Zico, geçtiğimiz günlerde NTV'deki söyleşide, kendisinin bir Mourinho, bir Parreira, bir Ferguson, bir Capello olmadığını, sadece Japonya'da iki, üç yıllık teknik direktör yaşantısı bulunduğunu açık yüreklilikle söylemişti. Tabii ki günümüz F.Bahçe'sinin hocası Zico olamazdı. Bunu kendi ağzından itiraf eden Zico'dan bir başka ama, çok önemli bir açıklama daha bekliyorum. O da, F.Bahçe takımını 3 sezondur sırtında taşımış, Milli Takım'daki beş maçta da sahanın en iyi oyuncusu durumunda görünen, yani aslan gibi formda olan Aurelio'yu neden oynatmadığıdır. Kıvırmadan, açık yüreklilikle... Zico, henüz hoca değil ama, adam gibi adam sanki... En azından bu formatına uygun durmalıdır... Sen çok yaşa e mi Ali Şen! F.Bahçe'nin suyundan mı nedir, bilinmez, flaş başkan gibi görünenlerin dönemlerinde teknik adam ve oyuncu seçimlerinde genelde ciddi yanlışlar yapılmıştır, yapılmaktadır da... Eskilerden Ali Şen de, Beşiktaş maçı sonrası, Beşiktaş'a Mustafa Denizli'yi önermez mi? Vah ki vah! Ali Baba galiba Beşiktaş'ın birinci ligde, yani F.Bahçe'ye rakip gibi durmasından çekiyor olmalı... Sular Trabzon'a doğru yükseliyor! Puan cetveline bakmak şöyle dursun, o cetvelin içinde bulunup zaman zaman veya sık sık patlama yapan ekiplerin sayısı bu sezon bir hayli fazla olduğundan Trabzonspor'un durumu hiç de iç açıcı gibi görünmüyor. Haaa Sivas'tan yediği gol bal gibi faul ama... Ankaraspor, Bursaspor, Sivasspor, A.Gücü bugün, G.Antep, Vestel, Gençler, Konya, Kayseri dün ciddi çıkışlar yaptılar... Geriye kala kala Erciyesspor kaldı... Rizespor, Sakaryaspor'un da dik durmaya çalıştıkları, büyüklerden bazılarını devirdikleri de unutulmazsa, baraj sularının yükseldiğini görmemek büyük hata olmaz mı? Dikkat! Delgado ince hasta mı ? Oynamıyor, iki üç hafta dinleniyor... Sakatsa, değil... Çünkü idman yiyebiliyor. Ama bonservisi 5 milyon 250 bin euro olan Delgado, yürüyor... Tigana'nın F.Bahçe karşısındaki oyun planının en önemli noktası Delgado ve göreviydi. Ama Arjantinli yürüdü. Yürümenin yanı sıra , bir de hayati toplar kaptırıp, tehlikeli kontra ataklara çanak tuttu. Ve 70 dakika sahada kaldı. Acaba Delgado ince hasta mı? Ne bileyim... Duruşu, koşuşu tuhaf da... Yıkılacak gibi sanki... Ribery dolmasını yutmamıştım! Frank Ribery, transfer günlerinin başında tüydüğünde, bu satırların yazarı, futbolcunun hiç suçu bulunmadığını, G.Saray'ın böyle bir değere 200-300 bin euroyu verememekle ciddi bir hata yaptığını söyledi ve yazdı. Ama benim anlı şanlı spor medyam, G.Saray'ın haklı olduğunu ve FIFA'da açtığı davadan tonlarca euro kazanacağını iddia etti. Belki de yönetici dolmuşunda fazla gezdiklerinden olacak, bu havayı verdiler. Sonuç? G.Saray delikli tek kuruş almadan kaybetti. Şimdi genel kurul, Ribery'nin gerçek fiyatı kadar bu yönetimden hesap sormalıdır. Hele hele İnamoto ve Carrusca'yı alıp, Ribery'ye onlara verilen paranın dörtte birini