Bizim ligde hadi emekliyor diyelim, o Fenerbahçe Avrupa Ligi’nde bir şeyler yapar mı diye oturduk televizyonun başına… Eh bir de rakip Ukrayna’nın savaş bölgesinden ismi duyulmamış bir temsilciyse, futbol beklemek, hatta sonuç umut etmek herhalde fazlalık olmazdı. Ama Fenerbahçe’nin ilk on biri açıklandığında yine aklıma Hollandalı teknik direktör kafası geldi. Yahu emekli hoca; deplasmanda oynarken Emenike’yi ilk on bire koymayacaksın da Bursaspor maçında olduğu gibi oyuncu kalabalığı içinde sakatlamak mı istiyorsun?
Fenerbahçe’nin Topal-Salih-Souza’lı orta sahası Salih’in dışında adam geçme, dripling yapma özelliklerinden yoksun kaldığından, ilerideki çok düşük fizik gücü olan Sow’a, hatta Stoch’a pas geçmesi ancak şansa bağlı olabilirdi. Alper’in ön kenarda oynaması yani topu alarak saha kat edip rakip savunmadan üstüne adam çekmesi kurgudaki bir beklentimdi ama öyle bir sahne de göremedik desek yeridir. Tabii kendi milli takımlarında as damgasıyla forma giymiş Skrtel ile Kjaer’in hele ilk yarıda her topu taca vurmaları Fenerbahçe’de bir ucuzluktur. Baskı görürsünüz, sizi çıkarmamaya çalışırlar o zaman atın taca! Ama kontrol edip topu oyuna sokmak Fenerbahçe’deki asli görevlerinizden biri olmalıdır.
Bu Zorya takımı aklını başına toplamış hemen hemen milli olmamış Avrupa maçı oynamamış oyuncusu bulunmayan Fenerbahçe’ye karşı kendi yarı alanını iyi kapatıp öne çabuk kontrayla çıkmayı planlamış bir takımdı. Ama 9 numaralı oyuncusu Kulach hiçbir varlık gösteremeyince ileride top tutamadı, dolayısıyla da oturmuş akın yapamadı. Gol ise yarım oturmuş bir oyunun sonunda sahalarda ender görülen bir 30 metre şutuyla geldi.
Hani bizde uzatmaları uzattı diye hakemlere etmedik laf bırakmayan çok ilkeli yorumcularımız var ya, acaba bu Rumen’in artının artısı 2.5 dakikalık utanmazlığını acaba nasıl yorumlayıp dürüstlüklerini ispat edebileceklerdir…
MAÇIN ADAMI
Hakem Kovacs
Bitmiş maça 3 dakika daha ekleyip skora etki etti…
F.Bahçe’nin ilk on biri açıklandığında yine aklıma Hollandalı teknik direktör kafası geldi