FIFA'ya helal olsun!

A -
A +

FIFA'ya helal olsun! Kadıköy'de oynanacak milli maçın hakeminin değiştirilmesi genelde büyük tepki gördü. Ama çok kişi çok önemli bir ayrıntıyı atlıyordu. Maçın İspanyol hakemi daha iki hafta önce iki F.Bahçeliyi, haklı da olsa, Schalke maçında oyundan atmıştı. Düşünün bir kere; o hakem Kadıköy'de sahaya çıktığında nasıl bir ıslık temposuyla karşılaşma talihsizliğine uğrayabilirdi. Sonra ne mi olurdu? Siz bilirsiniz! Rıdvan'ın fotoğrafı! Eski bir Türk futbolcusu olan Rıdvan Dilmen de, yabancı futbolcu sayısının serbest bırakılmasından yana... Ama geçen hafta yazdığı kocaman yazı adeta Rıdvan'ın görüşünü tekzip eden bir fotoğrafla süslenmiş... Karede, Nuri, Yıldıray, Hamit, Halil, Nihat ve Serhat var... Yani tamamı gurbetçi ve yurt dışında oynayanlar... Tabii ki, o anda Milli Takım'da bizim ligden de oyuncular var... Ama Rıdvan'a tavsiyem; o fotoğrafı saklasın! Çünkü yabancı sayısı serbest kalırsa, o kareye koyacak isim de bulamayacaksın, üç beş sene sonra... Neden mi? Alman'ın, Belçikalı'nın, Hollandalı'nın, Fransız'ın gözü açıldı artık... Önder Turacı'yı kaybettirdikleri gibi diğerlerini de pek yedirmezler diyorum... Hazır Rıdvan'dan açılmışken... Günün müthiş ve paylaşılamayan yorumcusu İsviçre maçı sırasında sık sık, "Acilen çift ön liberoya dönmek gerekir" diye inleyip durdu... Müthiş hoca Hikmet Karaman da buna yürekten katıldı... Peki, acaba Milli Takım'da Selçuk'la Hüseyin hangi görevle sahadaydılar? Öyle aynı Rıdvan ve Karaman, maç başlarken, "Takım 4-2-3-1 oynuyor" demediler mi? Peki, o (2) kimleri gösteriyordu? Of be sıkıldım... Yaşa be Bülent Yavuz! Bülent Yavuz eski bir FIFA hakemi ve eski MHK başkanı... Pazar akşamı, ilk 100'ün dışında kalarak hayal kırıklığı oluşturan ama, bu defa güç bela, o da erken başladığı için ilk 100'e girebilen 3. Devre'de neler neler söyledi, hayret etmemek mümkün değil... Yahu Bülent hocam; ben de sizi hakikaten hakem sanırdım... Şimdi dinleyelim; "Bakın bakın Serkan'ın hiçbir teması yok... Yani hafif bir teması var..." Devam edelim... Yediğimiz ikinci golde; "İsviçreli, bizim 14 numaradan kaleye daha yakın... Bu ofsayt..." Aman hocam; senin gözün böyle seçip, böyle karar verdiyse, vay anam vay... Doğan ve Cengiz! Bizim TVK Medya'nın eli ayağı Doğan, Tuğrul'la birlikte bir Beşiktaş kaseti hazırladılar ki... Aman aman... Şimdi Doğan, kafasında buz torbası ile geziyor... Kebapevi'nin yemeklerime ortak müdürü Cengiz de, F.Bahçeli olmasına rağmen Beşiktaşlılarla içli dışlıdır... Rıza'nın, Ankaraspor haberini herkesten önce onun sayesinde öğrendim... Bir Beşiktaş işi var ama, nedir kestiremiyorum... Ahmet Çakar'ın felsefesi zayıf! Ahmet Çakar hoca da, İsviçre maçlarının hakemleri üzerinde ciddi bir spekülasyona neden oldu. Ama doğru mu yaptı? Hayır! 