Destur beyler! G.Saray'ın 100. Yıl Balosu'nu, mâliyeciler basmış... Bu kişilerin İstanbul Defterdarlığı'ndan oldukları söyleniyor. Vay be! Bu ne sürat, bu ne devletçilik? Bu işlerden hiç anlamam ama, anlaşılan o ki, Türkiye kurtuluyor. Şimdi bir soru; aynı kişiler, Everton maçına biletsiz seyirci alanlara da baskın yapacak mı? Aynı muhteremler, 10-15 milyon dolara adam alıp, bunu 1 milyon dolar olarak gösterenlere de hesap sorabilecekler mi? G.Saray bir yere mi kaçıyor? Bu ne ayıp? Acaba madalya ile taltif edildiler mi? Bir de bunu çok merak ediyorum... Yüreğiniz ve adaletiniz varsa, bu ülkede öyle çok basılacak yer var ki, basın da görelim... Ümit Kayıhan'ın geçersiz diploması! İzlemedim ama, bilgi aldım. İstihbarat sağlam... Ümit Kayıhan, Trabzonspor'un Rum takımı ile oynadığı rövanş öncesi Digitürk'te "Trabzonspor, bu takımı açık farkla yenip eler... Bu olmazsa, diplomamı yırtarım" demiş... Ümit hoca; diplomanız şu anda ne durumda? Elleriniz titriyorsa, programı yaptığınız arkadaş bir zahmet ilgilensin... Şimdi anlaşılmıyor mu, bu ülkenin neden yeni yıldızlar çıkaramadığı?.. Bir not da Hikmet Karaman'dan! Hikmet Karaman, bu haftaki Gençlerbirliği - F.Bahçe maçında yorum yaptı. "Ben olsam devrede şunu yapardım, bunu çıkarırdım, şunu şuraya alırdım" falan gibisinden makine gibi çalıştı. Ama aynı Hikmet hoca, geçen sezon F.Bahçe'yle Kadıköy'de oynadığı maçın ilk yarısını ciddi biçimde rakibini rahatsız ederek ancak 1-0 yenik kapatmıştı. İkinci devrede ise orta alan eleman sayısını bir indirip, forvet sayısın bir artırdı... Maç ne mi oldu? Digitürk yöneticileri arayıp bulsunlar... Ama Hikmet hocanın takımı bir elin parmaklarından fazla yedi... Hani işlerini kolaylaştırayım diye... Kim istifa etsin! G.Saray taraftarı, Konyaspor maçı öncesi yönetimi istifaya çağırdı. Bu senaryonun sebebi de, yöneticilerce, avanta biletin kesilmiş olmasıydı. Eeee geçen sezon "vermiyoruz" diyenler şimdi verdiklerini itiraf etmiş olmuyorlar mı? Neyse... G.Saray taraftarı protesto edecekse, dönemlerinde Avrupa kupalarından kazanılan 80 milyon doların buharlaştığı eski iki başkanı ve son olarak da 53 milyon dolarlık çöpe giden transferin sorumlularını etsin! Bunlar kimler mi? Bak; yakın tarih... Kasım ve ölü olmayınca... 21 Kasım 2004'te, Beşiktaş - Rizespor maçı sırasında İnönü Stadı'nda bir seyirci bıçaklanarak öldürülmüştü. Federasyon hemen ertesi gün, sahayı üç maç kapattı. Dikkat edin, Disiplin Kurulu değil, federasyon... Peki, Olimpiyat Stadı'nda silahla adam yaralanınca, neden aynı federasyon eyleme geçmez? Adam ölmedi ve bıçak kullanılmadı diye mi? Çifte standart budur işte... Eeeee, insan kendini vezir yapana sırt çeviremiyor işte... Sayın bakan Şahin; ne oldu 5149? Sizlere ömür mü? Rıza'nın "puzzle"ı! Bayılıyorum çocukların o oyununa... Benim torun önceleri zorlanıyordu ama, şimdi şipşak bitiriyor işi... Ancak Rıza hocanın Beşiktaş'taki "puzzle"ı çözmesi pek kolay olmayacak anlaşılan... Kayseri'deki tuhaf kurgu, maç içinde bazı oyuncuların üç - dört defa mevki ve görev değişmeleri, giden maçı, büyük baraj hatası sayesinde şık golle tutan pehlivan Sergen'in devam edip etmeyeceği, kaydırmalı savunmanın yarın Cordoba'yı isyan ettirebileceği gibi sorular nasıl ve ne zaman giderilir? Bilmem... Ama Rıza da Del Bosque gibi rötar yaparsa, onun kadar da duramaz haaaa... Kleberson müthiş de!.. Beşiktaş, son dakikada çok önemli bir oyuncuyu