Bu satırların yazarı 15 Temmuz 2008 günü, yani bundan beş ay, on bir gün önce Hakan Şükür'ün futbolu bıraktığı haberini yazmıştı. Önce Hakan biraz buruldu. Bu haberi yazmama zemin oluşturan sohbetimizde söylediklerinin hepsini de yazmamıştım. Neyse. Hakan'a, futbolculuğu için hep şapka çıkarttım. İnsanlık olarak da öyle. Neden o denli burulmuştu, doğrusu anlamakta güçlük çekmiştim. Ancak ne var ki, bu haberim üzerine bütün medya da tersini yazma yarışına girdi. Hatta hatta bazı okurlar ve izleyiciler Hakan'ın Dubai'ye gittiğini ve haberin asılsız çıktığını iddia edecek kadar çuvalladılar. Sonuç mu? Bak; Pazar akşamları TRT -1. Saygılar! >> Antu'dan çifte standart! Fenerbahçelilerin ünlü sitesi antu.com'daki vatandaşlar, Rıdvan'ın, Fenerbahçe'nin asla ve asla şampiyon olamayacağını iddia edişinin altına imza atmışlar. İşte çifte standart! Ben desem vatan haini ilan edilirim. Ama Rıdvan deyince, en birinci yorumcu. Yazık! Buna zor ilaç bulunur be. >> Alex ne oynadı be! Fenerbahçe'nin Arsenal, Galatasaray ve Ankaraspor maçlarından sonra, iyileşip de takıma girmesi halinde, Alex'le vitesinin düşeceğini ve kafadan Ankaragücü maçında zorlanacağını hem yazdım, hem de TGRT Haber'deki Futbol Gecesi programımda partnerim Cüneyt Şen'in bir sorusu üzerine söyledim. Hem de ülkenin en zayıf orta alanına karşı. Eh, koca Raul'u yemiş Aragones de dümen suyuna gidip, hedefini (!) başka yöne kilitlediyse diyecek bir şey kalmıyor. >> G.Saray bu ayaklarla yürümez! Baros'un bir iki atımlık barutu varmış. Nonda tam emekli, Ümit Karan bitik, ya da Dubai rüyasında. Eeee, Galatasaray bu uç adamlarıyla sizce, özellikle deplasmanlarda maç kazanabilir mi? Bir soru daha; Bu üç santrfor bir Hakan Şükür eder mi? Adnan dostlar dua etsinler de Lincoln, Arda ve Ayhan firesiz oynasınlar. >> Bilgin'i anlayanlar buraya! Milliyet spor sayfasında geçen hafta, Bilgin Gökberk'in, köşesinde TRT'den alacaklı olduğunu ve bunu elde edemezse de Başbakana kadar gidebileceğini yazışını eleştirmiştim. Cem müdür aradı. Yazımda rahmetli babasından ve de Namık ağabeyden söz edişime kızmış. Oysa ben onun doğuştan hücrelerinde gazetecilik olduğunu vurgulamaya çalışmıştım. Neyse. Ve Bilgin'in yazısını bir daha okumamı istedi. Sadece ben değil, elli kişiye okuttum. Haaa böylece bir bilinmez daha aydınlandı. O da Bilgin Gökberk'in, TRT gibi ciddi kanalın futbol programında nasıl yer aldığının ortaya çıkışı. >> Selçuk ve Cüneyt hocaların dersi! UEFA, tutmuş Selçuk Dereli'ye, Slavia Prag-Hamburg, Cüneyt Çakır'a da Twente-Schalke maçlarını vermiş. Bu UEFA, anlaşılan o ki, kafayı yemiş. Neden mi? Baksanıza bizim MHK, bu iki hakeme, özellikle bir takımın maçlarını veremiyor. Ne ülke değil mi? Hani birilerinin ruhundan, mirasından, açtığı aydınlık yoldan falan söz etmişlerdi ya. Ahmet Çakar' ın kankalarının bulunduğu UEFA Hakem Komitesi utansın be! >> Beşiktaş, beş yıl şampiyon olur mu? Soru gibi gözüküyorsa da, eldeki kadronun kalitedeki derinliği ve de zenginliği, henüz kontrollü oyunun formülünü bulamamış olmasına, hocasının gazıyla dağınık oynamasına rağmen, sanki karşımıza çıkacak bir gerçek gibi görünüyor. Çünkü Beşiktaş'ın yaş ortalaması 25,5. Ne dersiniz; Beş yıla uyuyor mu? Haaa bizim Tuğrul Yenidoğan bu tabloya karşı çıkıyor. Nedenini de şöyle açıklıyor: "Önce yayıncı kuruluş izin vermez. Sonra Aziz Bey. Sonra Fotomaç kapanır. Haaa bir de Beşiktaş seyircisi üçüncü şampiyonluktan sonra stada uğramaz." Bekle ve gör, en iyisi değil mi? >> Golsüz maçın da zevklisi var! Fenerbahçe ile Galatasaray cumartesiyi bütün futbolseverlere zehir ettiler.Skor tabelası her iki maçta da değişmedi. Ertesi gün Trabzonspor-Sivasspor, hem kötü hava ve saha şartlarında, öyle bir maç oynadılar ki, 0-0'a rağmen herkesin beğenisi kazandılar. İşte, hiç gol atılmadan bir futbol maçı da böyle beğeni kazanır. Skor tabelası tutkunlarının dikkatine!