15 gün önce iki F.Bahçeliyi oyundan atmış bir hakemin Saracoğlu Stadı'nda nasıl bir tepkiyle karşılaşabileceğini tahmin edemedin mi sevgili Ahmet? Lubos Michel, ne yaptı? Hakan'ın pozisyonunda, durduğu yerden Hakan'ın rakibini çekerek kaçtığını sandı. Yardımcısına baktı, penaltılık işaret yok... Kendine göre haklı biçimde lehimize penaltıyı vermedi. Anlaşılan o ki, senin, Erman'ın, Bülent Yavuz'un yönettiğiniz maçlardan yeni bir görüntü demeti daha sunmanın zamanı geldi de, geçti... Ben İstanbul'da maç oynatmam! Ben milli maçların yerinin tespitindeki tek yetkili olsam, kader maçlarının hiçbirini İstanbul'daki statlarda oynatmam... İngiltere maçından önce de yazdım, söyledim... Sonuç; baraja gittik ve elendik... Şimdi de İsviçre var... Götürsene kardeşim maçı Anadolu'ya... Çok eleştirdiğim Mustafa Denizli, Almanya ve Hollanda'yı nasıl, nerede yendi? İrlanda'yı eleyip finallere nerede gitti? Bursa'da... O maçların hiçbirini İstanbul'da kazanamazdık. Neden mi? Ben şimdiden söyleyeyim de... Bu akşam, şayet bir yanlış pas versin, "Hakan Şükür dışarı" diyecekler... Maç zora girsin, "Terim istifa" diye bağıracaklar... İnönü'de belki kaleci Volkan'a veya Hakan'a, Ali Sami Yen'de belki Tuncay'a veya Toraman'a... Var mı bahse giren? Demirören'in Katrina'sı! Beşiktaş Yönetim Kurulu, geçtiğimiz hafta içinde, yakın bir Beşiktaşlı dostumun yorumladığı biçimde, beyin fırtınası oluşturmak için Antalya'ya gitti. Tabii beni bir telaş aldı ki; sormayın... Hele hele Antalyalı vatandaşları daha bir telaş almıştır. Öyle ya, Demirören ve ekibi toplandığında, maazallah Katrina patlar da... World Soccer'ı, Türkler mi çıkarıyor? Yukarıdaki başlıkta ismi bulunan dergi, bildiğim kadarıyla İngiliz işidir. Ancak son zamanlarda, bizim spor medyasının amigoları tarafından hazırlandığı gibi bir söylenti de var... İnsan kuşkulanıyor da hani... Baksanıza; Fenerbahçe'nin bir ay sonra 29 yaşına girecek Alex'i için "Geleceğin futbolcusu" yorumunu yapmışlar. Hem de yanına, 22 yaşındaki Lyonlu Fred'i koyarak... Altan Tanrıkulu'na ders! Spor medyasının yeni harikalarından Altan Tanrıkulu, yabancı sınırlamasının kaldırılması yolunda müthiş bir derleme yapmış. Demiş ki, "Arsenal'da 27 yabancı var..." Eeee, olmuş da, ne olmuş yani? G.Saray, sadece 3 - 5 yabancı ile o takımı devirerek UEFA Kupası'nı kazanmadı mı? Hem de uzatmanın aşağı yukarı tamamını on kişi oynayarak... Hem de atılan oyuncusu Hagi olmaz üzere... Ayrıca, o Arsenal, hayatında hiç Şampiyonlar Ligi finali oynadı mı? İçinde bir çok yabancı bulunana bir Türk takımının Avrupa Şampiyonu olacağını nereden garanti edebilirsin? Sonra sen ve senin kafandakiler Milli Takım forması giyip ortaya çıkarsınız... Vallahi bu da olur be... Öyle ya kimler, hangi bilgileri ile gazetelerin ve televizyonların başköşelerinde oturmadılar ki... Volkan'ı kim kandırdı? Kulaklarıma ve gözlerime inanamadım. Gazete ve televizyonlara pazartesi günü 