Gordon-Daum birliği! Antalya kampında Beşiktaş'ın, görevi net biçimde belirlenmemiş, tribünde sadece seyirci gibi oturan eski teknik adamı Gordon Milne ile F.Bahçe'nin teknik direktörü Christoph Daum, yabancı futbolcu sınırlamasının kalkmasında görüş birliğine varmışlar. Bundan daha normal bir gelişme olur mu? Gordon, Beşiktaş'a, İngiltere'de ne kadar emekli varsa transfer ettirmişti. Hatta bazılarına Süleyman Seba'nın askerlik arkadaşı yakıştırması bile yapılmıştı. Eh Daum da, 2 milyon dolara "çok izlenmiş" bir sol bek getirmişti; hani adı Fabiano olan... Sonra 600 bin dolar da tazminat ödenip geri postalandı bu çocuk... Aynı Daum, Beşiktaş'a da bir ayda üç kaleci getirmedi mi? Daum'a bir sorun, Brezilya'daki Bayer firmasında üst düzey çalışan, Leverkusen'den eski bir futbol arkadaşı var mı, yok mu? Toplayın alt alta, yabancı sayısının artırılmasını onlar istemez de, kim ister? Neden mi? Eeee, siz de amma uzattınız ha.. Halil ve Carlos yalanları bitti, sıra mı? Halil Altıntop, ikizinin kulübü Schalke 04 ile haziranda buluşmak üzere ön sözleşme yapmış. Real Madrid'in Brezilyalı futbolcusu Roberto Carlos da, kuyusunun kazılmak istendiğini belirtip, 2007'nin sonuna kadar kulübünde kalacağını açıklamış. Böyleceeee, Türk spor basınının çok önemli iki manşet haberi daha ay geçmeden yalanlanmıştır. Ne mi olur? Yahu, kim kime ne yazdın, ne söyledin diye sorabilir ki... Ne soracak kadar bilgili, ne de bir daha yazmayacak kadar usta var... Allah selamet versin! Yeni yalanlarla manşetlerde önümüzdeki günlerde buluşmak ve gülüşmek beklentisiyle... Kartal'da tüy yenileme dönemi! Pancu ve Youla gitti... Demek ki, yabancı kontenjanında boşalma oldu. Bu, Kartal'ın tüy değiştirme mevsimine ya da doğrusuna girdiği anlamına geliyor. Daha doğru deyişle futbolsever öyle görüyor, öyle yorumluyor... Önemli olan boşalan yerlere adam almak için adam almamak, tam tersine oralara gerekli dolguları yapmaktır. Mehmet Ekşi sanırım böyle bir göreve soyunduruldu. Eh, bu da bir daha Youla gibilerini geri gönderme mesaisi yerine, geleni uzun süre tutabilme uğraşını getirecektir. Yani Demirören yönetimi, artık deneyim kazanmış mıdır? İşte en önemli mesele de budur. Haaa genç Mehmet mi? Çabuklaşması ve süratlenmesi gerekir. Tekniği iyi de, onu yapabilmekte zorlarlarsa işi zor... Aman sakın ha Haluk Bey dostum! Haluk Ulusoy, kendisi için koca meclisin çıkardığı yasanın Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesi üzerine, bence de hakkı olan, Futbol Federasyonu Başkanlığı için adaylığını koydu. Ulusoy, bu koltukta 1992'de özerklik yasası çıktığından beri dik durabilen tek başkandı. Kendisine desteğim sadece ve sadece bundandı. Ama bizim Ömer Faruk, pazartesi günü bir haber yazmış. Diyor ki, "Ulusoy, Başbakan'dan icazet bekliyor..." Şayet böyleyse Ulusoy da olmasın... Ve futbolu eski atama-azil formülüne atalım, bitsin gitsin... Öcal Uluç'un yazısı! Öcal Uluç, bugün için sadece aynı gazete yazı yazdığım bir ağabeyim değil, aynı zamanda Bab-ı Ali'deki Güneş depremi sırasında Tercüman'da müdürlüğümü, kısa dönem için de olsa yapmış bir ustadır. Geçenlerde, bazı spor yazarlarının, diğer köşe yazarları için yazdıklarını dile getirmiş. Konu şu; örneğin bir ekonomi yazarı spor sayfasında yazmamalıymış... Öcal Ağabey de demiş ki, siz önce lokanta ve gece kulübü patronlarının, tırcıların, kundura dükkanı sahiplerinin ve mobilyacıların yazmalarını engelleyin sonra gazetecilere bakın! İmzamı atarım... Ama nerede o ilke, Öcal Ağabey... Sen dua et de, sen, ben ve bizim gibiler hâlâ yazabiliyoruz... Kim 