Futbol Federasyonu'nun işgüzarlığı, ya da Noelcilere teslim oluşu nedeniyle, ligin etabında bir adaletsizlik ortaya çıkardı. Şöyle; Her takım fikstürde, birer defa kendi sahası ve birer defa deplasman olmak üzere, üst üste iki maç yapıyor. Buna diyecek yok. Ama siz yukarıda işaret etmeye çalıştığım veya benim kafamın basmadığı nedenlerle ilk yarının son maçını tutup da ikinci yarının ilk haftasına yapıştırırsanız, adaletsizliğe yol açarsınız. Şöyle; Fenerbahçe ve Beşiktaş ikinci etaba kendi sahalarında oynayacakları iki maçla girecekler. Ve böylece de bu sezon iki defa ikişer maçı üst üste kendi sahalarında oynamış olacaklar. Buna karşılık Galatasaray ve Trabzonspor ilk yarıda dışarıda iki maçı üst üste oynamış olmalarına rağmen bu defa da yeni etaba aynı pozisyonla girecekler... Ya işte; kaş yaparken göz çıkarmak diye buna denir... Adnan Sezgin'in yasaları! Galatasaray Futbol A.Ş... Etiket böyle olunca da baş koltuğa bir genel müdür gerekir. Bu zat da Sayın Adnan Sezgin olmuştur. Dolayısıyla da, Galatasaray'ın futbolu Sezgin'in yasalarına teslim edilmiştir. Tanju'yu kampa almamış. Yarın belki de Hakan Şükür'ü de almayacak... Siz dua edin de adaşı girebilsin... Neyse... Aynı Adnan Bey daha önceleri de genel müdürlük yapmıştı... "Abi bu parayı nasıl işleyeceğiz" diye soranlara da, "Sen bana ver, sonra bakacağız" diye cevap vermişti... Nasıl mı? Yahu anlamadınız galiba, bey, Genel Müdür yahu!.. Denizli'nin direncine bak! Mustafa Denizli Hoca, Antalya'daki kahvaltıda, "Werder Bremen maçında gördük ki, orta alanımız direnç kazandı" dedi... Tello, Yusuf ve Cisse ile direnç kazanılıyorsa, vallahi iyi... Vah Cisse vah! Yandık demektir. Ah Sinan ah! Sinan Engin kardeşim, Kanalturk'teki programda, "Bazı gazetecileri içeri almadım. Almam da... İbrahimler kavgasında da herkese dersini verdim. Tanju'ya ayıp etmişler..." dedi... Ah Sinan ah; öyle bir devir buldunuz ki, sormayın gitsin. Muhabir tepki koysa, müdüründen fırça yer... Müdür tepki koysa, patron şutlar... Bizim devirde bunu yapacaktın ki, bak bakalım, futbol hayatın kaç sürerdi? Öyle değil mi? Ağzından çıkanı önce kulağın duyacak! "Fenerbahçe'nin bundan böyle yabancı oyuncularla başarılı olabileceği açıkça ortadadır. Çünkü Türkiye'deki hocalar oyuncu yetiştiremiyorlar. Yerli pazarında bundan dolayı alınacak oyuncu yok. Bu nedenle de yabancı sınırının kalkması gerekir..." Bu sözler kime ait? Vallahi bana değil... Kime ait olduğunu bilenler üzülmesinler... Dün dündür, bugün de bugün öyle değil mi? Zaten dünya kulübü de böyle olunmuyor mu canım? Lig TV pazarında Oktay mı var? Hayret ki hayret! Fenerbahçe-Eskişehirspor maçı öncesi spiker kardeşim, Oktay'a dönerek, "Seni de artık kulübede görmek isteriz" diyor... Yani onca yorumcudan sonra sıranın teknik direktörlük için Oktay'a da geldiğini işaret ediyor. Ya da Oktay'dan sıkıldılar... Ne bileyim ben... Hadi bakalım ülkenin kulüpleri; Oktay Derelioğlu tezgaha konmuştur, hayırlı işler! F. Bahçe'de ABD savaşı! Tam geçtiğimiz çarşamba meydana gelmiş olay... Fenerbahçe bayan takımı -ki bana göre Aziz Bey'in iktidarındaki bir numaralı branştır- idmanda tatsız bir olay yaşadı. Mati Ajavon bir sağ direktle vatandaşı Nicoll Powell'ın kaşını yere düşürmüş. Sonuç? Ajavon kadro dışı, Powell hastaneye... Biz medyaspor.com ve bu gazetenin sütunlarında haberi üç gün sonra yapabildik. Medyanın diğer bölümünde tık yok... Eeee, aynı olay Fenerbahçe değil başka kulüpte olsaydı, manşetten düşer miydi? Mehmet Yıldız yanlış yolda! Üzüldüm... Mehmet Yıldız, Manisaspor maçında fırçalamadık arkadaş bırakmadı. Hakemle didişti durdu. Yani düne kadar gördüğümüz Mehmet değildi... Acaba diyorum, Galatasaray'la yaşadıkları kafasını mı bulandırdı? İster misiniz, Sivasspor, şampiyonluk yolunda koşarken en çok güvendiği dağlara kar düşüp, altında kalsın?