Hakan'ı almayan da enayidir

A -
A +

Henüz ardımızda bıraktığımız sezonun başlamasından önce, daha doğru bir deyişle, 2001 - 2002 sezonunun sonlarına doğru, yani G.Saray'ın Lucescu'yla yollarını ayıracağının sinyalleri çoğaldığında, yine bu gazetenin bu sütunlarında yazdığım bir yazının başlığını benzer şekilde şöyle kondurmuştum: "Lucescu'yu almayan enayidir..." O günlerde Daum'la yollarını ayırmayı çoktan karar altına almış Beşiktaş kim bilir, belki de bu yazının içeriğindeki somut gerçekleri de ışık tutarak doğru yolu bulmuştu. Sonuç; hepimizin mâlumu olan 7 yıl sonra gelen lig şampiyonluğu ve Avrupa Kupaları'nda tur atlama rekoru... Şimdi, bu "enayi" sıfatını futbol sanayisinin bir başka elemanının ismine yapıştırarak, benzeri bir görüşü savunuyorum. Diyorum ki; Hakan Şükür'ü almayan enayidir... Tabii bu sıfat, bonservisi de elinde olan Hakan'ı almayan Üç Büyükler'e yöneltilmiştir. Peki, neden? Bakın; Hakan Şükür'ü almanın gerekliliğini sağlamlaştıran unsurlar sıralayayım şimdi de... Hakan Şükür, henüz 32 yaşındadır. Uzun boyuna rağmen, bu tip insan yapısına pek uygun olmayan şekilde süratli ve çabuktur. İki ayağını da vasat bir teknikle kullanabilmektedir. Rakip savunmalara presi yaparken, bunu haldır haldır adam üstüne koşarak değil, en fazla randımanı verecek şekilde gerçekleştirmektedir. Kendi takımı pres yediğinde ise, orta sahasına gerileyerek arkadaşlarına pas duvarı olabilmektedir. Yine takımı pres yediğinde, bu defa savunmasından kaldırılan gelişi güzel toplara da hamle yapabilmekte, kendisi alamasa da rakibe rahat kullanma şansı vermemektedir. Hava toplarındaki etkinliğini sanırım daha geniş şekilde anlatmaya gerek yoktur. Takımının kalesine yönelecek bütün kornerlere, cezasahasına yakın yerlerden kullanılacak ölü topların neredeyse tamamına gelerek savunmasına çok ciddi ve dünyanın hiçbir uç adamında rastlanmayacak yoğunlukta yardım edebilmektedir. Aynı Hakan Şükür bu ülkenin profesyonelce yaşayabilen belki de ilk 3 oyuncusundan biridir. Yani, Hakan Şükür'ün bu ülkedeki futbolculuk dönemlerinde hiçbir başkan, hiçbir teknik sorumlu Hakan Şükür'ün bir gece önce yakışıksız, biçimsiz bir yerde yatıp yatmadığı düşüncesi içinde sarhoş olmamıştır. Yani, Hakan Şükür'ün özellikle teknik heyetler için bulunmaz Hint kumaşı olduğu da açık ve net bir gerçektir. Bu Hakan Şükür, aynı zamanda milli maçlarda 38, Avrupa Kupaları'nda 28, yani uluslararası alanda 66 gol atarak Avrupa'da rekortmenler arasında bulunmaktadır. Belki de ilk üçün içindedir. Bunun yanı sıra, bir uç oyuncusu olmasına rağmen asla egoist değildir. Ne yazık ki; gol attırmadaki yoğunluğu sebebiyle de bu ülkenin tuhaf spor yazarları tarafından eleştirilmektedir. Neyse... Akıllı olanlarla, bilenlerle, kendinden bahsettirmek için palavara sıkanları toplum artık çok iyi ayırabilmektedir. Şimdiiii; ismi ne olursa olsun, böyle bir futbolcuyu, hem de bonservisi elindeyken almayana ne derler? Hem de bu oyuncu Türk ise... Yani yabancı kontenjanında yara da açmıyorsa... Ne derler sevgili dostlar? Bakıyorum da, medyada bir çok yabancı uç oyuncusunun ismi, hem de yanlarına 5-6 milyon dolar lâfları eklenerek geçiyor. Eh, devletin malı deniz, yemeyen keriz örneği, kendimizi soydurmak istiyorsak, diyecek lâfımız olamaz. Ama biz futbolseveriz. Biz Türk'üz. Biz isteriz ki, yukarıda siluetini çizmeye çalıştığımız futbolcu, bu ülkenin zirveye oynayan takımlarından birinde forma giysin. O takımı hem Avrupa'da yüceltsin, hem de Milli Takım'a her zaman hazır olsun. Yapar? Yahu, 8 senedir ne yapıyor ki?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.