Fatih'in tabancası!

A -
A +

Hiç kuşkusuz, haftanın en çarpıcı olaylarının başında, Trabzonsporlu Fatih Tekke kardeşimizin ruhsatlı tabancası geldi. Önce hemen şunun altını çizelim ki, Fatih, havalimanında tabancayla yakalanmamıştır. Fatih, silahını, uçağa binerken kurallar gereği pilota teslim etmiş indikten sonra da geri almıştır. Şarjördeki mermileri çıkarırken veya koyarken de görüntülenmiştir. Milli futbolcu, olayı, "Tatile ailemle birlikte çıkacağım. Bu nedenle de silahımı yanımda getirdim..." sözleriyle açıklıyor. Trabzonspor, İstanbul'da Karagümrük'le Türkiye Kupası maçını oynayıp tatile çıkacak. Durum bu... Baktım ekranlarda Fatih'i neredeyse idama mahkum edecekler... Gazeteler de pek farklı değil... Peki, bu ülkede polise, askere, bırakın tabancayla, makineli tüfekle yaylım ateşi açanlara, füze atanlara, mayın döşeyenlere, maçlar sonrası balkonlarda günahsızları avlayanlara, düğünlerde kaza ölümlerine neden olanlara ne diyeceğiz? İyisi mi, siz siz olun, Fatih'le uğraşacağınıza, bu ülkede tabanca taşımayı insanlara aşılayan, hatta bu yapılsın diye teşvik eden, kanun çıkaran başbakanlara çatın! Hangisi mi ? İyi bilirsiniz, iyiiii... Kaledeki melek! Hürriyet'in başlığı harikaydı; "Kaledeki Melek..." Konu şu, G. Saray'ın kalecisi Mondragon, tatile çıkmadan önce, Florya'da aylardır cebi dışarıda dolaşan personele 14 milyar dağıtmış. Adam başı 350 milyon düşmüş... Akşama, sabaha da yeter! Peki, lise kökenli, üniversite havalı, büyükelçi enflasyonlu, ülkenin ekonomideki bol lokomotifli G. Saray'da futbolculara alın teri, sözleşme gereği ödeme yapacak kimse yok mu? İster misiniz; Mondi, bu sezonun yaptığı kurtarışları bir kenara bırakın, fair-play ödülü kapsın ya da yardımsever şampiyonluğunu kazansın! Futbol alanında uluslararası büyük zaferlere ulaşmış bir firma ancak bu kadar yere serilebilir. Pes! Paradan açılmışken; Beşiktaş... Beşiktaş'ın Divan toplantısında, yönetim, denetimciler, muhalefet, kulübün borcunu üç ayrı ayrı rakamla ortaya atmışlar. Kimi, muhasebe böyle olur gibi bir hava atmış... Kimi, hesap öyle yapılmaz, böyle yapılır gibilerinden caka satmış. Kimi de, alacak-verecek, yatırım falan gibi bendenizin hiç çakmadığı bilimsel takılmış... Sonuç mu? Vallahi ne olduğu belli değil. Anlayan olduysa beri gelsin... Ama ortada anlaşılan o kadar net bir durum var ki; felaket kapıya yaklaşmış gibi... Terim'in Fontainbleu açıklaması! Ve nihayet jeton düşmüş... Bu satırların yazarı, yaklaşık on yıldan beri, gerek ekranlarda, gerekse gazete sütunlarında "Fransa modeli" diye tepinip durdu. Başta büyük kulüplerimiz için, "Fransız hoca... Fransız hoca..." deyip duruyor... Taban-tavan bağlantısında, "Fransa... Fransa...Fransa..." diye bağırıp duruyor... Sistem, ilke, felsefe, prensip ayaklarının Fransa üzerinde kurulması gerekir diye yazıyor, söylüyor... Michel Platini'ye gidin, yardımcı olsun, yol göstersin, yoksa batıyoruz diyor... Ve sonunda Terim Hoca ki, G.Saray'daki ilk yıllarında oradaydı, çıkıp, Milli Takım olarak, daha doğrusu ülke futbolu olarak "Fontainbleu'ye geldik" diyor... Hoş geldiniz! Ne mutlu bana! Semih kaç, Zafer kaç para? F.Bahçe'nin müthiş (!) transfer hamlelerinden biri de bu sezon gerçekleşti. Konyaspor'dan Zafer Biryol, kulübüne 1 milyon euro (yönetim açıklamasıdır), kendisine (bilmiyorum) bir miktar para, herhalde 500 bin dolardan az değildir, ödenerek alındı... Peki, Semih'e kaç para verildi? Vallahi açıklarlarsa çok memnun oluruz... Şimdi tekere çomak sokmak değil ama, işin iyi yönetilip yönetilmediğini tartışmak gerekmez mi? Ama ne olacak? Zaten soran da yok... Nasılsa Fenerbahçe Burnu'nda petrol çıkıyor ya... Ne komik ama! G.Saray yönetimi, gazetelerden okuduğuma göre, Kamerunlu oyuncuları Song'la