Anlaşılır gibi değil... Bir kulüp, dünya kulübü yapılma hedefinde böyle mi yönetilir? Dünya kulübü olabilmek için, önce yeşil zeminde uluslararası başarı elde etmenin ilk koşul olduğunu ne zaman öğrenecekler? Bugün Fenerbahçe'nin sahip olduğu, pardon mülkü olmadan kullandığı tesislerin yarısı Milan, Juventus, Real Madrid, Barcelona, Manchester, Arsenal da bile yoktur. Ama futbol dünyası onları mı tanır, Fenerbahçe'yi mi? Onlar nasıl böyle ünlü firma oldular? Neden yazdım, bu çok önceden defalarca yazdıklarımı?.. Hale bakın; Fenerbahçe takımı yerlerde sürünüyor, hem futbol, hem sonuç olarak... Ama dört futbolcusu, Beşiktaş derbisi öncesinde Adapazarı'na gönderilip, mobil telefon kampanyasında kullanılıyor... Anca gidersiniz! >> Mustafa Hoca'nın zarları! Beşiktaş, Denizli ile buluştuktan sonra, Çakma Barcelona hayaliyle kertik devre biterken 16 puan kaybetmişti. Sonra Ernst'in gelişiyle çift ön libero, üçlü önü, tek uç adamına döndükten sonra da, 27. hafta falını tutturdu. Ama gelin görün ki, Eskişehir'de yeni bir zar atıldı, sonra o kumardan vazgeçilip iki değişiklikle yeni bir kumar daha oynandı. İki değişiklikle takımda beş görev yeri değişti. Sonuç mu? Pes! >> Sivasspor, Avrupa'da ne yaparmış! Şimdi günün sorusu başlıktaki gibi... Eeee ne olmuş yani? Düne kadar Avrupa kupalarına katılanlardan üç dönem G.Saray, bir de geçen sezonki F.Bahçe flaşlarını bir kenara çıkarırsak, 8-0'lar, 7-0'lar unutulur mu? Ayrıca Şampiyonlar Ligi'ne her dönem mutlaka birkaç sürpriz takım düşer. Diyelim ki, Sivasspor işi beceremedi, sıfır puanla battı, peki dün aynı fotoğrafla batanlar olmadı mı? Ayıp ediyoruz beyler!.. >> Bülent Korkmaz'dan bir ricam var! Sevgili dostum; Ne olur, bana Ankaraspor maçının 90.dakikası biterken yaptığın Yaser-Semih değişikliğinin nedenini anlat, bildir, ya da bir yerde açıkla... Bülent, sorumluluğu aldığı gün TVNet'deki programımda şunu söyledim: "Umarım, Vialla, Guillit gibi takımdaşlık yaptıklarına prim tanıma zorunluluğu hissetmez..." Sizce? >> Trabzon doğru mu yaptı? Tamam, Ersun Yanal, benim de görüşüm odur ki, bir takımı şampiyon yapamaz. Ama Trabzonspor gibi ülkenin adı dördüncü büyüğe çıkmış bir kulübü, şampiyonluk için yarıştığı bir sezonun bitimine beş hafta kala ve üçüncü iken hocasıyla yollarını ayırmaz... Galatasaray geçen sezon ayırdı, şampiyon oldu ama şimdi ne halde? Çıkış yolu mu? Önce Trabzon şehrinin yapısına uygun bir hoca... Yani? Biraz coğrafik, biraz sosyolojik... Artık sporda bunlar çok önemlidir. >> Çetin Yılmaz ve Batur üstat! Çetin Yılmaz basketbolumuzun öne çıkmış hocalarındandır. Ama gelin görün ki, televizyon yorumculuğunda sınıfta kalıyor. Hocam; hiç o günkü kadrolar ışığında o Galatasaray, o Fenerbahçe'yi yenebilir mi? Avrupa maçlarında da aynı biçimde çok defa fısladın... Dikkat! Bir de Batur kaptan var; Fenerbahçe'nin bayan basketbol maçlarını yorumluyor. Sevgili dostum, etme eyleme, o müthiş kariyere zarar veriyorsun... Amigoluk senin işin değil, bırak maçın spikeri onu en iyi şekilde yapıyor zaten... Hem de eski bir hakem olmasına rağmen... >> Ah Ali Şen ah! Fenerbahçe'nin eski başkanlarından Ali Şen, bizim Faik'in programlarının yine müdavimi oldu. Neler neler söylüyor... Şen'e göre, bitmeyen hayali Şampiyonlar Ligi kupasının Yeşilköy'e inişi Bülent Uygun'un elleriyle olacakmış... Desenize, koşma özürlü Sabin İlie'nin, Fenerbahçe'den Real Madrid'e transferi gibi... Karagöz-Hacivat oyununun üstadı Hayali Geniş Küçük Ali'yi bilir misiniz?