500 milyar ister? Ne güzel bir yarışma o... Ve de tek... Bence o yarışmaya G.Saray Liseli, yani yüksek eğitimli, kültürlü ama kulübe pek hayrı olmayan üyelerin katılması gerekir. Sanırım, bu yarışmayı yayınlayan televizyon kanalı da onlara öncelik tanır. Bu da nereden çıktı demeyin? Sayın Adnan Polat'ın, "1500 kişi, 100'er bin dolar versin" önerisi işlemez. En iyisi bu yarışmaya katılıp, kulübü finanse etmektir. Ne dersiniz, ey rozet G.Saraylıları? Tutsak bir medya! Beşiktaş bayan takımı basketbolda, lider F.Bahçe'yi, yanlış hatırlamıyorsam, 25 sayı farkla ezerek yenip liderliği ele geçiriyor. Gazetelerde şöyleeeee birkaç sütuna habercik... Başlıklar da şöyleeee birkaç sütuna sıradan... Sonra F.Bahçe Bayan Voleybol Takımı Başkan Yıldırım'ın da izlediği maçta DYO K.Yaka'yı yeniyor. Başlık mı? Dokuz sütuna; "F.Bahçe'nin filesi dolu..." Hangi gazete mi? Spor sayfalarının öncüsü Milliyet... Böyle Basketbol Ligi'ne şapka! Banvit, Beşiktaş Cola Turka'nın sahasındaki yenilmezliğine müthiş bir oyunla son veriyor. F.Bahçe - B.Kolej kapışmasında son salise smacı olmasa maç uzatmaya gidecek, hem de Abdi İpekçi'de... Türk Telekom - Ülkerspor maçı nefesleri kesti. Dün yenilgisiz lider olan Türk Telekom bugün dördüncü... Vallahi helal olsun! Bravo kardeşim! Vatan'da yeni bir imza gördüm; Ali Can... Daum'u yazmış. Ve demiş ki ;"Şampiyonlar Ligi maçları öncesi rakiplerini çok ama çok derin bir incelemeye alıyor. Bilgi, iletişim, teknoloji ne varsa hepsini iç içe alıp, öyle hazırlanıyor..." Demek ki, böyle çalışmak hemencecik elenmeyi sağlıyor! Genç arkadaş bunları da Daum sanki Avrupa'da büyük iş yapmış gibi yazmış... Devam et kardeşim... Anelka orada başka, burada başka... Anelka, Fransa'da tatildeyken, L'Equipe' e "Şampiyonlar Ligi'nde gruptan, grubun en zayıf takımı olduğumuz için çıkamadık... Büyük bir kulüpten teklif gelirse gitmeyi düşünürüm" demişti. Sonra Türkiye'deki basın toplantısında, bu söylediklerini ters çevirdi... Olabilir... İstanbul havası bu; Boğaz penceresi var... Beş dakikada dört mevsim yaşatır. Yapmayın Sayın Bakan! Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Şahin, Haluk Ulusoy'un adaylık hevesi üzerine adeta alev sıktı. Şahin'e göre Ulusoy'un yapmadığı ne yolsuzluk ne de suiistimal kalmış. Bu yüzden de aday olmaması gerekirmiş. Ben şimdi Sayın Şahin'e soruyorum: Ulusoy'un 7 senelik iktidar döneminde yapılmış olan mâli kongrelerde neden hep beyaz oy kullanılmıştı? Ulusoy'suz geçen son 1.5 yıldan fazla olan sürede siz devletin kontrol mekanizması, neden iddia ettiğiniz bu kirli çamaşırları ortaya çıkarmadınız? 8.5 yıldır devamlı yolsuzluk yapan devlete karşı mâli suç işlemiş bir kişi nasıl oluyor da aramızda dolaşıyor? Siz ve iktidarınız, Uzan İmparatorluğu'nu iki yılda dümdüz ettiniz. Neden Ulusoy'la işlediğini iddia ettiğiniz suçlarını hâlâ başbaşa yaşatıyorsunuz? Sayın Bakan, Anayasa Mahkemesi'nin işlediğiniz büyük demokrasi suçunu ortadan kaldırışını anlayamamışsınız. Sayın Bakan, o zaman siz gerçekten demokrasiden anlamıyorsunuz. Bence susmak size en uygun davranış olacaktır. Yoksa her kelimeniz iktidarınızın altını oyuyor bunu bilesiniz... Tigana ne demek istedi? Bizim Kazım Kanat ve de diğer Beşiktaş kompetanları meseleyi iyi anlayamamışlar. Fransızca bilselerdi bu olmazdı da... Neyse, Tigana'nın dediği şuydu: "Paramız yok... Bu nedenle satıştan gelir elde edemezsek transfer yapmamalıyız... Ağır, ağır olduğu kadar da olumsuz şartlarda çalışmanın tecrübesini kazanıyorum..." Onlar alıp, Tigana'nın Beşiktaş'a hakaret ettiğini, küçülttüğünü falan