Süper Kupa maçının sonrasındaki kupa töreni, sizi bilmem ama benim açımdan çok önemliydi. Kaybeden taraf Beşiktaş idi. Bütün takım, yedekleriyle beraber saha kenarında, kazanan Galatasaraylıları teker teker tebrik ettiler. Hatta kupa verilene kadar da oradan ayrılmadılar. Hatırlarsanız, daha çok kısa bir zaman önce Türkiye Kupası finalinde kaybeden taraf yukarıdan(!) gelen emirle sahaya bile dönmemiş, madalyalarını bile almamıştı. Aynı takım, daha önce de yanlış hatırlamıyorsam, Ankara'da da bir kupayı kaybedince ortalıkta görülmemiş ve madalyalarını almaya çıkmamıştı. Çıkmama emrini kendisinin bizzat verdiğini açıklayan zat-ı muhtereme verilen 8 aylık ceza da, sanki ödül sunulurcasına, çok hassas (!) Tahkim tarafından iki aya indirilmişti. Daha ne yazayım ki, Allah aşkına, ey adalet şampiyonları!
Avusturya tarihine baksın önce!
Galiba Viyana havaalanıydı... Yani Avusturya'nın başkenti... Türkiye ile ilgili, Cumhurbaşkanımızla bağlantılı bir şeyler yazmışlar çok çağdaş (!) ışık görüntüleriyle... Yahu be adamlar; siz önce kendi tarihinize bakınız! İnsan yakılan fırınların mucidi Hitler, aslen nereliydi ki? Siz değil miydiniz, kendiliğinden, "Führer; gel bizi teslim al" diyen... Bu yüzden de futbol tarihinizin en önemli oyuncularından, yani ünlü Wunderteam'den (Harika takım) bir yıldız intihar etmedi mi? Yürüyün be ancak gidersiniz!
OHAL size es mi geçecek?
Konya'nın harika şehir düzenine, nefis seyircili harika stadına maç öncesi resmen ihanet edenlere ne yapılacak? Belinde koca kasaturayı taşıyan adam bulundu mu? Maç sırasında tribünleri yakan, hatta kendi kalecisinin bile hayatını tehdit eden Galatasaray taraftarının o rezil kısmına ne gibi bir ceza kesilecek? Şimdilerde OHAL yok mu? Bu sadece FETÖ için mi? Spor alanları, sporla bağlantılı sokaklar kapsam dışı mı? Hadi Allah aşkına kolları sıvayınız.
Eşek buldunuz mu?
Yok yok ayıp bir şey yazmayacağım. Süper Kupa akşamı bir kanalda Adnan Aybaba'yı yorumcu olarak gördüm. Tabii, haklı olarak da, yaşanmışı var çünkü, acaba oyuncak değil canlı eşeğe binip stüdyoda canlı yayına ne zaman dalacak diye bekledim. Yakıştı mı Serhat? İstersen deniz kıyısına yaklaş ki, (Star'daki gibi) oralara da sandalla gelip denizden yorum yapsın! Yahu ne zaman düzelecek bu işler? Sanki hiç umut yok gibi... Siz ne dersiniz?
Hiddink mi, yok canım Dick!
Fenerbahçe'de malum Pereira olayı öne çıktı. Adam yardımcıları ile birlikte Portekiz'e tüymüş. Oralarda da vermiş veriştirmiş. Fenerbahçe de yasal haklarını devreye sokacakmış. Eeee, Katar'dan malum toplantı sonrası kovulan, Yunanistan'da olay adam olan ünlü(!) teknik adamı, sen 250 milyon maliyetli takımının başına getirirsen, hiç ağlama be! Pardon bitmedi. Yazılı ve görsel basında yeni teknik direktör adayları arasında Hiddink'in adı da geçti. Ben buna inanmak istemedim. Neden mi? Yahu, Fenerbahçe'ye, 109 yıllık tarihinde kendi sahasında ilk ve son defa altı gol, rakamla 6, yediren adam bir daha nasıl gündeme gelirdi? Detay mı? O gün ikinci ligden gelen Aydınspor'a karşı üçlü savunma ile oynanmıştı. Hasan, Müjdat ve Nezihi ile... Şimdi görevli olan Müjdat anlatıversin bu Hiddink'i Aziz Bey'e derken, emekli hoca Dick Advocaat gelmez mi işin başına... Tavsiyem o ki, yakın bir kırtasiyeciden hayli çok sayıda defter kalem alın ki, adamcağız not tutsun kenarda... Bu arada takım ne mi yapıyor? Hollandalılar böyle işte... Hangisi gönderilmedi ki İngiltere'den... Neyse, Dick amca kendi ülkesinde emekli ikramiyesi almamış ki, burada zula edecek... Hayırlı olsun!
Aklınız neredeydi?
Beşiktaş diretti ve de Sosa için Milan'dan 7,5 milyon avroyu kaptı. Ekranlardan haber böyle döküldü... Gazeteler böyle yazdı. Geçen haftalarda da yazmıştım, Arjantinlinin eşi Türkiye'deki son gelişmeleri öne sürerek gidelim diye ısrarcı olmuş. Yahu birileri bu kadına sormalı; Sen dünyada yokken, 1978 Dünya Kupası öncesi ülkende neler olmuş. Uçaklardan gençleri Okyanus'a sallamışlar mı, sallamamışlar mı? Ben o kupada oradaydım. Sokaklar polis, tank ve asker doluydu. Önce aynaya bakınız, ey yabancılar! Beşiktaş'a gelince... Fikret kardeşimiz konuşup duruyor. Güzel de, Beşiktaş takımı iki gün sonra lig için sahaya çıkacak. Zaten sonunda Şenol Güneş de isyan bayrağını çaktırmadan çekti. Sonra birileri çıkıp, "Beyefendi, Üsküdar'da sabah oldu, uyanın" derse kızmayınız.
Bu da son kadın takımıdır!
Kenarda 12 kişi oturup, aslında üç buçuk kişi ile Rio'da savaş veren, son beş saniyede yarı finali kaçıran Kadın Basketbol takımımız, tartışmasız bu olimpiyatlardaki en çarpıcı Türk takımı ve onun sporcularıdır. Ama bu branşta da bir daha Olimpiyatı rüyamızda göremeyeceğiz. Tıpkı erkek takımı gibi... Kadın voleybol da, ligdeki yabancı baskını ile zaten devre dışı kalmıştı. Doldurun doldurun yabancı para avcılarını ve menajerleri, hem de hiç ihraç etmeden, sonra oturup diz dövün kim varsa yetkili, yetkisiz... Yazık!