Kulüpler Birliği Vakfı Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ, bundan böyle yayıncı kuruluş Lig TV'nin her hafta oynanacak dokuz maçı da dört güne yayarak naklen yayınlayacağı müjdesini verdi. Bu haber bir müjde gibi görünüyorsa da, Gümüşdağ'ın, bu kararın alınmasındaki dayanağı "Şova dönük" olarak nitelendirmesi hayli düşündürücüdür. Ne yani biz futbol yerine maskaralık mı izleyeceğiz? Aslında amma da "cuk" oturdu değil mi? Neyle mi? Eh, hakem kararlarını da bizim cahil hakemler dururken Herr Markus Merk değerlendirmeyecek mi? Tam tencere ve kapak misali... Geçmiş olsun Türk futbolu! Sonra neden 2016 bize verilmezmiş? Sonra "Kahrolsun Şenez Erzik!" Bu kafalara Erzik çok fazla be... Güiza'yı kim kaka etti? Ben hiç böyle bir çağdaş kulüp kafası ne gördüm ne de duydum. Güiza naz yapıyor, idmanlara çıkmıyor diye Belçika kampına götürülmedi. Peki, Fenerbahçe gerçekten de bu Güiza'yı satmak istiyor mu? Hiç sanmam. İnsan satmaya niyetli olduğu malını vitrinden çeker mi? Peki, ne yapar? Alır Belçika'ya götürür, çalıştırır, çalışmasa dahi çıkarır hazırlık maçlarına müşteriye sunar. Şimdi İspanya'dan sonra Fenerbahçe'nin de vitrinden çektiği Güiza sizce kaç para eder ki? Ahtapot kepazeliği! Televizyonu ile gazetesi ile Dünya Kupası sırasında manşetler de, birinci haber de "Ahtapot Paul" maçların sonuçlarını biliyor diye karşımıza çıktı... Neredeyse, futbolun içine özellikle de son 30 yıldır iyiden iyiye giren bilim, ilim falan taca atılacak. Yapmayın Allah aşkına; iş ahtapotla bitiyorsa, bizim denizlerden de hası çıkar. Kulüplere birer tane alalım, maça çıkmadan nargileli puro keyfi yaşayalım... Hem böylece pahalı teknik direktör ve yıldız kaosundan da kurtuluruz. Ne ülkeyiz be! Cana'ya kaptanlık köşkü! Gazetelerde okuduğum bir haberde, Galatasaray'ın yenisi Cana için takım kaptanlığı planları yapılıyormuş. Haber doğruysa Galatasaray kazanır. Marsilya gibi tutucu ve fanatiği bir hayli bir kulüple, transfer olur olmaz aynı oyuncuya kaptanlık bandı takan Sunderland akılsız olabilirler mi? Ne demişler, "Aklın yolu birdir." Böylece Arda gibi bir yıldızın omuzlarına zamansız konan yük de hafifler, bundan da yine Galatasaray kazanır. En iyi soğutucu Beşiktaş buzdolabı! Sıcaklar bastırdı ya... Millet soğutucularını yeniliyor ya da derecesini yükseltiyor. Bu işlevin yeni yerli markalarından en ünlüsü de Beşiktaş Kulübü oldu. Hani şu bizim ilk spor kulübümüz... Delgado'dan sonra Fink, belki de Zapo, belki de Hilbert buzdolabında serinletilecekler. Kim bilir yarın belki de başkaları da... Eh, böyle Federasyona böyle buzdolabı... Bence bakanlık ihracat için Beşiktaş Kulübü ile temasa geçilerek, ülkeye döviz de kazandırabilir. Yaa, Hasan Kabze işte bu... Hasan Kabze, Galatasaray'dan Rusya'ya transfer olduğunda benim "Angaralı" okurum, "Nerede senin Kabze'n" diye sitem etmişti. Öyle ya Kabze'yi Çanakkale Dardanel'de ilk izlediğimde "işlenecek cevher" demiştim. Ben de ona Rusya'nın şampiyon takımında olduğunu aktarmıştım. Aynı Kabze şimdi de Fransa'nın son sezondaki flaş ekibi Montpellier'de... Eh, Fransızlar bu işten anlamazlar ya... Trabzon'dan davet var! Trabzonspor Kulübü'nden 2 Ağustos'ta şehirde yapılacak kuruluş kutlamaları için davet aldım. Katılıp katılmayacağım şimdiden belli değil. Malum, TV programlarım lige kadar yeniden ayarlanıyor TVNet'te... Ama hemen şunu ifade edeyim; Yıllardır böyle bir davet gelmemişti spor medyasının merkezine... Size de bir koku geliyor mu? Ne kokusu mu? 27 yıllık hasretin bitimine mi hazırlanıyorlar nedir? Nice yıllara... LeBron James'in transferinden dersler! NBA'in sihirbazı denen LeBron James, Cleveland'dan Miami Heat'e transferini canlı yayında duyurdu. Vay sen misin? Terk ettikleri, erkeğinden kadınına kadar ellerini yüzlerine kapatarak kara kara yaslara büründüler. Kavuştukları ise sokaklarda naralar atıp danslarla kutladılar. Bize ne çok benziyor değil mi? Gevşeme Bilgin Gökberk! Bilgin Gökberk, tam tamına on kişinin huzurunda Ömer Üründül, açtığı davayı geri alsın diye bir şey yazmayıp, konuşmama sözü vermiş. Ama bazılarında tövbe tutamama arızası vardır. Gökberk, final gecesi Haberturk'te, hem sadece beş altı maç izleyebilmiş olduğunu belirtiyor, hem de Ömer Üründül'e taş üstüne taş atıyordu. Aslında çok da garip değil... Sporsuz o kanala, öyle müdüre çok bile...