15.45'te Milli Takım'ın kamp yaptığı otelde, 16.30'da bir basın toplantısı düzenleneceği federasyonun antetli kağıdıyla ulaştırıldı. Koşa koşa gittim, meğerse kaleci Volkan İsviçre'deki günlerin rövanşına çıkartılıyormuş. Vah vah vah... Maç geride kalalı iki gün olmuş, yenisine de 2 gün var. Kaleciyi o havada niye yaşatmaya devam ediyorsunuz? Fatih hocanın otoritesi bitti mi? Orası Milli Takım mı yoksa Acıbadem - Yeldeğirmeni amatör rekabetinin yaşandığı ocak mı? Ayıp yahu. Bin kere ayıp yahu... Levent beyin becerisi! UEFA, 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası'nın organizatör adaylarını üçe indirirken, bizi eledi... Hem de UEFA Tahkim Kurulu'nun eski bir üyesi bizdeyken... Oysa ne de güzel hazırlanmışız! Malta'dan gelecek habere göre hafif dozlu bir eğlence bile hazırlamışlar... Öyle dediler... Ama sonuç politikmiş... Buna kim inandı? Ama yarınlar garanti bizimdir. Hele Levent bey yabancı sayısının sınırlamasını, emredersiniz teslimiyetçiliği ile bir kaldırsın, bakın o zaman neler neler organize ederiz. Trabzonspor'a da pes doğrusu! Geçtiğimiz hafta bir bomba da Trabzon'da patladı. Tabi bu patlama yeni bir transfer bombasının sesi değildi. Aslında transferlerle ilgiliydi ama, o yörenin futbol anlayışıyla taban tabana zıt idi... Çek oyuncu Jun'un izlenilmeden alındığı itiraf ediliyordu. Hayret! Yarın yabancı sınırlaması kaldırılırsa, Trabzonspor bunu yaptığına göre, siz varın gerisini düşünün... Serdar Güzelaydın'ın kafaya bakın! Futbol Federasyonu yönetim kurulunun işe yarar üyeleri arasında bu Serdar beyi de gösterirler. Ben de öyle sanırdım. Ama yabancı futbolcu kontenjanının yeniden belirlenmesi konusunda bir proje hazırlamış ki, aman Allah! O hayata geçerse, yıllardır süregelen üç büyükler hegemonyası bir daha hiç yıkılmamak üzere ayağa dikilir... Düşünsenize, 10. yabancı için federasyona 3 trilyon 200 milyar, 9. yabancı için 1 trilyon 600 milyar ödenecek... Sizce Anadolu takımları kaç yabancı, İstanbul'un üç büyükleri kaç yabancı alırlar? Daum'a kim "Sol" hesabı soracak? F.Bahçe'nin taktik padişahı Teknik Direktörü Daum, son olarak eski bir defteri bir kere daha açtı. Ve dedi ki, "Sola adam gerek... İlk tercihim de, Liverpool'un Norveçli oyuncusu Riise..." İyi güzel de, Mahmut Hanefi, Petkov ve Fabiano'yu aldırıp, 6 milyon dolar harcatan, sonra bunların yerine sol ayaklarını yürümek için kullanan Ali Güneş, Fatih Akyel ve Ümit Özat'ı oynatan kim? Ama ne hesap soran var, ne de hesaptan anlayan! Mehmet'in kulakları yine çınladı! TRT, meğerse görüntüymüş! TRT'nin Stadyum programı, reyting sıralamasında, bayağı yüksek sıralarda oturuyordu. Bu haftaki ligsiz program, her iki kategoride de ilk yüze girememiş. Demek ki, TRT görüntüden malı götürüyormuş... O zaman çenenizi de, kafanızı da fazla yormaya gerek yok...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.