Fenerbahçe’nin 22 kişilik birinci sınıf kadrosunun yönetilememesi sancısını, devre arasında hangi futbol ilacıyla tedavi edeceğini çok merak ediyorum
Fenerbahçe’nin bu teknik adamla ve de ne tuhaftır ki, bu gereksiz çok geniş kadrosuyla, skor büyüterek maç kazanamaması, en azından ligin ilk yarısında bangır bangır bağırdı.
Bu defa rakip açık ve net olarak gariban Sivasspor’du. Sadece Aatıf’ın hünerlerine kalmış bir ön taraf etkinliğiyle, Cicinho’nun yapacağı bindirmelere bağlı bir takım.
Eh, bu ikisi de yokları oynarsa Fenerbahçe’nin maçı çok ama çok erken koparıp, yeni yıla şovla girmesini beklemek hiç de hayalcilik ya da aşırı düşünmek olmamalıydı.
Fenerbahçe, şayet bu maçı Fernandaolu bir kadroyla oynamış olsaydı hiç sıkıntı çekmezdi.
Volkan Şen’in paylaşacak adam bulmaktaki talihsizliği, Markovic’in de sadece alıp gitmek üzerine kurulu düşüncesi olunca, doğal olarak arkadaki iki bekin etkinliğine kalmıştı işler. Gökhan Gönül, çok çabuk pes ederken, Hasan Ali’nin tutukluğu Fenerbahçe’yi bloke eden Sivasspor etkinliği değil, kendi kendinin zafiyete uğramasıydı. Diego da sakatlanıp çıkınca, en azından yana da olsa topu yönlendirme zafiyetini ortaya çıkardı.
Bir-iki satır da maçın hakeminden söz edelim.
Acaba, ikinci Fenerbahçe golünden önce top kornere çıkmış mıydı, çıkmamış mıydı?
Belli ki Fırat Hoca, özel hayatındaki çalkantılar sebebiyle hakemliğinde de bir çıkmaz yaşıyor.
Fenerbahçe’nin seyirci desteği, medya pompasıyla ve de eldeki 22 kişilik birinci sınıf kadronun yönetilememesi sancısını devre arasında hangi futbol ilacıyla tedavi edeceğini de doğrusu çok merak ediyorum.
Sivasspor ise Aatıf ve Cicinho dolmuşunda direksiyon salladıkça, alt sıranın ateş hattından çıkamayacak gibi görünüyor.
MAÇIN ADAMI
Maçın adamı yok
KIRILMA ANI
Kjaer’in golünden önce verilen korner