Fenerium! Geçen hafta bu sütunda, Ankara Kızılay'daki Fenerium mağazasının vitrinine asılan ve mâlûm tarihi yalanı içeren bölgeden söz etmiştim. Ve bu mağazanın genel müdürünün konu ile ilgili açıklamasına yer vermiş ve sonucu da buraya aktaracağımı belirtmiştim. İHA'dan İrfan kardeşim Ankara'daki mesai arkadaşlarına ulaşıp, belgenin vitrinde yaşayıp yaşamadığını araştırdı. Belge imhâ edilmiş veya vitrinden kaldırılmış. Fenerium mağazasının genel müdürünü hassasiyetinden dolayı kutluyorum da, o çirkin eylemin cezası ne olacak onu merak ediyorum. Daum'la Alex tartışmamış ki... Şu bizim spor medyası bir alem... Haber galiba Sabah'taydı... Haberde diyordu ki, "Alex, yorucu bir yolculuktan sonra Samandıra'da ağır idman yaptırılınca, Portekizce küfürler savurup soyunma odasına gitti. Giderken de takımdaki diğer Brezilyalılar ağzını kapatmaya çalıştı. Daum ise olaydan habersiz içeride oturuyordu..." Yani haberde Daum'la Alex'in karşı karşıya geldiğine dair tek kelime yoktu. Ama bizim spor medyası Daum'la Alex'i tartıştırdı... Daum da, yönetimin zorlaması ile basın toplantısı yapmak zorunda kaldığını açıkladı. Ama Alex'in Portekizce küfürler savurup savurmadığının doğruluğu ve yanlışlığı hâlâ yaşıyor haa... Kala kala 4 kişi mi kaldık? Alex'in yumuşak takımlar için klas ve müthiş tekniğini sonuca kullanan bir oyuncu olduğu ortada... Centilmen, güleç yüzlü bir profesyonel... Ama son A.Sebat maçında attığı taban, ya da krampon basışı kırmızı kartı gerektirirdi. Rıdvan Dilmen, Ahmet Çakar ve Erman Toroğlu'yla birlikte bir de ben bu kararın verilmesini yazmışız. Bütün yazıları okudum, sakın kimse "Ben de yazdım" demesin... Neden yazmazlar, ya da yazamazlar anlamadım. Şayet maçın içindeki bir enstantaneyi de yazamayacak duruma gelmişsek, çekiverin kuyruğundan gitsin... Trabzonspor, Dardanel ve Sakarya! Bu üç takım gerek televizyondan, gerekse çıplak gözle izlediğim kadarıyla, bu ülkenin en iyi futbol oynayan üç takımı... Sistem olarak çağdaşlar... Takım oyununu mükemmel beceriyorlar. Kadrolarında yarının yıldızı olabilecek gençler var. Zaten Hasan Kabze gitti. Tebrikler! Bence bu üç takımdan öğrenilecek çok şey olmalı... Hem futbolcular, hem de hocalar için... Levent Bey kimi arıyor? Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Levent Bıçakçı, NTV'de diyor ki, "Elimizde TMSF'nin sonuca bağlanmamış bir dosyası var. İki - üç kişinin daha ifadesi gerekiyor. Onları da alalım, onu da sonuca bağlarız..." Tabii Attila Gökçe'nin de, Güntekin Onay'ın da meseleden derinliğine bilgileri yok... Susup dinliyorlar... Sayın başkan, kimin ifadesi eksik? Bu dosya ortaya çıkalı kaç ay oldu? Serhat Ulueren'in haberinin üzerine hemen çullanıp, 48 saat gibi kısa bir sürede filmi başlatıp bitirdiniz. Peki, bu TMSF dosyasının tamamlanması için ifadeleri gerekenler yurt dışında mı? Ayda mı? Yoksa İnterpol tarafından mı aranıyorlar? Onları neden aylardır bulamıyorsunuz? Sayın başkan, bana sanki doğruları söylemiyorsunuz gibi geliyor. Öcal Uluç ağabeyin geçen haftaki "Suçüstü" yazısını okudunuz mu? Yoksa, zaman aşımını mı kolluyorsunuz? Ben size hatırlatayım; söz konusu dosyadaki "Kaynağı belli olmayan 130 milyarlık prim adı altında para dağıtılmıştır" cümlesini TMSF ne zaman yazmış, onu öğrenin ki, zaman aşımı için fazla kafa yormayın! Fethi Demircan ve Elazığspor! Fethi Demircan, İngiltere eğitimli, G.Saray, Milli Takım, o günlerin iyi Kocaelispor mesaili bir teknik direktörümüzdür. Elazığlı'dır. Ancak, Elazığspor'un aklına bir türlü gelmez. Oysa bizim Kanal-7'den dostumuz Halit sık sık beni arar, "Bize hoca öner" der. Halbuki Fethi hoca varken, neden bana veya başkalarına danışırlar anlamam... Penaltı çıkmazı! Bizim hakemler bir alem vesselam... Erman'ın dediği gibi hakiki penaltıyı