Görülmemiş ihanet

A -
A +

Sporun içine -ağırlıklı futbolla- gireli 50 yılı geçti. Daha okuma yazma öğrenmeden İstanbul mahalli liginin onbirlerine, Ankara-İzmir-Adana'nın yıldızlarını ezbere sayabilen biri olarak sırasıyla futbol, basketbol ve voleybol sporlarını yapıp gazeteciliğin, spor yazarlığında nerede ise 35 yılımızı dolduruyoruz. Bu yarım asırlık süreç içinde sporcu sayısına yakın da yönetici tanıdım. Hem de nelerini... Özellikle Türk sporunun lokomotifleri olan üç büyüklerin yönetimlerinde kısa veya uzun süre görev yapıp, büyük hibelerde bulunan gerçek renk tutkunlarıyla dostluklarımız oldu. İşte yarım asrı geçen bu spor dünyasıyla tanışıklığımız süresi içinde önceki gün Star TV ve Star Gazetesi'nin patronu Cem Uzan'ın Mehmet Cansun'un şahsında G.Saray'a indirdiği darbeye hiç şahit olmadım. Bu sütunun okurları sanırım çok iyi hatırlayacaklardır. G.Saray kongresinin hemen ertesinde yazdığım yazıda, G.Saray camiasının Cansun'a çıkan oylar yerine, daha çok Ateş Ünal Erzen'e çıkan 457 oyu ciddi şekilde değerlendirmesi görüşünü savunmuştum. Çünkü bu kulubün tarihinde ilk defa para kongre malzemesi yapılmıştı. Böyle bir anlayışa o kadar çok sayıda oy çıkması, G.Saray'ın geleceğinde ciddi tehlikeler bulunduğunun habercisiydi. Nitekim, yazının mürekkebi kurumadan Cem Uzan, güya G.Saraylı Cem Uzan Başkan'ın şahsında kulübüne büyük bir darbe indirmiştir. Şimdi 457 oyun sahibine sormak gerekir. Vicdanlarınız rahat mıdır? Fatih Altaylı meslektaşım gazetesindeki köşesinde, Cem Uzan'la ilgi "Babıali'de hiç yazan yok" diye bir iddia ortaya atıyor. Altaylı ya diğer gazeteleri okumuyor, ya da okuduklarını unutuyor. Benim de iddiam odur ki, bizim sütunlarda benden başka bu Cem Uzan profiline hem de en sert eleştirileri gönderen başka kim vardı ki? Belki medyadaki arkadaşlarımız bir kapının yüzlerine kapanacağı korkusuyla kalemlerine davranamamışlardır. Ama sanırız, şimdi onlar da bugüne kadarki durgunluklarıyla hem mesleklerine, hem de Türk sporunun lokomotiflerinden G.Saray'a karşı görevlerinin yapamamanın sancısını çekmektedirler. G.Saray'ın iç bünyesindeki mekanizmalar çok iyi tanıdığımı söyleyemem. Ama böyle bir ihanetin mutlaka bir cezası olmalıdır. Şayet, G.Saray bu ihanetin cezasını kesemez ise, o kongrede çıkan 457 oy, yarın çığ gibi büyür ve G.Saray kamuoyuna mal olmaktan çıkıp, bazı şahısların eline geçebilir. "Ben varsam, G.Saray var, ben yoksam G.Saray yok" anlayışının kulüp sevgisi, renk aşkıyla bağdaşması mümkün değildir. Bugün hayatta bulunmayan G.Saraylı değerli başkanların kemikleri sızlatılmış, hayatta olanların ise gönülleri kırılmıştır. Üzülmemek elde değildir. Cem Uzan'a gerek medyanın tabii varsa yüreği, gerekse spor gönül verenlerin bir kulübe nasıl sevdalanılacağını anlatmaları gerekmektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.