Şampiyon G.Saray, 50 bini aşkın seyircisi önünde tam söylemeye kalkarsak, prestiji için çıktı maça tarihî rakibi F.Bahçe karşısında.
Bu maçın bu sahada olmayan bir üçüncü takıma da etki taşıyabileceği gerçeği vardı. G.Saray’ın kazanması hâlinde kâğıt üstünde büyük ihtimalle Beşiktaş ligi ikinci bitirecekti.
Böyle bir oyun öncesi ben Okan Hoca’nın Konya’da yenilgiye sebep olan bir kadro değişimiyle sahaya çıkabileceğini hiç beklemiyordum açıkçası. Oliveira da yoktu Mertens de… Hatta Rashica da… Ama tabii ki karşısında, teknik direktörü var gibi gözüküp olmayan, kadrosunda da Arda ile Ferdi gibi sadece iki hakiki oyuncusu bulunan F.Bahçe vardı.
Tabii maçın skoruna gideceğiz de, bu anlattığım özellikler sonrası hele ki bir de Peres kırmızı görünce derbi G.Saray’ın zaferiyle sonuçlandı.
F.Bahçe’nin medyanın neredeyse tamamına yakınının ‘Profesör’ etiketi yapıştırdığı Jesus da yine iki santrfor saçmalığıyla dizmişti takımı. Eh, Arda’yı da çizginin kenarına atmış, Ferdi zaten kenarda olduğuna göre pozisyona girme ihtimali bile çok zayıftı zaten öyle de oldu.
Okan Hoca’nın benim beğenmediğim orta sahası, karşılamada alan kapatmada, işini görürken, ilerideki oyuncularını bekledikleri biçimde topla buluşturamadı. Boey ve sol kanattaki Kazımcan onlardan daha fazla bu işi becerdi diyebiliriz.
Sonuçta, bu maçı şampiyon olmuş takım kazanırken Beşiktaş’a ikramını sundu. Jesus’un topluluğu galiba üçüncü olabilecek ancak...
MAÇIN ADAMI: Galatasaray