çalmazlar, sahtesini verirler. Atış sırasında hakiki ihlâlleri atlarlar, arızasız atışları tekrarlatırlar... Bu ne biçim iş? Tomas'a hem kırmızı, hem de G.Saray aleyhine penaltı var. Beşiktaş'ın ikinci penaltısı hikaye... Carew kurtuldu ve vuruşunu yaptı. Ne yani, gol olana kadar bütün tasarruflarını kullanacak mısın? Tekrarlanan penaltıda en küçük bir ihlâl yok... Hay diliniz tutulsaydı da, F.Bahçe - Rizespor maçında Erol Ersoy'un ihlâli atladığını bu kadar mesele yapmasaydınız. Gördünüz mü, şimdi neler oldu? Bu memlekette, ünlü Fransız atasözünü akla getirip, "Laissez faire, laissez passer", yani "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" deyip çubuğunuzu tüttüreceksiniz.... Hagi ve Daum'un demeç komedisi! G.Saray ve F.Bahçe'nin teknik direktörleri birbirleriyle demeç komedisi çevirmede adeta yarışıyor. Hagi, Samsun'da bu defa da, "Ligin birinci sırası işgal altında" gibi saçma sapan bir demeç verdi. Efendi oraya uzanamazmış. O zaman bırak git. "Beceremedim" de git... Zaten Samsun'da Franck Ribery'yi oyundan alan ve G.Saray orta sahasının ortasını o şekilde oynatmakta ısrar eden, birinci sırayı kendiliğinden teslim etmiş demektir. Daum da meslektaşından farksız... Her Avrupa yenilgisinden sonra tecrübe kazandıklarını söylüyor. Her yerli kazançtan sonra, basına çatmayı ihmâl etmiyor. Ama Daum'un 2007 gibi bir sığınak mazeret limanı var ya... Oysa Athletic Bilbao da eski takımınca elenince ne güzel bir avantaj doğmuştu. Eleştirin ama, alay etme hakkınız yok! FBTV'de, geçtiğimiz Çarşamba akşama 21.00 sularında bir programa rast geldim ve midem bulandı. Mâlum bayan bir tarafta, ismini bile hatırlayamadığım bir komedyen karşısında, diğer bir yanda biri ve de en önemlisi bu ülkenin gol krallarından Selçuk Yula bir koltukta... Bu dörtlü sözüm ona programda, alay etmedikleri kimse bırakmadılar. Diğerleri için bir söyleyeceğim olmaz, konumları da ortada, kim oldukları da... Ama bu ülkenin Milli Takım formasını giymiş, gol kralı olmuş ve üstelik kültür düzeyi olan eski bir futbolcusunun o formata girmesini kendisine hiç yakıştıramadım... Haaa unutuyordum sevgili Selçuk; bana Daum'un dünyanın en iyi 10 hocasından biri olduğunu belgelersen, çok sevinirim. Çünkü bilgide eksik kalmaya hiç tahammülüm yoktur. Beşiktaş'a ne ceza gelir? Beşiktaş'ın Sakaryaspor maçı sonlarına doğru meydana gelen olaylardan gene canı yanacak. Sahaya giren taraftarlar var... Rakip oyuncuya kafa atan korumalar var... Neymiş Şenol tahrik etmiş... Eeee 30 bin kişinin Şenol'u tahrik eden tempolu mâlûm küfürü ne olacak? Saha kapatma gelebilir. Dua edilsin ki, hakem geri döndü... Ya dönmeseydi? Beşiktaş'ta sorumlu, az sorumlu kim varsa, şu Muhittin Boşat saplantısından kurtulsun artık... Her yerde bu dile getirilerek, örneğin son genel kurulda bile, taraftar da, futbolcu da aşırı biçimde geriliyor. Benden söylemesi... Vah benim ülkem vah! Geçen perşembe Hürriyet'te iki haber vardı... "İki kadın Dizi Şirketi kurarak dolandırıcılık yaptı"... "Esrarla yakalanan falanca serbest bırakıldı..." Memleketin haline bakın! Dizileri peş peşe ekrana yığanlar acaba bu haberi okudular mı? Demek ki artık bizde de esrar serbest olacak. Tıpkı Hollanda'da olduğu gibi... Radikal'de de Yıldırım Türker diye bir zat-ı muhterem, sokak çocukları ile ilgili bir yazı yazmış. Yazının içinde kapkaçın kaynağı olarak ezilmişlik, ülkenin insanının ihmâl edilişinin yansımaları gösteriliyor. İşte Türkiye'nin yıllardır başını ağrıtan mâlûm kafanın yorumu! Haaa bir de galiba Anadolu yakasında ruhsatsız, iskânsız binaların yıkılma işlemine karşı yapılan eylem de vardı. Az kalsın unutuyordum, minibüsçüler de yolları kapadı... Eh, Avrupa Birliği'ne de böyle girilir hani... Yarın kapkaççılar polisi tevkif ederse hiç şaşırmayın!