yazdılar. Eh bu kafalarla buralara gelinmedi mi? Ruhat Mengi diye bir yazarın temennisi! Habertürk'te 3 Ocak günü rastladım. Bayan yazarlardan Ruhat Mengi, bir konu ile ilgili görüşlerini açıklarken, "Zaten ben bir hükümetin üç yıldan fazla görevde kalmasından yana değilim" demez mi ? Ben de diyordum ki, Türkiye'de neden şöyle altı, üstü, sağı, solu sağlam bir iktidar bulunamıyor. Olanı da bu kafalar al aşağı ediyorlar. İşte istikrar! Sağolasın Kanal D! Kanal D, özel televizyonlar içinde maç yayınlarına bir hayli para döken üç kanaldan biri... Son olarak da Efes Cup'ı almışlar. Beşiktaş-Werder Bremen maçı için geçtik ekran karşısına... Gökhan Telkenar, yani TRT idmanlı arkadaş maçı anlatacak. Aaaa o da ne? Gökhan diyor ki, "Bu turnuvanın 100 milyon dolar ödülü var. Birinci 50 milyon dolar alacak..." Yani ne Şampiyonlar Ligi ve lig falan, bunun yanında çerez... Açtım telefona genç bir arkadaş çıktı, yapmayın, etmeyin, düzeltin lütfen dedim... Dakikalar geçti Telkenar'dan bir cümle; "Bu turnuvanın toplam ödülü 100 bin dolar. Birincisi 50 bin dolar, ikincisi 30 bin, üçüncüsü de 20 bin dolar kazanacak... Bu nedenle rakamları doğru görelim ve doğru okuyalım..." Al sana bir aaaaaa daha... Sanki ben okudum, ben söyledim... Ama yukarıdaki palavra spor haberleri için yazdım ya, kim anlar, kim duyar, kim uyarır... Allah selamet versin! Kim doğru söylüyor, Sayın Yıldırım açıklasın! Aslında konuyu köşeden bağımsız yazayım diye düşünüyordum. Ama fazla da uzatmaya gerek yok... FBTV'de Ferruh Tanay Bey; "Menderes Utku'yu telefonla aradım, acele gel, Aziz Bey'e oyunu kullan dedim. Son dakikada yetişti ve böylece Aziz Yıldırım bir oyla kazandı." Vatan'ın, Azizname'sinde ise, kimin ne yazdığı belli olmadı ama aynı konuyla ilgili başka birinin adı geçiyordu; "Emniyet görevlisi Bünyamin Tok, İstanbul dışından son dakikada yetişerek, oyunu Aziz Yıldırım'a kullandı ve Yıldırım bir oy farkla Vefa Küçük'ü geçti." Şimdi kim doğru söylüyor? Böyle safsataların bir dizi haline geldiğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Kime sorsanız, o son bir hamleyle Yıldırım'ı başkan seçtirmiş. Eee ben ne yapayım? Bende sadece kendi çatımın altında 5 oy var. On-on beş civarında da dayımın eşinin, yani yengemin sülalesinden oy var. Bunlar olmasa ne olurdu? Kadıköy Grubu'nun binden fazla oyunu, kim iki hayati konuşma ile Yıldırım tarafına çevirdi? Kongrede, kim, tehditlere rağmen çıkıp, eski yönetimin F.Bahçe'yi Kocaelispor'u Güçlendirme Vakfı'na çevirdiğini söyledi? Kim, eski yönetimi göstererek, 'Sezon hazırlığında, Brezilya'da F.Bahçe formasını sermaye kadınlarına giydirip eğlendiniz, dans ettiniz' sözleriyle Vefa Bey'in en az 300 oyunun yönünü değiştirdi? Bu da değil... Siz en iyisi, Sayın Yıldırım'ın başkan seçildiği açıklandıktan sonra, kürsüye çıkıp yaptığı konuşmayı tekrar dinleyin ve kendisini kimin başkan seçtirdiğini kendi sesinden duyun... Var mı yüreğiniz? Hürriyet'in rekoru! Vallahi bu kadarına da pes! Hürriyet'te 6 Ocak günü manşet: "Milan, Daum'un peşinde... Real Madrid ve Athletico Madrid de devredeki diğer kulüpler..." Eh, Halil Altıntop ve Roberto Carlos F.Bahçe'ye geldikten sonra, Daum, Milan'a gitmiş çok mu? Sonra Daum, son Milan maçlarında takımına müthiş bir futbol oynatıp, farklı galibiyetler elde etmedi mi? Şampiyonlar Ligi'nde son iki yıl gruptan çıkıp, yarı ve çeyrek finaller oynatmadı mı? Eh, neden Milan, Real falan almasın ki... Devam, devam... Çok eğlenceli oluyor... Ama, bu tip haberler insanlarda başka kuşkular da uyandırıyor... Ne türden mi? Eh, siz bilirsiniz...