, merak eden bulur, yazdırır... Ben hem beynime, hem de yüreğime yazdım... Gürcan Bilgiç böyle sorarsa... Genç Gürcan, iyi bir gazetecidir. Ne de olsa babadan gazeteci... Ama geçen cumartesi F.Bahçe başkanı ile yaptığı geniş, içerikli röportajında öyle bir soru var ki, bütün bu güzellikleri alıp götürmüş. Gürcan'ın sorusuna bakın: "Sayın başkan, sizin göreviniz futbol takımının taktiği ile mi uğraşmak, diğer rakiplerle, federasyonla, hakemlerle mi?" Pes! Fanatik F.Bahçeli Necati Bilgiç'in oğlundan böyle bir soru beklenir diyebilirsiniz ama, Hıncal Uluç ve Öcal Uluç'un yeğenlerinden böyle bir soru beklenemez. Yani Gürcan diyor ki, ey başkan; federasyonla, hakemlerle didiş, uğraş, kavga et, döv, söv, ne yaparsan yap... Böyle spor yazarlığı olur mu? Sinan Engin kafa mı buldu! Beşiktaş Menajeri Sinan Engin, gerçekten de görevini inanılmaz iyi yapıyor. Futbolun ta içinden geldiği için böyle bir özelliği olacaktır. Ama, "Daum bambaşkadır" yakıştırması, olsa olsa en ciddi rakip olarak Fenerbahçe'yi görüp, yere sermesindedir. Terim hocaya 50 gol avans veririm! Şayet Fatih Terim hoca, Tamas ve Frank de Boer'den bir tandem kurmada ısrarcı olursa, bu sezon G.Saray 50 golden az yemez. Parasına iddiaya girmem ama, kariyerine girerim... Bülent Korkmaz'sız bir G.Saray savunmasına yarın Hakan Şükür bile yetişemeyebilir. Haa bu tandemle mi olur, üçlü mü olur, ona Terim hoca karar verir. Hakan Şükür alınır mıymış! Başta bizim Osman Tanburacı olmak üzere, bu ülkede Hakan Şükür olayını inkâr edenlere karşı, bizim de bir savımız vardı: "Hakan futbolu bırakana kadar alternatif bulun, yoksa alternatifsiz kalırız" diye... Şimdi futbolla ilgilenen Osman ve herkese bir soru soracağım: "İki sene hemen hemen hiç maç oynamadan, doğru dürüst idman yapmadan, sadece ülkesinin milli maçlarına gelen, buna rağmen gol atan, attıran bir başka futbolcu tanıyor musunuz?" Cevap? Duyamadım, daha yüksek sesle... Tam Ersan Çelik'e göre... Vallahi pes! Demek doğru söylemişler. Neyi mi? İnsan 20'sinde neyse, 70'inde de o olurmuş... Ersan Çelik, spor müdürlüğünü bıraktığı TV-8'de program yapmaya devam ediyor. Bana ne? Ama, G.Saraylı Ergün'ü hangi futbol bilgisi ile eleştirebiliyor? Tamam D.Bakırspor maçında yenen golde Ergün topu kaptıran adam ama, bir ön, bir arka duran tandemin adamlarına ne diyeceksin? Biri içerde olsa, Saffet'i yakalayacak, biri dışarda olsa ofsayt olacak. Ergün'ü eleştirmek sana mı düştü? Yanındaki tasdikçileri dinlemeden, düğmeye basıp başka kanala geçtim bile... Acaba onlar ne dedi, şimdi de bunu merak ediyorum. İstanbul TV'de buluşalım! TRT'nin usta, deneyimli ve eski futbolcu spikeri Ümit Aktan, bizim mesleğin yine futbolcu, araştırmacı, kaliteli kalem sahibi ismi İlker Ateş, genç kuşakla bizim emekliler arasının en dinamik, en iyi haberci ismi Şekip Hazar ve bendeniz Kemal Belgin, bundan böyle, her Pazartesi akşamı saat 22.00'den itibaren, "Orta Saha" adlı programla İstanbul TV'de olacağız... İlk programı iki akşam önce icrâ ettik. Televizyon yeni olmasına rağmen, çok ciddî bir izlenme oranı yakalamışız. Giderek aksaklıkları, eksiklikleri azalacak bu programın