Ben bu maçın genel anlamdaki yorumunu yapmadan önce aldığım notlar içinde bana göre; iki önemli noktaya değinmek istiyorum. Galatasaraylı Boey, taç atışı itirazından sarı kart görüyor. Olacak şey değil. Benim genç takım teknik adamım Suat Baba bize şu nasihati verirdi: Sıkıştığınız zaman topu taca atın. Neden hocam dediğimizde cevabı “Elle gol olur mu?” derdi.
Devamındaki notumda İcardi’nin penaltı golü vardı. Başka acaba ne yaptı? Ama tahminim o ki yazılı medya 7’den aşağı not vermez, ekrandaki yorumcularım da öve öve bitiremez. Yine bana göre Başakşehir hocası Emre kardeşimiz elinde Caner Erkin gibi bir oyuncu varken bunu neden maç biterken oyuna sokar!
Şimdi gelelim şöyle maçın analizine... Galatasaray tabii ki kendi seyircisi önünde üstelik rakibi Fenerbahçe de puan kaybetmişken galibiyeti zorlayacaktı. Topa hâkim olup kontrollü paslar ile -ki bunların büyük bir bölümünde gereksiz geriye oynama da vardı- Başakşehir’i baskı ile abluka altına almaya çalıştılar. Böyle bir oyun yapısı ile devre biterken Deniz Türüç gibi tecrübeli bir oyuncu herhalde izah edemeyeceği bir yanlışla penaltıya sebep oldu. Devre Galatasaray’ın üstünlüğü ile sona ererken ikinci yarıda maçı kurtarmaya çalışacak bir Başakşehir, farkı artırıp rahat nefes alacak bir Galatasaray beklemek sanırım hayalcilik olmazdı.
İki takımın oyuncuları arasındaki lider lehine olan farklılık tabii ki ortaya çıktı. Bu arada Beşiktaş maçındaki yanlışlarıyla eleştirilen Muslera iki önemli kurtarış yaparak bu defa galibiyeti korumada Aslan payını alıyordu. Sonuçta lider Aslan yakın takipçisi Fenerbahçe’nin bir gün önce ikram ettiği avantajı mideye indirecekti. Eee Başakşehir’in zaten hiçbir iddiası yoktu.
MAÇIN ADAMI: Abdülkerim