F.Bahçe'deki yıllara dayalı teknik adam ve fubolcu transferindeki yanlış seçimler, yani sağlıksız kadro kurma ve başına hoca bulamama zaafiyeti dün yeni bir bahar arayışlarına rağmen ilk maç için konuşursak; enkazın görüntüsüydü. Oğuz, Parreira'dan öğrendiği, "kankası" Aykut'un zaaflarla dolu kadrosuna rağmen İstanbulspor'da oynattığı dörtlü savunma ile oynatır diye bekledim. Ama ne var ki; F.Bahçe yine göbekte üçlü savunma, ortada kanatlarıyla beraber dörtlü, ileride de yapısına hiç uymayan üçlü forvetle varolmaya çalıştı. Ama Johnson'la Ceyhun'a teslim edilmiş oyun yönetmenliği arkadaki üçlüden hiç destek alamadığından, ne karşılamada, ne de gitmede işleyebildi. Tuncay ve Serhat didişirlerken, en çok "Artık ben bu takımda oynamam" diye haftalar önce senet imzalamış Rapaiç'in 80.dakikaya kadar sahada kalışı Oğuz için hiç de iyi bir not değildi. Ali Akdeniz'in oyuna girip tuhaf bir yerde göreve soyunması da pek anlaşılır cinsten değildi. Göztepe'nin futbol literatürümüzde ismi zor bulunabilecek genç hocası bile savunma ve hücuma çıkış doğrularıyla donanmış bir kadronun futbolunu seyrettirdi bize. Yani top kazanıldığında oyuncular topsuz nerelere doğru, hangi koşuları, hangi tempoda yaparlar; topla buluşanlar bu oluşumlarda neyi uygularlar, bunların hepsini Göztepe'de gördük. Şayet kaleci Oğuz ikinci yarıda iki mutlak gol pozisyonuna inanılmaz uzanışlar yapmasaydı; ligin keklik takımı Göztepe, Şükrü Saracoğlu'ndan elini kolunu sallaya sallaya 3 puanla çıkacaktı. Anlaşılan o ki; Oğuz Çetin de Parreira eğitimini unutup, Denizli ve Lorant yanlışlarıyla bir alışkanlık edinmiş. Sanıyorum, F.Bahçeliler çok acil bir şekilde bunun değişmesini bekleyeceklerdir.