Hakemler görme özürlü mü?

A -
A +

Soruya 'evet' demek mümkün değildir. Çünkü hakemin birinci görevi ihlal varsa görüp çalmak veya ihlal yoksa çalmamaktır. Ama bizdekiler ne yazık ki son günlerde görüp de çalamıyorlar. Ya da çalmıyorlar. Ya da çaptan düşmüşler. Kiminin göğsündeki üstün hizmet kokardı geri alınmış, kimininki de çok erkenden takılmış. Kale ağzında kaleye giden topu koluyla kesene penaltı yok... (Bak: Trabzon-Beşiktaş maçı) Rakip oyuncu müthiş bir süratle dripling atmış ceza alanına girerken indiriliyor, tık yok... (Bak: Fenerbahçe-Kayserispor maçı) Kaleye yönelen bir topa oyuncu göğsüyle engel oluyor, pat penaltı... (Bak: Gençler-Galatasaray maçı.) 
Korkuyor musunuz, yoksa çapınız bu kadardı da biz mi anlayamadık? 
Pardon; Alper Ulusoy, Ali Palabıyık falanı da unutmayalım... 

Derbi pazarı!
Bu hafta sonu bizim bir numaralı tarihi rekabet maçı var. Bir de söylenti var. Fenerbahçeli futbolcularla Galatasaraylılar el ele sahaya çakacaklar diye... Keşke! Ama düdük çaldıktan sonra acaba kardeşçe mücadele edecekler? Yani düşürdüğünü kaldıracak mı düşüren? Atılan güzel bir gole yiyen alkış tutacak mı? 
Geçiniz! 

Bunlar tarihte kaldı... 
Mesela mı? Bir Fenerbahçe-Galatasaray maçı sırasında, benim de yazları beraber top koşturduğum şimdi rahmetli olan Ergün Acuner maçın daha onuncu dakikasında sahaya yığılmıştı da, onu kucağına alıp kenara taşıyan ilk adam Fenerbahçeli Selim Soydan idi...

Yeditepe Üniversitesi’nin yanlışı!

Saygın eğitim yuvalarımızdan biri de hiç tartışmasız Yeditepe Üniversitesi'dir. Sevgili Hıncal Uluç ağabeyi de en iyi köşe yazarı seçmişler. Doğru karar. Ama Hıncal ağabey köşesinde bir liste yayınladı. Hangi başlıklarla kimler ödüle layık görülmüşler. Güzel! Güzel de, en iyi spor programı olarak bir tuluat diyeceğim, tuluata ayıp olur, komedi diyeceğim, yine sahne sanatına ayıp olur, isim yakıştırmanın mümkün olamayacağı bir programı seçmişler. 
Ya Hıncal ağabey yazarken bilgisayarın kurbanı oldu, ya da oy kullanılırken yanlış satıra yazılım oldu. 
Lütfen dikkat! Ülke neden bu hale geliyor diye düşünün bir bakalım...

Sümer'den sonra Avcı!
Özkan Sümer teknik direktörlük günlerinde maç sonrası, hakemlerin bu defa kendilerine çalıştığını söyleyebilen tek adamdı. Şimdi de Abdullah Avcı Sümer'e ortak oldu. Osmanlıspor yenilgisinden sonra "Aleyhimize iki adet de penaltı vardı, hakem çalmadı" diyebildi. Bizim bu tip hocalara ihtiyacımız var. 

Konya'dan sonra Osmanlıspor!
Herkesin gördüğü gibi Konya'nın futbol seyircisi bu sezonu şampiyonlukla noktalayacak... Acaba başka bir topluluk çıkar mı diye düşünürken, Başakşehir maçındaki konuk takım tribününe takıldım. Tıklım tıklım dolu... Osmanlıspor taraftarı Ankara'dan yani bizim Kadıköy'e 450 kilometreden oralara gelmiş. Pardon; bir 50 daha ekle, 500 kilometre bitirip gelmiş. Vallahi helal olsun! 

Ne olur doğru haber!

Beşiktaş'ın Rizespor maçından sonra Oğuzhan'ın kasığında yırtık olduğu tespiti haberi çıktı. Zaten genç yıldız da sahayı daha 52.dakikada terk etmek zorunda kalmıştı. Eh, hâl böyle olunca da yırtık kasığın iyileşmesi için en azından bir aya ihtiyaç vardı. Aaaa o da ne? Oğuzhan üç gün sonra Trabzon'da ilk on birde... 
Ya Oğuzhan aydan geldi, ya da siz o haberi yapanlar aya gitmelisiniz... Bir de Mehmet Topal var Fenerbahçe'de... Neredeyse dört haftadır ciddi sakat... Haberler böyle... Ama aynı Topal çıkıyor aslanlar gibi basıyor, kesiyor, bir tek ikili mücadeleden kaçmıyor, basmadık yer bırakmıyor, bir de harika gol atıyor... Ya Topal biyonik adam, ya da siz haberi yapanlar teneke...

Bursaspor'da transfer intiharı! 
Bizim ligin alışılmış dört şampiyonuna yanına yanaşan -hoş bir tanesi galiba istifa etti- tek kulüp Bursaspor ya...  Eh hâl böyle olunca, hani derler ya, "Alışmamış adamda pantolon durmaz" diye, işte tam anlamıyla öyle... 
Sen şampiyon olduğun sezon bütün forvet hattını sat. Hem de yaş ortalaması 24 iken... Devamla;  sattığın oyuncuları yaşları ilerledikten sonra geri al... Şimdi de gönderdiğin Batalla'yı geri getir ve de Galatasaray'dan üçüncü sınıf Karacan'ı al! 
Hangi akla hizmetle yahu? 

Teknik adam keşfetmeli!
Galatasaray'ın Gençler maçı 18 kişilik kadrosuna bakıyorum. Volkan diye biri var... Şu alt yapıdan Volkan bu... Peki, ne yapıyor? Hiiiç. Kulübede doksan dakika yatıyor... Yahu siz Orhan kardeş; alt yapının başında değil miydiniz? Bakın bugün acılar içindeki Umut iyi oynamıyor. