Futbol tiyatrosu

A -
A +

Hemen yazımın başında çok önemli bir oluşumu vurgulamak istiyorum. Çünkü maçın ana teması yüzde yüz biçimde bu oluşumun içinde durmaktadır. Mesele şudur: Elazığspor Teknik Direktörü Ümit Turmuş , sahaya öyle bir formasyonla takımını sürmüş ki; diplomasının derhal geri alınması gerekir. Bir de aynı hoca, hafta içinde sallayıp, durmuştu. Demişti ki; "F.Bahçe'yi çok iyi etüt ettim. İstanbulspor gibi biz de rahatça yeneceğiz." Bu hoca, dua etsin ki; F. Bahçe henüz hücum çeşitlemesi çok fazla olan bir takım değil. Üstüne üstelik de, 3 uç oyuncusuyla oynatılmakta ısrar ediliyor. Şayet, F. Bahçe zengin hücum çeşitlemeleriyle oynayabilse ve de Yusuf 'un yerine diri, aktif, topu en öldürücü yerlere kullanabilen bir oyuncusu olsaydı; daha maçın ilk yarısı en az 7-8 farklı olurdu. Ama ne var ki; Recep 'in acemiliğinden kaynaklanan bir gol, ancak Tuncay 'ın kazasıyla eşitlenebildi. Yine hemen vurgulamakta fayda var; attığı gollerden sonra, galiba hakkında yazılanlara tepki gösterircesine parmağını tribünlere sallayan Tuncay , acaba attığı gollerde oyun alanının sol çizgisinde hapis miydi, yoksa rakip kaleye çok yakın bir yerlerde miydi? F. Bahçe'nin 3 uç oyunculu kadrosuyla uyuşmayan sistemine karşı Elazığspor'un da bütün fukaralığına rağmen 3 uç oyuncusuyla oynaması, geri dörtlüsünü sanki amatör bir takımla oynuyormuşcasına çoğu zaman iki kişiyle bırakması komik bir lig maçı görüntüsünün sergilenmesindeki en başlıca faktördü. Yani, dünkü futbol maçına futbol tiyatrosu desek; belki de az bile konuşmuş oluruz. Ama dünkü o sahnede iki ciddi adam, komediyi hakiki futbola dönüştürmeye çalışan Van Hooijdonk ve Brezilyalı Aurelio idi. Bol gol, atılan golün 20 misli kaçırılan pozisyonlar, takımların iyi futbol organizasyonundan değil, bir mahalle maçından da beter yayılış va anlayış biçiminden kaynaklanıyordu. Dünkü galibiyet, ne F. Bahçe'yi umutlandırmalıdır, ne de bir şutu direkten dönen, bir iki de yüzde yüzlük pozisyon kaçıran Elazığspor'u kümede bırakabilecek niteliktedir. Bir önemli not daha düşmek istiyorum. O da, ben Elazığspor kalecisi König 'in yerinde olsaydım, maçtan sonra soyunma odasında teknik direktörüme "Al, bu kazağı sen giy" derdim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.