Ersun'un akıl hocalarının listesidir! Yunanistan milli maçından önce bazı televizyon kanallarındaki yorumlardan, maçtan sonra da yine bazı ekranlarda ve gazetelerde söylenen ve yazılanlardan Milli Takım Teknik Direktörü Ersun Yanal'ın spor medyasında akıl hocalarının olduğu ortaya çıkmıştır. Bunlar, Hakan Şükür'süz bir Milli Takım'ın geleceğinin parlak olduğunu, artık kadroların Hakan'sız oluşturulmasının gerekliliğini savunmuşlar, hatta bazıları, bir çok futbolcunun bu Hakan yüzünden şimdiye kadar yolunun kesildiğini iddia etmişlerdir. Hakan da Samsunspor maçından sonra çıkıp, "Doğrudur, ben arkadaşlarıma saha açan, onların önünü açan tip bir uç oyuncusuyum" diyerek bunlarla alay etmiştir. Şaştığım ise şudur: Ersun Yanal'ın Yunan maçı kadrosunu savunanlar arasında Hikmet Karaman ve Güvenç Kurtar gibi iki teknik direktörün bulunuşudur. Spor medyasındaki futbol fukaralarının sandalında kürek çeken bu hocalar işten anlıyorlarsa, o zaman Feldkamp, Fatih Terim, Mustafa Denizli, Şenol Güneş, Souness, İnter, Parma hocaları futboldan hiç anlamıyorlar. Sizce kim anlıyor, kim anlamıyor? Haa, medyadaki Hakan Şükür karşıtları mı?.. Attila Gökçe, Kâzım Kanat, Mehmet Demirkol, Gürcan Bilgiç, Adnan Aybaba, Osman Şenher, Zeki Çol, Adem Yavuz... Bunlar maç öncesi ve sonrası ekranlardaki ve gazetelerindekilerdi... Ve de Milli Takımlar eski sorumlusu Selami Özdemir... Ne dersiniz? Ersun Yanal görevde kalmalı mı? Hangi grup futboldan anlar sizce? Ortega kazığının da hesabı sorulmayacak mı? F.Bahçe'nin müthiş yöneticileri, CAS mahkemesi Ortega'yı 11 milyon dolara mahkum ettiğinde "İşte büyük başarı... Böylece bütün dünya futboluna ışık tutacak bir karar çıkarttık. Dünyadaki bütün kulüpleri kurtardık. Bu F.Bahçe'nin büyük bir başarısıdır" diye hava atmışlardı. Şimdi aynı yöneticilere sormak istiyorum: "3.5 milyon euro karşılığı zincirlerini çözdüğünüz Ortega'dan kaç para zarar ettiniz? Daha doğrusu bu macera ile kulübü kaç para zarara soktunuz? Bu zararı kim karşılayacak? Bütün dünyadaki kulüplere hâlâ iyi örnek olduğunuzu iddia ediyor musunuz?" Sorayım dedim. Çünkü 10 bini aşkın üyeden hiç biri bu soruları soramayacaktır! Mehmet Birinci gibiler test edilmeli! A.Sebat'ın teknik direktörü Mehmet Birinci, Hakan Bayraktar'ı oyundan alarak maçı F.Bahçe'ye verdi. Daum'a "Ne yapayım da seni sevindireyim" dese, ancak bu kadarı olurdu. Diyeceğim şu: "Bazı hocaları böyle yaptıkları hatalar sonrası bir alt lige indirmek gerekir. Yani bazı maçlarda teknik bir heyet hocayı test etmeli... Aksi takdirde kulüplerin güç bela yaşatmaya çalıştıkları takımlar gümler..." TRT'deki film ve yeni Türkiye! Zaman zaman spordan çıkıp, başka konulara dalıyoruz ya... Geçen hafta salı günü, yani 7 Eylül sabahı TRT'de Hülya Koçyiğit, Kadir İnanır, Müşfik Kenter ve Halit Akçatepe'nin oynadığı çok eski bir yerli film izledim. Sonra döndüm şöyle bir bugüne baktım. Türkiye safiyene duygular, örf, adet ve geleneklerinden, vıcık vıcık magazinlere, borsa spekülasyonlarına, inen çıkan döviz endekslerine, teröre, sokak savaşlarına ve zinayı tartışabilecek ahlâk çöküntüsüne sürüklenmiş. Lanet olsun! Çocuklarımız, onların çocukları belki Avrupa Birliği'yle tanışacaklardır ama, hiç bir gün o yerli filmdeki Türkiye'yi bulamayacaklardır. Basketbol Federasyonu, ne olur dikkat! Basketbol Federasyonu'nda, hiç kuşkusuz, tanıdık birileri vardır. Şimdi