Waldir Pereira yani futbol tarihinin en büyük beş oyuncusundan biri olan ünlü Didi... Sonraların teknik direktörü... Fenerbahçe'ye de yolu düşmüş ve iki buçuk sezona iki şampiyonlukla beraber 7-0'lık Benfica yenilgisini sıkıştırınca gönderilmişti. Eeee mi? Şöyle: Üçüncü, yani kötü giden sezonda Milliyet'te her gün Didi'ye dünyanın dört bir yanından transfer teklifleri yağdığı şeklinde haberler yer alıyordu. Bendeniz de o günkü sorumlu müdürüm büyük gazeteci Necmi Tanyolaç'tan, haberleri atladığım için fırça yiyordum. Ama haberlerin hiçbirine de inanmıyordum. Araştırdım. Tahmin ettiğim gibi rahmetli başkan Emin Cankurtaran'ın, yine rahmetli büyük gazeteci Namık ağabeye bunları fısıldayıp haber yaptırdığını öğrendim. Didi'ye, "Bunları belgeleyin, Tercüman'da tam sayfa yaptıracağım" dedim. Üç ay bekledim tek satır gelmedi ve Didi gönderildi. Sonra mı? Evinde emekliliği yaşadı ve göç etti bu dünyadan... İşte bugün de yaşanan 20-25 milyonluk transfer haberlerine inanmıyorum. Yazılı kanıtlansın, eyvallah! Yiyene de afiyet olsun!
Şimdi Lucescu için yanın bakalım!
Geçenlerde gazetelerde bir haber vardı. Lucescu'dan sonra Shakhtar’ın kasasına transferden 595 milyon girmiş... Altı yüz desek, nereden bakarsanız bakınız 200 milyon avro... Bir çok lig şampiyonluğu, yerel kupa ve her sezon Şampiyonlar Ligi'nden katılım ve puan karşılığı 100 milyonu aşkın avro cukka... Galatasaray ile Beşiktaş'ın dizlerini paramparça yaptıklarını görür gibiyim...
Trabzonspor'a bir revir lazım!
Yeni başkan Usta, çöktük deyip ardından da iki yerli oyuncuya bonservisleriyle beraber iyi paralar verip, formayı giydirdi ya... Yabancı sayısını serbest bırakıp yerlilerin bonservislerini düşürecek olan Terim Hocaya duyurulur. İşte bu Trabzonspor'a şimdilerde bir de sanki sahra hastanesi gerekiyor. Ne zaman televizyonu açsam, gazetelerin sayfalarına göz atsam, ortalama üç ağır sakatla ilgili haberler var.
Fanatik'ten haberler!
Hani geçen hafta spor gazetelerinin içinde en ehvenişeri dedik ya... Maşallah demeye gelmiyor. 5 Şubat tarihli gazetelerine bir baksa arkadaşlar. Aynı sayfada, basketbolda günün programında "Maçın sonucu baskıya yetişemedi" var bir gece önce oynanan maç için... Hemen yanında o maçın büyük fotoğrafı, başlık ve yazısı da var. Hemen yanında o grubun puan cetvelinde maç yine oynanmamış görünüyor. Düşünebiliyor musunuz, bunların hepsi yarım sayfanın içinde, yanyana... Acaba şu en ehvenişeri geri mi alsam?
Galatasaray'ın üstün aklı!
Burak sekiz milyon avro bonservisle satıldı. Bence ortada dolaşan balon haberlere göre çok ucuza... Neyse... Peki, neden bizde transfer bittikten ve de oralarda daha en az 20 gün varken bitime?.. Biraz kafayı çalıştıralım... Acaba bu satış 2 Şubat’tan önce olsaydı, yani bizde transfer bitmemişken. Mustafa Hoca, "Eeee yerine şunu, paranın yarısına alabiliriz" der diye mi? Nasıl ama? Siz de düşünün bakalım, aynı yerde bulaşabilecek miyiz?
Ersan zamansız mı gitti?
Kulüpleri, özellikle de büyükleri doğru transfer politikaları başarıya ulaştırır. Buradan bakarsak, acaba Ersan da, madem Çin'de transfer 26 Şubat'a kadar sürebiliyor, neden en azından 17 Şubat'taki Mersin maçından sonra gönderilmedi? Beşiktaş, bugüne kadar 4 stoper rezervli gelmedi mi? Rhodolfo da sakatlanınca elde ne kaldı, erteleme maçları için? Necip-Tosic veya bekten bozma Beck'li bir kurgu... Kaza geliyorum demezmiş...
Aziz Bey; Halit Kıvanç'ı okuyunuz!
Halit Kıvanç ustamız, yanlış bilmiyorsam 91 yaşındalar. Allah daha nice sağlıklı uzun ömürler versin. Aynı Halit ağabey 65 yıllık Fenerbahçe kongre üyesidirler... Yine aynı Halit ağabey, 9 Nisan 1951'de, dönemin Son Telgraf gazetesinde bir gün önce oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş maçıyla ilgili bir yazı yazmışlardır. Aziz Yıldırım zat-ı muhteremlerinin o yazıyı okuyup, geçtiğimiz hafta Antalya yenilgisinden sonra ortaya attıkları iddiayı geri almalarını beklerim. Ya da benim böyle bir delil ortaya koymamı yalancılıkla yorumlayıp aleyhime dava açmalarını... Var mısınız? Aziz Bey'in görüntüsünün arkasında bulunup baş sallayan zat-ı muhtereme de tavsiye ederim... Pardon unuttum. Bir de İnönü'deki Fenerbahçe-Şekerspor maçı vardır, Ziyaların, Ogünlerin oynadığı ve 0-0 biten... Acaba o maçtan sonra 30 bin Fenerbahçe taraftarı hangi tezahüratı yapmıştır?
Akhisar'a yakışmıyor!
Üç kuruşluk bütçe ile bankalarda avro bırakmayan büyüklere kafa tutan Akhisar Belediyespor'a Manisa'nın o tarlasında oynamak hiç mi hiç yakışmıyor. Sakın kimse o sahada oynuyor da o sonuçları alıyor sanmasın. Bu takım her kentte, her sahada futbol oynuyor. O zaman daha da iyisi ve de futbolcunun sağlığını düşünerek Akhisar'ın iç saha maçlarını bir başka zeminde oynaması gerekiyor. En azından bu sezon sonuna kadar... Neresi mi olur? Coğrafyam zayıftır ama sanki İzmir'deki Olimpiyat Stadı çok yakın galiba... Ya da bir başka yakın saha... Ama 2016 yılı sahası...