Sanırım ve de eminim ki; bu ülkenin futbola ciddi şekilde gönül vermiş ve gözünde renksiz camlı gözlük taşıyan insanı için Trabzonspor'la G.Birliği futbol şampiyonlarıdırlar. Bunların içinden Trabzonspor bir de ligin en büyük unvanı için hâlâ mücadele vermektedir. G.Birliği ise rakibine oranla uğradığı konsantrasyon düşüklüğü sebebiyle dün geceyi hafif arızalı geçirmiştir. Hem Trabzonspor, hem de G.Birliği futbolda rakibe alan bırakmadan oynamanın dar alanda gücünü ekonomik kullanmanın karşı tarafın pas düşüncelerini bozmanın ne kadar çağdaş örneği varsa, Olimpiyat Stadı'na getirmişlerdir. Özellikle Trabzonspor'un içine girilmesi, içinde dolaşılması gedik bulunması çok zor kapanışı adeta bir istakoz tepesini andırmaktadır. Taa Mehmet Yılmaz'dan başlayan top rakibe geçtiğinde 40 metreye kadar indirilen savunma felsefesi maçın ilk yarısına Trabzonspor üstünlüğü taşımıştır. İkinci yarıda ise G.Birliği eşitliği sağlamak için baskılı bir oyunu tercih ederek, rakibinin bu sızılması mümkün olmayan kurgusu önünde bir 20 dakika kafa dikmiştir. Burada Ziya hocanın İbrahim Ege'nin yerine sakatlıktan henüz tam anlamıyla çıkmamış Somers'i alması G.Birliği'nin dengede bozuculuk oynamasına çanak tutmuştur. İkinci yarıda baskı olgusu değişirken aynı zamanda da Trabzonspor'a süratli oyuncularını daha rahat kullanabilme kontratak alanları da açmıştır. Zaten G.Birliği'nin yüklenişi beraberlik yapar mı diye düşünülürken, Trabzonspor kontrataklarıyla maçı bitirmiştir. Ziya hocanın 9 doğrusu içinde kenara ayıkladığımız tek Somers yanlışına Ersun hocadan da benzeri bir hata eklemek istiyorum. Kaydırmalı 4'lü savunmaya döndüğü son maçlarda Filip'i öne çıkartıp, bu oyuncunun sahada hareketlenip, patlayan işbitiriciliğini engellemiştir. Sonuç, ligdeki iki unvanı birden kovaladığı için istim üzerinde bulunan Trabzonspor'u kupanın şampiyonu yaparken, UEFA'sını da garantilemiş G.Birliği'nin futbol notunu az da olsa düşürmüştür. Tabii, Ersun hocanın milli takıma sıçrayışı da bu faktörlerin arasında yeralmaktadır. Maç, Türkiye'de unvan yakalamaya çalışan ya da Avrupa vizesi almış takımlarımızın umud ederim ki, alacakları çağdaş futbol dersi halinde geçmiştir. Maçın hakemi Kuddusi Müftüoğlu ve de özellikle ilk penaltıyı verdirten yardımcı gerçekten alkışlanacak nitelikteydiler.