vermediği için, daha acımasız olunmalı... İstanbul Amatör Kümesi! Gazeteciliğimizin ilk yıllarında İstanbul Amatör küme maçlarını en çok takip eden kişilerin başında gelirdim. Hele hele Vefa Stadı'ndaki final maçları... Tercüman olarak en geniş biz verirdik. İşin başında da ben dururdum. Günümüz Başbakanı Sayın Recep Tayip Erdoğan'ı da orada izledim ve bir çok defa günün karmasına aldım. Şimdi geçenlerde bir gazetede amatör grupların puan cetvelleri dikkatimi çekti. Dikilitaş, Çıksalın, Yıldız Tabya, Kadırga, Tophane Tayfun, A. Hisarı, Mecidiyeköy'in isimleri vardı da, benim dönemimim yıllanmış, ünlü kulüplerine rastlayamadım. Üzüldüm, içim burkuldu... İETT, Topkapı, Gedikpaşa, Demirspor, Paşabahçe, Tekel, Camialtı, Yeldeğirmeni falan neredeler? Nasri Ağabey üzülmesin ama, Tophane Tayfun'un puan cetvelindeki yeri de garip geldi. Demek ki, İstanbul'un amatör futbolu sizlere ömür olmak üzere... Yazık! Levent Kızıl kimin sesi? Bursaspor'un genç başkanı Levent Kızıl, her fırsatta, Federasyon'la problemleri olduğunu açıklıyor. Nedir bunlar? Biz de bilelim, yazalım, gündeme getirelim... Karnından konuşmakla iş yürümez. Ama bana öyle geliyor ki, Sayın Kızıl birilerinin sesi gibi... Federasyon Bursaspor'a çelme takıyorsa, nasıl oluyor da, arka arkaya kazanıp, üst sıralara tırmanıyor? Bütün bu çirkin, dayanıksız iddialarda bulunanlar, gün gelecek utanacaklar ama, inşallah iş işten geçmemiş olur... Sergen fazla soğukta kaldı galiba! Sergen Yalçın'a Ankara havası yaramadı belli ki... Oralar soğuk olur... İstanbullular için de fazla ayazda kalmak tehlikelidir... Baksanıza, Sergen, Tayfur'u Tigana'dan büyük futbolcu olarak göstermiş... Beşiktaş, F.Bahçe'yi yenemez demiş... (az kalsın yeniyordu da) Daha neler neler... Allah'tan hipodrom kış dolayısıyla kapalı da, daha fazla üşütmez... F.Bahçe'de yeni sansür modeli! F.Bahçe'de yeniden yapılanma var ya... Artık karada da ölüm olmaz. Asbaşkanlardan Ali Koç Bey, iletişim işlerinin başına getirildi. Medyadan bir genç de, makama oturtuldu. İyi güzel de, sen basını toplayıp yeni oluşum hakkında bilgi verip, görüş alış verişinde bulunacaksın, sonra da bütün kameraları kapattırıp, kendi televizyonunun kamerasını açık bıraktıracaksın! Destur! Komünizmin en sıkı olduğu dönemlerde bile böyle bir uygulama olmadı. Neymiş, cumhuriyetmiş... Ne cumhuriyet ama... O zaman, neden basın mensuplarını oraya toplarsınız? Çıkarsınız kendi ekranınıza ahkam kesersiniz, olur biter... Toplantıyı terk eden bir kameraman ve muhabir varmış. Bunlar kimlerse alınlarından öperim... Türk spor basınının şerefini ve haysiyetini kurtarmışlardır. Ama kimler olduğunu, erkek basın açıklayamadı. Bu delikanlıların kimler olduklarını çok merak ediyorum doğrusu... Bana ulaşırlarsa sevinirim. Gerets'in tek doğrusu! Geçtiğimiz hafta gazetelerden okuduğuma göre, Eric Gerets, Adnan Sezgin'den hiç memnun değilmiş. Ama aynı