Beşiktaş'la G.Birliği'nin dün akşam çok kötü hava ve saha şartlarına rağmen İnönü çimenine getirdikleri futbol, tam anlamıyla yerli - yabancı her türlü platforma ders niteliği taşıyordu. Hem de bir çok ülkede olduğu gibi ikinci veya üçüncü plana atılmış bir kupa oyununda... Ve ne mutlu ki; Türkiye'de artık Ersun Yanal isimli bir hoca da rakip, skor stratejisi, hedef ne olursa olsun taa kaleciden başlayan "toplu hücum - toplu savunma" gerçekleriyle oynayan bir takımı bize sundu. G.Birliği adındaki bu takımın, karşısında da her türlü modern futbol oluşumlarına aynı şekilde karşılık vermeye çalışan Lucescu'nun Beşiktaş'ı vardı. G.Birliği oyunun büyük bölümünde üstün görünmesini orta blok farklılığından sağladı. O da şuydu: Beşiktaş'ta birinci vitesle oynayabilen Tayfur ve Yasin'e karşılık, Pancu da sürekli ileriyi forse ettiğinden Ahmet Hasan, Serkan ve Thomas gibi fırıl fırıl oyuncuların varlığı idi. İşte bu çok çarpıcı farklılık karşısında Beşiktaş'ın kendi saha avantajını kullanabilme şansı ancak savunmasının ya da orta sahasının kenarlarındaki çabuk adamlara bağlı kalıyordu. Ama ne var ki; İbrahim sakatlığı yüzünden kadroda bulunmazken, Ahmet Yıldırım da, Maldarasanu da bu felsefeyi sahaya yayacak çabukluktaki isimler değildi. Nitekim; Lucescu da, bunu farkedip, o bölgeleri Dobrowski ve Serdar'la vites yüksekliğine kavuşturdu. Tolga'yı da çok fazla yer seçimi hatası yaptığından kenara çekti. Lucescu'nun burada tek rötarı, Ahmet Dursun'a 57 dakika sabredişiydi. Nouma'nın oyuna girişi ile İlhan varlığını daha fazla hissettirdi. Şimdi size bu yorumumla ilgili çok çarpıcı bir sahne anlatacağım: Birinci Beşiktaş golünde, İlhan, Pancu'nun inanılmaz mükemmellikteki pasıyla giderken, Ahmet Dursun da rakip savunma oyuncusuyla adeta yapışık ikizleri oynama gibi bir yanlış yer seçimi yaparak, İlhan'ı çok zor durumda bıraktı ama İlhan golü yaptı. Ama aynı yanlışı Veysel'le A.Hasan yapmadı. M'Bayo kafasını kaldırırken, Veysel'le, A.Hasan çapraz koşu yaparak, hem pası verecek olanı rahatlattılar, hem de Zago'yu bloke ettiler. İşte bunlar da dün gecenin, çok çarpıcı dersleri olmalıydı. Gol düellosunun da böylesine alan daraltma, pres, toplu hücum, toplu savunma yapılan bir maçtan tabelaya yansıması da yazımızın başlığı üzerindeki yaldızlar olmuştur. Ersun'u da, Lucescu'yu da kutlamak; her futbolseverin vazifesi olmalıdır. Bir önemli vurgu daha, çarşamba köşe yazılarımda sık sık üzerinde durduğum bir Beşiktaş meselesi vardı. Bu takımda çok sayıda saatli bomba bulunduğu ve bir gün bunların patlaması halinde dışarının değil, içerinin zarar göreceğini yazmıştım. İşte karşınızda bir kere daha Nouma... Beşiktaş kupadan elenmiş olabilir. Bu vak'a kendi sahasında da meydana gelmiş olabilir. Zaten, bir gün önce, G.Saray gitmiş, F.Bahçe ise çoktan terhis olmuştu. Ama önemli olan, ligdeki yol için arızaya uğramamaktı. İşte G.Saray da, Beşiktaş da bana göre asıl zarara burada uğradılar.