içeriği de öyle, "Sırayla üç büyükler geyiği" değil... Gelecek hafta bir izleyin derim... Ahmet Yıldırım diye biri! Şu futbol ne tuhaf bir oyun... Ahmet Yıldırım, yanılmıyorsam İzmirspor'dan F.Bahçe'ye getirilmişti. Bugün ürünsüz alt yapının uzun süreden beri başında bulunan Cemil Turan, o günlerde futbol şubesi sorumlusu idi. Ahmet'ten, Ümit Davala'nın dediği gibi, "cacık olmaz" deyince, Ahmet tura çıktı. Samsun, Ankaragücü, İstanbulspor... Sonra Şampiyonlar Ligi'nde, UEFA finalinde gördük Ahmet'i... Şimdi de Beşiktaş takımının bana göre en formda, en akılcı, en yararlı oyuncusu... Allah'ın işi! Enke'nin günahı ne? Baktım; F.Bahçe taraftarı Alman kaleciyi daha ilk maçta ıslıkladı, protesto etti. Neden mi? Eeee basına göre hareket ediyorlar da ondan... Ama gerçek bu mu? Hayır! Adam, çok kötü iki kalecinin arkasında üçüncü kaleci idi. Yani gradosu belli... Enke, kendini inkâr etmiyor ki... Hatta demiş ki, "Barcelona benim bonservisime 3 milyon Euro istiyor. Kim alır ki..." Haaa, Kahn, Barthez, Buffon, Rüştü gibi kalecilerin ardında ikinci kaleci olsa idi, o zaman kızılmaya değerdi. Asıl protesto edileceklerin kimler olduklarını bilmek de, Amerika'yı yeniden keşfetmek olmasa gerek... Faik'in masalcıları! Bizim 'torba' lâkaplı Faik Çetiner, yani Atv'nin spor müdürü, Fenerbahçe-İstanbulspor maçından sonra "Neredesiniz Masalcılar" başlıklı bir yazı yazmıştı. Yazının içeriği, F.Bahçe'nin oyun içindeki teknik hatalarından oluşuyordu. Peki, aynı Faik, iki aydır "Daum mükemmel seçim. Daum büyük hoca" diye yazmıyor muydu? Peki, saha içindeki teknik yanlışlar kimin eseriydi? Benim mi, Faik'in mi? Sonra baktım aynı Faik, Daum'a can simidi atıp programına çıkarmış. Hayırlı işler! İşte gerçek maç! G. Saray, siz bu satırları okuduğunuz günün akşamında CSKA karşısına, Şampiyonlar Ligi'ne atlamak için çıkacak. Bu, bana göre yeni kadronun ilk ciddî ve gerçek maçıdır. Bu maçta alınacak sonuç, hiç kuşkusuz rövanşı da etkileyecektir ama, aslında o stadda G.Saray'ın geleceğe anahtarı olacak veya olmayacak. Sanırım Terim hoca ve futbolcuları maça bu gözle bakarak çıkacaklar. Çifte standart Türk Spor Basını! Daum, Faik Çetiner'in Atv'sinde demiş ki, "Mahmut'u daha yeni olduğu için oynatmadım..." Seyretmedim, duydum. Kim bilir belki de bizim spor medyasından sessiz bir alkış bile kopmuştur. İşte dahi hoca diye... Ama aynı tasarrufta Lucescu bulununca, "Yanlış seçim yaptı. Az kalsın maç gidiyordu, şansıyla kurtardı" oluyor... Peki, Beşiktaş bir kere daha şampiyon olursa, ne mi olur? Hiiiiç... Burası Türkiye, zaten hiçbir şey olmuyor ki... Hangi sekiz pozisyon? Yazan, çizen kıyamet gibi... Mehmet Demirkol üstad da, not tutmuş galiba... Fenerbahçe'nin aynı sayıdaki pozisyonuyla iyi de oynadığını belirtiyor. Siz maçı bir daha izleyin... Fenerbahçe acaba, dikine pas, topsuz koşu, duvar pası, adam eksiltme ürünü kaç pozisyon üretmiş? Peki, İstanbulspor'un ikinci yarıdaki gol girişimlerine ne isim vereceksiniz? Haaa. Sağdan, soldan, hem de taç bayrağının oralardan kaldırılan topların kaleye itilmesini pozisyon olarak yorumluyorsanız, o zaman HAKİKATEN BU İŞİ ÖĞRENMEDEN YAZMAYIN!