Denizli'ye övgü yağdı

A -
A +

Şimdi top federasyonda... Haber Türk'teki Şeref Tribünü programının hazırlayıcısı ve sunucusu Tuğrul Yenidoğan'ın bulup çıkardığı, belgelediği, Türkiye Gazetesi'nden Tahir Kum'un ölesiye takiple peşine takıldığı "İstanbulspor'daki meçhul paranın" TMSF müfettişleri tarafından tespit edilip, işi yargıya götürdükleri şeklindeki haber üzerine Futbol Federasyonu soruşturma açmış... Beklenilen de buydu... Çünkü federasyon özerkti... Yani kimsenin "Yapma", "Dur", "Ört-bas gayretleri" gibi talimatları veya sıkıştırmalarıyla hareket edemezdi. Üstelik, en tepedeki iki kişi de hukukçuydu... Yani demokrasinin önemli kalelerinde oturuyorlardı. Bakalım bu işin sonu ne olacak? Ama şaştığım ve de anlamakta güçlük çektiğim bir şey var... O da Vatan ve Türkiye hariç, diğer gazetelerin ve Haber Türk dışında bütün televizyonların böylesine bir olaya duyarsız kalmalarıdır. Federasyonun eski asbaşkanı Ata Aksu diyor ki, "Futbol tarihimizde ilk defa böyle bir iddia böyle belgeleniyor..." Ha ne dersin, müthiş(!) spor medyası? Kalemine sağlık Ercan Güven ! Milliyet'in, bana göre en güçlü kalemi ve bizim semtin ürünü Ercan Güven, 29 Aralık 2004'te, geçtiğimiz hafta Ülkerspor - F. Bahçe basketbol maçı sonrası meydana gelen Ergin Ataman - Mahmut Uslu meselesini o kadar güzel, o kadar anlamlı ve o kadar mesaj dolu bir biçimde kaleme almış ki, tıpkı Erdal Şafak'ın Del Bosque ve Real Madrid yazısı gibi bütün meslektaşların okumasını tavsiye ederim. Keşke Ercan Güven de, Haber Türk'teki programın bu konuyla ilgili bölümüne katılabilmiş olsaydı... Demek ki, bir elin parmakları kadar da olsa, bizim meslekte hâlâ dik durabilenler varmış. Ne mutlu! Refik Arkan Bey'in Gürsoy'a verdiği adres! G.Saray, sanıyorum veya hatırlıyorum, bu dönemde olduğu kadar iç kavgalara, yöneticilerin birbirlerine suçlamalarına, teknik adam - yönetici dalaşına sahne olmamıştır. Hayret ki hayret! İşte şimdi tam yeri gelmişken, Mekteb-i Sultani terbiyesinde bu yoktur. Refik Arkan isimli yönetici, tuttu Ergun Gürsoy isimli yönetici için, "Tek başına davranmak istiyorsa, gitsin Beylerbeyi'ne başkan olsun" deyiverdi. Ben, 40 yıla yaklaşan meslek yaşantımda ve de yaşımın aklımı çalıştırdığı günden bugüne G.Saray'ın yönetiminde birilerinin birilerini böyle bir söz ettiğini ne hatırlıyorum, ne de duydum. Demek ki, zaman anıtların da altını oyup, sonra da deviriveriyor. Ama büyüklerin düşüşü, küçüklerinden daha gürültülü olur ve büyükler küçükler kadar kolay ayağa kalkamazlar. 12 Dev Adam'a kimse şikeci diyemez! Bizim, lâfını esirgemeyen, halk arasında patavatsız diye tanınanlara tıpatıp benzeyen meslektaşımız Deniz Gökçe, Basketbol Milli Takımı'nın Avrupa ikinciliğine "Şike" çamurunu bulamaz mı? Şaştım, üzüldüm... Böyle bir zaferi alt tarafı bir kongreye malzeme yapmanın vebalini taşımak çok zordur. Spor tarihinde ne şikeler vardır, sevgili Deniz... İlkelerine dünyanın en sıkı sıkıya sadık ülkesi, prensip, disiplin şampiyonu Almanya ile öz kardeşi Avusturya'nın 1982 Dünya Kupası'nda, hem de sadece 1-0'a bağlı bir şikeyi milyarca insanın gözü önünde nasıl yaptıklarını unutabilir miyiz? Kaldı ki, basketbolda bir maçın hakemine itiraz edip, bir başkasını istemek şike olabilir mi? Ben, o zaferi kazananları bir kere daha kutluyorum. Alex kaç yaşında? F.Bahçe Başkanı kendi televizyonunda, tarihte rastlanmamış bir biçimde bir tuhaf bilgi aktarımı, cevap dizisi oynadı. Tabii bir çok yanlışının karşılığını da doğal olarak almadı. Oh ne güzel! Bizim Ümit Aktan dün bu konuyla ilgili benim geçen çarşamba köşemde yazdığımın daha detaylısını yazmış. Şimdi bir kaç önemli noktaya değinelim... Alex'in bonservisi 5 milyon dolar olarak açıklanınca, başkan hemen "Yaşı 24 , değer... Lyon'lu 19 yaşındaki Nilmar'a 10 milyon euro vermişler" diye kendini korumaya aldı. Ama gerçek bu değildi. Futbolcunun kendi internet sitesinde, tıpkı Brezilya Federasyonu'nda bulunduğu gibi Alex, 14. 