aklıma bizim Alp Can, kadim dost Necip Kapanlı geliverdi. Ya da komutan Kadir... En azından onlara sesleniyorum: Ne olur Basketbol Milli Takımı'nın maçlarının saatlerini, Türkiye'deki futbol müsabakalarınınkilerle çatıştırmayın! Futbol saatleri belli. Siz ya bundan önce, ya da bizim Spor ve Sergi Sarayı'na müdavim olduğumuz dönemlerdeki gibi gece geç saatte oynatın. Ben çok futbol maçına basketbolu tercih ederim ama ne yapayım ki, televizyonlarda futbol programlarım var. Ama en azından benim gibi her iki sporu da sevenleri sevindirin. Turgay Demirel kardeşim, ne olur, ne olur... Emrah'ın incelenmesi gereken durumu! Trabzonspor savunmasının sağ kanadında oynayan Emrah, herkesin bileceği gibi dört - beş takım dolaştı. G.Saray, Adanaspor, İstanbulspor, Kocaelispor hatırlayabildiklerim... Ve bunların hiç birinde, yetenekleri olmasına rağmen, tutunamadı, oynayamadı... Ama Trabzonspor'da tam anlamıyla çağdaş bir savunma kanat oyuncusu olarak, hem de, saymadım ama 20-25 maçtır devamlı bir performans sergiliyor. Hikmeti nedir? Vallahi Emrah çıkıp bunu anlatmalı... Anlatmalı ki, ülkedeki benzeri diğer oyuncular ilhâm alsınlar. Güle güle Ufuk! Ufuk Sarıca, uzun bir süreden beri mücadele ettiği sakatlığa karşı en sonunda yenik düşmüş. Ufuk, artık takım elbise içinde saha kenarındaki sırada yöneticilik yapacakmış. Biraz erken oldu. Üzüldüm. Ufuk Sarıca, mükemmel bir sporcu olduğu kadar mükemmel bir de çocuk, insan, dost, babadır... Attıracağın üçlükler, turnikeler için şimdiden başarılar, sevgili Ufuk. Selçuk Dereli'yi yine mi yazayım? Yozgatspor - G.Saray maçından sonra, Selçuk Dereli'nin hiç de FIFA kokartını hak etmediğin dile getirmiş ve "Bülent Yavuz dikkat" başlığı altında, yarınlara, yani bugünlere ışık tutmaya çalışmıştım. Ama olmadı. Işığı tutamamışız. Selçuk Dereli, Ahmet Çakar'ın da dediği gibi iyi maçlar yönetir gibi görünür, maçı, kamuoyunun umumi isteği üzerine alması gereken tarafa postalar... Sabri, bari sen dikkat et! Lig bu hafta başlıyor! Bizim Şirin Berber'in sahasına girer gibiyim ama, Türkiye Süper Ligi'nin bu hafta başlayacağına, takkenin düşüp kelin ortaya çıkacağına, ya da gür siyah saçlı bir kafayla tanışıp tanışmayacağımıza tanık olacağımıza inanıyorum, bunu bekliyorum. Maçlara bakın; Beşiktaş - G.Saray, Trabzonspor - G.Antep, F.Bahçe - Malatyaspor... Şirin'in maçlarla ilgili tahminlerini merakla bekliyorum... Del Bosque sona geliyor! Beşiktaş'ın teknik patronu Del Bosque elindeki geniş kadroyu deneme - yanılma metodu ile bulmanın sonuna doğru geliyor galiba... Baksanıza, Ahmet Yıldırım'dan, hem de bu defa ön libero yaptı... Okan yerine, İbrahim sola... Carew'in arkasına bugün Sergen, yarın belki de Tümer... Anlaşılan o... Ama tandemde bence bu arama - tarama devam edeceğe benziyor... Bu rezil reklama kimse dur demeyecek mi? Ekranlara bir reklam geliyor... O reklamda diyorlar ki, "Futbol bir oyun değil, bir ölüm kalım meselesidir..." Yani stad anarşisini önlemek adına kanun çıkarmış bir ülkede böyle bir reklama nasıl izin veriliyor? RTÜK, mütük, kim varsa bu işleri denetleyen, buna nasıl izin veriyor? Reklam, ancak zaten o gazete için böyle olabilirdi. Olmuş da... Ekrandan kalktı mı, kalkmadı mı bilemiyorum ama, en azından nasıl o kadar uzun süre yaşadı? Hayret! Yani tribünlerde, "Ölmeye ölmeye geldik..." diye bağıranlara, "Haklısınız, ölün" diyen bir anlayış...