transfer etti. Kleberson da, Appiah gibi takıma çok önemli katkıda bulunacak... Artık bu transferden sonra da Beşiktaş hâlâ puzzle olarak kalacaksa, pes yani... Şimdi, Beşiktaş'ta kırıtanlar, gece hayatıyla futbolu birlikte yürütmek gibi yanlış bir yoldan çıkmayanlar yandı... Fatih'in sözleşmesindeki özel madde! Anlaşılan o ki, Trabzonspor kaptanı Fatih Tekke'nin sözleşmesinde, "Değişemez..." maddeci var. Neden mi? Kayserispor karşısında oyunu 2-0'a getirmişsin, en iyi oynayan ve golleri atan Yattara ile Szymkowiak çıkıyor ve teknik adam tepki görüyor... Çıkarsana be Şenol hoca Fatih'i... Adam zaten hazır değil, üstelik Jun da yedekler arasında... Bak bakalım Fatih'siz takımda Jun ne yapıyor? Herkes şunu iyi bilsin; artık seyirci, hele hele Trabzonspor seyircisi, futbolu medyadan da, teknik adamlardan da daha iyi analiz ediyor... İyi ki o kravatı ben takmadım! Eeee Allah insanı şaşırtmasın! Habertürk'teki Şeref Tribünü programında, Ülker firmasının verdiği kırmızı-beyaz bir kalemle not alıyordum. Vay sen misin? O kırmız - beyazı, sarı- kırmızı gören F.Bahçeliler isyan etti. Şimdi ben o kafadaki F.Bahçe taraftarına sormaz mıyım: "Neydi o Ankara'ya giden F.Bahçe kafilesinde herkesin boynundaki sarı-kırmızı kravat? Haaa? Yoksa yine mi renk körü oldunuz?" Uzaktan kumandalı basın toplantısı! F.Bahçe Başkanı, yine uzaktan kumandalı bir basın toplantısı düzenledi (!) Birileri, ellerinde mikrofon, kağıt kalem, gazete gazete, televizyon televizyon dolaşıp soru toplamış... Ben izlemedim. Böyle bir basın toplantısıyla (!) hiç işim olmaz... Ben o kadar saf değilim... Vatan spor servisi de değilmiş. Başka çok sıfat var da, kullanmak istemiyorum. Asıl şaştığım benim meslektaşlarım... Kendi gazetemdekiler de dahil... Nasıl böyle bir dolmuşa binerler, şaşarım? Bush, NATO Genel Sekreteri, AB Dönem Başkanı karşılarına basını alıp muhabbete giriyorlar... Hatta hatta bir zamanlar Saddam bile basının karşısında toplantı düzenlerdi. El Kaide lideri Usame Bin Ladin bile harbi basın toplantısı düzenlerse, şaşmayın... Bu teslimiyetçilik daha ne kadar sürecek arkadaşlar? Mireille Matthieu! Yuh be! Pazar akşamı, burada ismini kullanmayayım, çünkü çok severim keratayı, bir televizyon programındaki bu genç, G.Saray balosunu şereflendiren dünyanın "Chanteuse au Monde" yani "Dünya şarkıcısı" lakaplı Mireille için, "Bu içi geçmişi de nereden çıkardılar?" dedi... Yapmayın! Mireille denince, "Made in France" denir... Yani Mireille demek Fransa demektir... Haa az kalsın unutuyordum. Sabah'ın Pazar eki Aktüel'de Mireille'in hayatı kısaca yazılmış. Özellikle bizdeki sözüm ona bir şarkı ile kendini şantöz sananlarla, magazin programlarında bikini ve illegal ilişki yarışına girmiş atmasyon sanatçılar okusun... Okusunlar da nasıl büyük olunuyor görsünler... Sen de oku e mi, benim aslan gazetecim... Anelka için hangisi doğru! Anelka, F.Bahçe Ankara'ya giderken, Samandıra'da tedavi oluyor ve idman yapıyor diye kulübün resmi sitesinden açıklama geldi. Ertesi gün Vatan, Anelka'nın hiç de kulübün açıkladığı gibi Kadıköy'de bulunmadığını, İngiltere'ye uçtuğunu yazdı. Kulüp hemen toparlandı ve bu defa Anelka'nın Paris'e gittiğini açıkladı. Durun, bitmedi... Anelka, Paris'e sağlık kontrollerinden geçmek için gitmiş. Destur! Benim bildiğim, sevgili Mehmet Ali Aydınlar'ın yaptırdığı, mükemmel bir sağlık kompleksi var Samandıra'da... Yiyen yedi de, yemeyen kıyamet gibi...