09. 1977 Curitiba doğumlu idi... Gece yarısı saat 02.29'da, Santa Brigida doğum evinde dünyaya gelmişti. Yani 27 yaşını tamamlamış, 28 yaşından 3.5 ay almıştı. Hakkında dava açılan spor müdürü bu yayında da isimlenemedi. Ben biliyorum. Ama benim de merak ettiğim, başkana çok yakın bir yönetici hakkında da dava açılmış... Kim mi? Onu da biliyorum ama, açıklamam... Netice-i kelâm, sağ olsunlar bizim meslektaşlar da öyle "Kucaklık" sorular sordular ki, oyun başladı ve 4 boş saat sürerek bitti... Haaaa az kalsın unutuyordum... Başkanı en çok Rüştü'nün dövülmesi üzmüş. Doğrudur. Beni olduğu gibi herkesi üzmüştü. Ama dövenlerin kulübe üye oluşu, ki, bunu da resmi sitede bildirdiler, anlaşılan o ki, kulüp taraflarında kimseleri üzmemiş... Atv'nin dev çalımı! Basketbol Ligi'nin yayın hakkını elinde bulunduran Atv'yi önce eleştirmiş, sonra da övmüştüm. Haaa, benim eleştirim veya övgümle hareket edecek değiller ama, en azından halkı, yani basketbolseveri aldatmayacaklar. Atv'nin kardeş bütün yayınları ile birlikte bütün medya Efes Pilsen - Beşiktaş maçının naklen verileceğini yazdı... Allah'tan maça gitmişim... Baktım, İsmet Badem maç oynanırken yanıma geldi, lâfladık... Vallahi önce farkına varmadım, maçın heyecanı yüzünden... Sonra, "Yahu İsmet, sen yorum yapmıyor musun" diyecek oldum... İsmet'ten tatsız bir cevap aldım; "Maçı vermiyoruz..." Öyle ya, izleyicinin ne önemi var! O maçı vermeyeceğinizi duyursaydınız, o salon o gün 10 bin kişi çekerdi... Ama yapmadınız ve salonu yarı yarıya boş tuttunuz. Bu büyük maç neye mi tercih edilmişti? Bilemem, bilmek de istemem... Ama en azından bundan böyle, yayınlamayacağınız maçı yayınlıyoruz diye yayın yapmayın! İşin başında kim varsa, milletin kaldırılmaması gerektiğini bilmelidir... Türkiye'nin yeni partisi! Durup dururken, Türkiye'de dini inançlarına sadık, ülke insanının dinini korumak adına kararlı yeni bir parti kuruldu. Tabii haberiniz yok değil mi? Partinin adı DSP... Aaaaa mı? Ne aaası, Rahşan Hanım çıkıp da, "AB uğruna din elden gidiyor" buyurmadılar mı? Eeee, insan düşmeye görsün, sarılmayacağı nesne yoktur... Benim seyircim yapmaz! F.Bahçe Başkanı her fırsatta, "Şu stadda bunu yaptılar. Şunu söylediler... Oysa bizim stadda böyle şeyler olmaz. Oldurulmaya kalkışılırsa da izin vermeyiz" deyip durur... Ama aynı başkan, ilk yarının en fazla para cezasına çarptırılan, yani küfüra en bol stadın kendisininki olduğunu bir türlü hatırlamaz. İşte son kanıtı... Konyaspor maçından sonra da 12.5 milyar para cezası... Gerekçe; Müsabaka düzen ve organizasyonuna ilişkin talimatlara aykırı eylemler... Taraftarın kötü ve çirkin tezahüratı... Nasıl iyi mi? Kadıköy'de de küfür ediliyor muymuş? Eee Nihat bey, şimdi ne oldu? F.Bahçe'nin asbaşkanı Nihat Özdemir, Disiplin Kurulu'nun, G.Saray'a saha kapatma cezasını Karabükspor maçından sonra vermesini alkışladı, televizyonlarda bu kurulu kutladı... Ligde çekiştikleri rakiplerinin bu cezayı ligde çekmesini gönülden istediği belliydi. Ama Nihat Bey bir şeyi unuttu. O da G.Saray tur atlarsa ve bundan sonraki tur için kurada maçı kendi sahasına çekerse, cezasını yine ligden önce bitirecekti. Öyle de oldu... Dikkat kesildim. Nihat Bey'den tık yok... O kadar yıllık da yöneticilikleri var. Demek ki, kolay kolay tecrübe edinmek mümkün olmuyor... Sabri Çelik Bey, bunu yuttunuz mu? MHK Başkanı Sabri Çelik, Cüneyt Çakır'ı - ki anasının ak sütü gibi hak etmişti - FIFA listesine koymayıp, torpille büyüttüğü Metin