Fener diri Malatya fos

A -
A +

Yazımızın hemen başında F.Bahçe'nin galibiyetinden çok, yarınlar için verdiği önemli bir mesajı vurgulayalım. Bu, çarşamba akşamı kalitesi ve kapasitesi ne olursa olsun; bir Çek takımı ile oynadıktan sonra cumartesiye bu kadar diri ve araştırıcı kalmaktır. Bunun yanı sıra F.Bahçe, Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı rakibi de dahil bugüne kadar takımının kalitesini, kapasitesini test ettirecek bir rakip bulamamıştı Malatyaspor maç öncesi. F.Bahçe'yi bu anlamda test ettirebilecek bir rakip idi ama, maçın 20. dakikasından sonra o değerden çıktı. Üstüne toz konduramadığımız Aykut Kocaman'ın Bilal ve Ayman'ı yedek kulübesinde saklayıp çok acemi bir oyuncu olan Eren'i ilk 45'te F.Bahçe'nin en büyük kozu (!) olarak göremeyişine doğrusu çok şaştım. Bunun yanı sıra Aykut, hücuma çıkarken rahatlık bulan takımının hemen hemen her topu geriye oynayışını acaba kendisi mi tembih etti, yoksa Malatya'nın kadrosu bizi mi yanıltıyor? F.Bahçe, yediği golden sonra kalesinde birbuçuk porsiyon tehlike daha yaşamasına rağmen Malatya kalesine indirdiği her ölü topta ya şanssızlığına yakalandı, ya kaleci Fevzi'ye tutuldu, ya da mağlup oynamanın paniğine takıldı. Tabii, Daum dün akşam da karşımıza yeni yeni icatlarla çıktı. Bunların en başında sanıyorum futbol hayatında bugüne kadar hiç oynamadığı yerde Tuncay'ı görevlendirişi idi. Hooijdonk'un olmazsa olmaz biçiminde istediği çift santrforda - Nobre'yle ki bana göre doğru düşünce - Tuncay'a mutlaka yer bulmak adına Aurelio'ya yakın, sol çizgiye uzak garip bir görev verdi. Ümit'le Deniz de yeniden arka sağ ve solu değişmişlerdi. Tekrar ediyorum, bir Avrupa kupası maçından sonra müsabaka öncesi iyi takım damgası yemiş Malatya'nın karşısına da savunmanın kurgusunu değiştirerek çıkmak, çok tehlikeli bir oyundur. Dünyanın futbol oynanan her coğrafyasında hocalar ilk amaç, ilk görev olarak, savunmalarını sabitleştirmeye - oturtmaya çalışırlar. Sonuçta; F.Bahçe canlı, istekli ama çokça ölü topa dayalı futbol anlayışıyla zor geçmeye aday Malatya maçını hem de yenik düştükten sonra zorlanmadan geçti. Tekrar edelim, bunda F.Bahçe'nin istekli, canlı oyununun yanısıra Beşiktaş ve Trabzonspor maçlarında izlediğimiz Malatya'dan eser bulunmayışının rolü de büyüktü. Son bir cümle ile yazımızı noktalayalım. Sparta maçından sonra belki de tek başına Rüştü'yü övmüş bir yazar olarak haklılığımı dün akşam da izledim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.