Dün akşam Ankara buzhanesindeki oyunun bana göre rakibe göre alınmış en önemli taktik önlemi Daum'un Fatih'i G.Birliği akınlarında Luciano'nun yanına sıkıştırarak Youla'nın depar özelliğini pasifize etmeyi düşünmesiydi. Fatih'in bu gibi pozisyonlarda bıraktığı bölgeyi de Mehmet Yozgatlı hücumda hiç etkili olamamasına rağmen kapatarak olumlu iş yaptı. Buna karşılık oyunun ters yönünde Ali Tandoğan ile Serkan'ın işbirliğine karşı alınmış bir tedbir gözükmedi. Ama Daum'un rakibin en etkili silahı Youla'ya karşı aldığı önlem sanki yeterli gibiydi. Ersun Yanal da rakip hocanın bu taktik planına karşı uzun bir süre hiçbir değişiklik düşünmedi. Youla'yı oyunda tutarak, iyi sıkışan F.Bahçe defansı karşısında takımını bir kişi eksik oynattı dersek, yanılmamış oluruz sanırım. F.Bahçe'nin 3 gün önce UEFA Kupası maçı oynamış rakibi karşısında yine de kendi bölgesinde birikerek, yani baskı kurmadan oynama planı bence doğruydu. Zaten F.Bahçe'nin oyuncu yapısı da öteden beri söylediğim gibi bu oyun düzenine çok yatkındı. Van Hooijdonk'un bir büyük savunma hatasıyla önünde bulup Gençler kalesine gönderdiği ustaca plasenin gol oluşundan sonra F.Bahçe'nin oyun alanının dört üçünü rakibine bırakarak oynaması, Ersun Yanal tarafından Veysel faktörüyle değerlendirilmeye çalışıldı ama Fener savunması sıkıştığında pek fırsat vermeyen özelliğini genelde korudu. Van Hooijdonk'un büyük katkısı dün akşam da sahnedeydi. İki topu kale çizgisinden çıkararak attığı golün sanki KDV'sini de sahaya getirdi. Bölüm bölüm bazı oyunculardan söz etmek gerekir. F.Bahçe kalecisi Recep hayati kurtarışlar yaptı. Skoko maçı istediği gibi yönetti. Nobre F.Bahçe tek kaleye yakalandığı bölümlerde her topa kendini göstererek takımını rahatlatmaya çalıştı. Maçın çok önemli kilit adamlarından birisi olmasını beklediğim Filip, bunu müsabaka boyunca hiç yapamadı. Sonuçta, G.Birliği 75 dakikalık bölümünü kesin hakimiyetiyle bunun bir bölümünü de tek kaleye çevirdiği maçı biraz hocasının Youla'yı fazla oyunda tutmasından, biraz kaleci Recep'in kurtarışlarından, biraz da topun istemeyişinden ve çokça da Daum'un malum kısmetinden kaybetti. Ama 3 gün evvel bir İtalyan takımıyla oynamış olmasına rağmen Ersun Yanal'ın oyuncularının ortaya koyduğu performans şapka çıkartılacak cinstendi. Buna karşılık Fatih'i Gençler ataklarında ortaya sıkıştırmak Daum için çok olumlu bir düşünce idi ama, Rebrov değişikliğiyle zaten çökmüş orta sahayı biraz daha fazla rakibine sunmak yine artık alışmaya başladığımız kumarlarındandı.