Fanatik'te Ankara çıkışlı bir manşet sallanıyordu geçen gün; "Ulusoy yolcu..." Vapurda bir yolcunun elindeki gazete sabah sinir kat sayımı bir anda arttırdı. O gün fakültede sınavım vardı. Öğrencilerle selamlaşmadan gazeteyi arayıp, bir dostumdan haberi okumasını rica ettim. O okudukça, ter bastı, galiba tansiyonum da yükseldi. Dostum noktayı koyar koymaz, bilgisayarın başına kendimi nasıl attığımı hatırlamıyorum. Efendim; Halûk Ulusoy benim babamın oğlu değil... Akrabam da değil... Ulusoy'la merhabaya federasyon başkanlığı koltuğuna oturduktan, belki de 1 yıl sonra başladık. Zaman içinde de kendisini eleştirdiğim, övdüğüm günler oldu. Övgü yazılarıma hiç teşekkür etmedi ama, eleştirilerden sonra telefon açıp, savunma gereği duydu. Bunu yaparken de hep şunu vurguladı: "Siz doğruları yazan bir yazarsınız. Size ulaşan falanca bilgide yanlışlık var. Doğrusu budur..." Bu sohbetler içinde, varsa kafama yatmayan başka bir konu, yüklendim... Ama Ulusoy hiç bir gün ne darıldı, ne küstü, ne de boynuma atladı. Ulusoy'u kısaca böyle tanımlamaya çalıştıktan sonra sadede gelelim... Bakan Fikret Ünlü dostum bir ara yasa tasarısı hazırlayıp, Bakanlar Kurulu'na sunmaya çalışıyormuş. Yasa burada tasvip görürse, TBMM'nin onayına sunulacakmış. Tasarıda özetle, hakkında savcılık soruşturması yapılan federasyon başkanının görevden alınabilmesi tek madde halinde yer alıyormuş... Yapmayın sevgili Ünlü! Hem böyle bir tasarı hazırlıyorsunuz, hem de televizyonlarda özerlik sınırlarının daha da genişlemesini istediğinizi söylüyorsunuz. Bunlardan biri doğru, biri yalan... Bu ülkenin, Batı'daki en saygın kurumu Futbol Federasyonu'dur. Siz orada gerek TBMM, gerekse Bakanlar Kurulu, hatta hatta devlet olarak AB'ye girebilmenin daha gebeliğine bile varamamışken, Futbol Federasyonu oralara gireli 9 yıl oldu. Kahrolsun gericilik naraları atarken, sizlerden çoook ileri gitmiş bir, hatta tek kurumumuzu geriye götürmeye çalışıyorsunuz. Bütün bu olumsuz gelişmelerin altında, politikanın elindeki değerli oyuncuların başında gelen futbolu kaybetmesi yatmaktadır. Daha doğru bir deyimle, artık bakanlar, zırt pırt federasyon başkanlarını görevden alamamaktadırlar. Her seçimde giden partinin karşıtı partinin bu konudaki icraatları belki de sizin arşivlerinizde yok ama, spor medyasının elindeki dosya çok kabarıktır. Sayın dostum Ünlü; bırakınız Ulusoy'u genel kurulu görevden alsın! Çünkü yasa böyle emretmektedir. Şayet genele kurulu hâlâ Ulusoy diyebiliyorsa, kıskanılması da çok doğaldır. Ama siz gerçek bir sporcusunuz. Bu ülkenin belki de geniş tabanlı spor yapabilen tek spor bakanısınız. Ulusoy'u kıskananlara önce sizin karşı çıkmanız gerekirken, mensubu olduğunuz partinin yeni alışkanlıklarına yoksa siz de mi kapıldınız? Ben sizden, ara bir yasa beklemiyor değildim... Ama bunu değil... Hangisini mi? Hani şu şeref tribünü veya bir başka adıyla VIP tribünü oganizasyonunun Futbol Federasyonu'na devredilmesini... Özetle Ulusoy'un şahsında, Türk futbolunu derinden yaralayacak bir girişimde bulunmanızı çok ama çok yadırgadım. Türk futbolu gerek G.Saray'ı, gerek Milli Takım'ı, gerekse ithal ettiği değerli yabancı hoca ve futbolcularıyla şimdilerde Avrupa'nın en kaliteli, en renkli ilk beş ligi arasında bulunmaktadır. Haa şunu da unutmadan belirteyim, Türk futbolu artık Süper Lig konumunu da geçmiştir. Yoksa bu özellikler siz politikacıları rahatsız mı ediyor? Ama şunu iyi biliniz ki, asıl rahatsızlık halktadır ve siz politikacıların son yıllardaki uygulamalarından kaynaklanmaktadır. Lütfen futbolumuzu rahat bırakın! Bırakın ki, her şeyiyle çöküş yaşayan bu ülkede halkın keyif aldığı tek olgu ayakta kalsın! Kalsın ki, siz de Franco, Salazar örneği rahat ediniz! Tabii bu yazıyı Fanatik'teki habere dayanarak yazdım. Haber yalansa, bütün yazdıklarımı çöpe atın! Ama şayet doğruysa dikkate alın!