Saidou'ya, Afrika Kupası maçlarına gitmedikleri taktirde, ülkelerinin federasyonuna, malzeme falan anlamında, kıyak yapabileceğini söylemiş. Ne komik! Bu parasızlıkta yoksa Florya'daki eskimişleri mi yollayacaklar? Mahmut Uslu ve tanıkları! Fenerbahçe asbaşkanlarından Mahmut Uslu'nun, Denizlispor maçı sırasında, sık sık küfürlü tepkiler gösterdiği, Milliyet muhabiri Yusuf Kobal tarafından haber yapılmıştı. Hemen ardından Uslu ve kankası Özaydınlı haberin tümüyle yalan olduğunu dile getirdiler. Hatta FB TV'de de çanak sorulara cevaplayarak kendilerini temize çıkardılar. Önceki gün ise haberin sahibi Yusuf Kobal, olayın nasıl cereyan ettiğini ve olayın tanıklarını yazmış. Tanıklar arasında Gürcan Bilgiç (Sabah), Altan Tanrıkulu (Hürriyet), Erman Toroğlu (Hürriyet), Mehmet Demirkol (Milliyet), Onur Belge (Fanatik ve TSYD Başkanı), Erdoğan Şenay (Milliyet) ve de başta Başkan Yıldırım olmak üzere Fenerbahçe yönetiminden bazı isimler bulunuyor. Kobal, şayet Uslu mahkemeye başvurursa bu tanıkları göreve çağıracağını yazmış. Geçiniz... Başkanın Uslu'dan makas aldığını yazan ve o günden bugüne yukarıdaki spor yazarlarından bir tanesinin bile şahadetini tastikleyen tek satır görmeyen Kobal'ın işi zor mu zor...Yazanlar varsa özür dilerim ama tekrar ediyorum Kobal'ın işi zor... Hayırlı olsun! Trabzonspor'un yeni Başkanı Nuri Albayrak oldu... Hayırlı olsun! Ancak Nuri Bey'in, seçimden önce, "Takımı yıldızla donatacağım" demeci, yarınlar için yeni bir tehlike arz etmektedir. Hep söyledim, hep yazdım; Trabzonspor'un ilk işi kendi alt yapısı ve şehir veya yakın civarı kökenli oyunculara forma vermektir. Dikkat edin; bu anlayış terk edileli 23 yıl olmuş... O sürede ne olmuş? Tek şampiyonluk dahi yok... Hani, hatırlatalım dedik... İspat edemezsen olmaz! Adnan Aybaba, Hakan Şükür'ün, yanında Necati veya yalnız olarak Gerets'e başvurup, Ümit'in oynatılmamasını istediğini iddia etmiş. Gerekçe olarak da, Necati-Hakan ikilisinin daha iyi randıman verdiğini göstermiş. Gerets de bunun üzerine Ümit'i kesmiş... Daha sonra Adnan bunu açıklayıp, yanlış yola sapıldığını öne sürünce, Gerets Ümit'i on bire alıp, Hakan'ı kesmiş. Ve Adnan da bu işte payı olduğunu iddia etmiş... Aman beyler, fazla uçmayın! İstanbul'a düşülecek ne çimen, ne kum, ne de arsa kaldı. Her yer betonarme; dikkat! Bir nasihat! Ege TV'nin Karşıyakalı oldukları anlaşılan taraftarlarca baskına uğrayışı, hiç kuşkusuz medya mensubu olsun ya da olmasın herkesçe nefretle karşılandı. Türkiye'nin üçüncü büyük şehrinden 1. ligde takım bulunmayışının nedenlerini sonra da orada olmanın çarelerini arayacaklarına terör estiren taraftarı ben de kınıyorum. Ve de merakla her türlü suç kapsamına giren bu eylemin cezasını bekliyorum... Yine basketbol ligi! Sonuçlara ve oyuna bakın! Ülkerspor-F. Bahçe, Efes Pilsen-G. Saray, Türk Telekom- Bandırma Banvit, Darüşşafaka- Tekel, Tuborg-Erdemir Ereğli, Mersin B. Ş.Bld- K. Yaka, Beykoz-B. Kolej... Sadece beklenen sonuç ve oyun Beşiktaş-İTÜ maçında vardı. Gerisi ne sürpriz, ne sürpriz... Bütün takımlara helal olsun! Futbol utansın! F.Bahçe'nin yeni rekoru! Basın yazıyor, çiziyor ya, rekorları... Doğrudur. F. Bahçe şu anda Avrupa'nın on önemli liginin tek namağlup lideridir. Şu anki puan da rekor puandır, ilk devreler için... Ama bir başka başarıdan(!) söz edilmiyor nedense... Aynı F. Bahçe, 70 milyarlık ceza ile birinci sırada bulunan Diyarbakırspor'a yanaşmıştır. Neyle mi? Trabzonspor maçında saha içi olaylarına kesilen 55 milyarlık ceza ile... Ayrıca UEFA'da inceden, hem Milano'daki Milan maçında, hem de son Milan maçında (bu defa 8 bin euro) kesti. Hani övüyoruz ya, süslü püslü, sessiz sedasız, ilkeli, küfürsüz seyirci diye...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.