Fletcher'den Turgay'a...

Yazımın başlığını okuyunca, "Bu de ne demek?" düşüncesine gireceğinizden eminim. O zaman açayım. Dün akşamki maç, her ne kadar Bursaspor - M.United ikilisinindi ama aslında İngiliz futboluyla bizimki kapışıyordu. Aramızda her türlü yenilik ve gelişme bazında yılların farkı hâlâ kapanamamış durumda. Şimde Fletcher'in attığı golü şöyle bir hatırlayın. Topla buluşur buluşmaz yarım adımlık bir kontrolla karışık vurup gol yaptı. Oysa oyunun ilk yarısında bizim Turgay aynı pozisyona girdi. Pekiyi bizim Turgay ne yaptı? Kontrol etti, yürüdü, dripling attı, rakibin dev kalecisinin burnuna dibine kadar girip topu ona nişanladı. İşte biz neden Edirne'nin dışında çok ekstrem yani "uç raslantılar" dışında bu kafayı değiştiremediğimiz için hava alıyoruz. Devam edelim. Siz dün akşam herhangi bir Ferguson talebesinin top kullandıktan sonra hareketsiz kaldığını gördünüz mü? Ya da top kullanan bir konuk takım futbolcusunun pas verecek adam bulamadığını hatırlıyor musunuz? Ama bizim çocuklar böyle mi yapıyor? Topu alan, diğer arkadaşlarının bakışları arasında kaderiyle başbaşa kalıyor. Bursaspor'un şampiyon olduktan sonra Avrupa'nın en büyük futbol arenasında "0" puan çekip hiç gol atamayacağını iddia edenler, baykuş bakış sahipleri idiler. İstanbul'dan kaçmış şampiyonluğun siniri ve hırsıyla bu yorumda birleştiler. Ama keşke meseleye yeşil zemindeki farklı futbol anlayışından yaklaşabilselerdi. Özetle, 10-15 yılda bir zarın denk gelmesiyle kazandığımız başarılar dün akşam bir kere daha gerçeklerin altında kalıverdi. Bu farklılıklar zincirinin kırılması yarınların tek çalışma zemini olmalıdır.