Sezgin, geçtiğimiz gün Ümit Karan'la fotoğraf verdi. Hem de üç yıllık sözleşme imzasında... Önce, G.Saray'ın artık transferden hiç anlamadığına kanaat getirdim. İkincisi de, Gerets'in, haber doğruysa, çarpıcı doğrusunun nasıl yorumlanacağını, nasıl değerlendirileceğini merak edişimdir. Geçmiş olsun Atalay! GSGM Müdürü Mehmet Atalay dostum, Japonya'daki Dünya Bayanlar Voleybol Şampiyonası sırasında mide kanaması geçirmiş. Geçmiş olsun dileğimde geç kaldım ama, başka ne yapabilirdim ki... Dünya 10.'luğu gibi önemli bir başarı elde eden kızlarımızı tekrar kutlar, Mehmet'e acil şifalar dilerim... Hadi gene iyisiniz iyisiniz! F.Bahçe'de Rüştü milli maçta gitti. Sezonu kapattı... Ümit Özat, Beşiktaş maçında kasığından sakatlandı. O da ilk yarıyı kapattı. Böylece, Zico'ya onu oynat, bunu oynatma talimatlarına da artık gerek kalmadı. Gözünüz aydın beyler! Kimler mi? Onlar kendilerini bilirler... Her iki emektara da geçmiş olsun! BJK TV ne yapıyor? Üç büyük kulübümüzden Beşiktaş'ın TV'sinde, hiçbir Beşiktaş etkinliği ya da Beşiktaş'la direkt bağlantılı herhangi bir program izlemediğimi söylersem yalan olmaz. Ne zaman açsam, ya yarışma ya da pop müzik var. FB TV derbiden önce önüne geleni de olsa ekrana doldurup maçın heyecanını yaşattı. Ama BJK TV'de sadece kulübün arması vardı. Ekran müzik şölenleriyle dolup taşıyordu. Bence Beşiktaş, televizyonunu kapatsa daha iyi yapacak. Ferenç Puşkas kim? Bütün zamanların en iyi 5 futbolcusundan biri olarak saygı görmüş olan Macar Ferenç Puşkas, geçen hafta hayatını kaybetti. Yanılmıyorsam sadece Vatan, bu acı haberi büyükçe duyurdu. Tük spor basını olarak ayıp ettik doğrusu. Ben bugün köşeme yazayım da, en azından bir genel af anlamı taşısın. Bu da Gerets'in çorbası! Geçtiğimiz hafta bu köşede, Ziya Doğan'ın Trabzon çorbasından söz etmiştim. Bu defa da aynı çorbayı Gerets sundu! Sabri'nin önü 100 metre boş... Ayhan, İnamoto'nun destekçisi mi, yoksa sağ kanat adamı mı? Arda soldan ortaya sık sık gelip giden bir tuhaf görevli mi? Ve bu tabloda çift santrfor ve arkalarında İliç... Oh be! Yoruldum... Tabii ki G.Saraylı futbolcular da yoruldular... Hele hele İliç çıkıp yerine Hasan Şaş girmez mi? Tuhaf ki tuhaf! Allah'tan sahanın en iyilerinden Şenol yetişti de... Haaa bir de Hakan Şükür girdi de, Antalyaspor'un tandemi dağıldı... Durun bitmedi... Ey Gerets; elinde, yurt dışında, yurt içinde 7-8 santrfor dururken, Fatih Terim acaba neden Hakan Şükür'ü tercih ediyor? Tuhaf değil mi? Hayırlı işler Daum! Ve nihayet Daum, Alman ikinci liginin dibe doğru süratle inen kulübü Köln'le anlaşmış. İkinci devre ile birlikte göreve başlayacakmış. Şaşırtıcı değil mi? F.Bahçe'yi iki sezon üst üste şampiyon yapan, üçüncü sezonda da aynı unvanı son maçta kaçıran koca Daum, bizim palavracı spor medyasının yazıp çizdiği gibi Real Madrid'e, Milan'a falan değil, gide gide Alman ikinci ligine gitti. Daumculara duyurulur!