Aydoğan'ı yazdı. İki hakemin de kokart için ortaklıkları var da, Cüneyt, Metin Bey'den 7 yaş küçük. Yani, Top Class için yaşı uygun... Neyse... Sonra, federasyon asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, Haber Türk'te, hem de canlı yayında, aynı Çelik'e " Yalancı" yaftasını yapıştırıverdi. Çelik'ten tepki mi? Tık yok... Acaba Şekip Bey doğru mu söyledi ? Ne dersiniz? Sükut ikrardan gelirmiş derler... Yanlış hesap Bosque'den mi, yoksa nereden dönecek? Beşiktaş, devre biter bitmez, gidecek veya kalacak oyuncuların papatya falını açmaya başladı. Del Bosque'nin ayağındaki topun kimin kalesine gol olarak gireceği belli değil... Ya da yönetimin şutu Del Bosque'nin "Y" hanesine mi yazılacak? Bilemem... Ama Beşiktaş'ın, bu yönetim tarafından yamultulmuş, tuhaflaşmış kadrosu, yani transfer yanlışı mutlaka düzeltilmelidir. Nasıl mı? Bir Giunti, bir de İlhan veya Ahmet Dursun veya Nouma tipi uç adamı şart... Ne Carew'in küpelerine ve fosforlu tekmeliklerine güvenilir, ne de devşirme ön liberoların özverisine... Devre biterken, 9'da 7 iyi de, devre başlarken hangi rakiplerle oynanacağı gerçeği de bir başka... Daum Bey'e duyurulur! F.Bahçe Teknik Direktörü Daum, sözleşmesini yenileme adına üç şart öne sürmüş. Önce 2.5 milyon euro maaş, sonra 1 milyon euro şampiyonluk primi ve de transfer bütçesini kullanmada tam yetki... Bir eksik var. O da kulübün tapusu... Ben de diyorum ki, Daum'un sözleşmesi saklı tutulup, kendisine 6 ay süre verilsin, bakalım isteklerinin yarısı kadar bir teklifle karşılaşabilecek mi? Bizim eski İstanbulsporlu ve Adana Demirsporlu Yavuz'un dediği gibi, bu ülkede "Yersen Kanunları" geçerli... G.Saray basketbol formaları! Sanıyorum üçüncü defa yazıyorum... Değişene ve yenilenene kadar da yazmaya devam edeceğim. Neyi mi? G.Saray Basketbol Takımı'nın formalarını... Ben bir spor sevdalısı ve de basketbol tutkunu olarak, 100 yıllık G.Saray'ın o formalarla salona çıkmasına içerliyorum. Mecidiyeköy'e şapka açılsa, iki saatte en kral forma için para toplanacağına bahse girerim. Hani bir yol bulunamazsa diye yazdım... Ayıp, bin kere ayıp! Denizli hocanın yeni macerası! Mustafa Denizli, oturulup saatlerce sohbet edilecek, iyi dostluk kurulabilecek, sır paylaşılabilecek bir kişiliğe sahiptir. Öyle bir sırrını da 1992 Kıbrıs kampı sırasında bana açmıştır ki, hem de kendisini eleştirmeme rağmen, ölene kadar mezara birlikte gideriz. Ama dedim ya benim ölçülerime göre teknik adamlıkta zayıftır. Şimdi İran'da... Sosyal hayat, yaşama koşulları Mustafa Denizli'ye hiç uygun değil... O zaman teknik adamlıkta kendine yeni bir ufuk açmalı... Hayırlı olsun hocam! Merdivene oturmak artık serbest! Yine bizim Tahir Kum, stadlardaki "Merdiven meselesine" noktayı koymuş, ya da koydurtmuş... Federasyon ilk olarak, "Maç başlatılmayacak" demişti. F.Bahçe Başkanı da bunu derbi sonrası malzeme yapmıştı. Sonra, "Takımlar sahaya çıkartılmayacak" kararı alındı. En sonunda ise, ki bana göre en doğrusu, "Maç zamanında başlatılacak, merdiven boşluklarının dolu olduğu temsilci tarafından tespit edilirse, o kulübe ceza verilecek" kararı alındı. Desenize, yenilgilere uydurulan yeni bir kılıf daha çöpe gitti... Gurmeler mantıyı bilmiyor! Hürriyet'in 12 Aralık Cuma günkü sayısında 10 ünlü gurme, İstanbul'daki mantıcıların klasmanını yapmış. Ama anlaşılan o ki, bu gurmeler mantıdan pek anlamıyor. Onlara Kadıköy'deki Sağra'ya bir gitmelerini öneririm. Özellikle de imalât kısmını gezmelerini... Öyle ya bizim Erman Toroğlu , Başbakan'ın tüketici programında yer alacakmış ya, ben de bu kanaldan bir tüketici rolü oynayayım dedim. Önemli olan, doğru adreste, doğruyu bulmak...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.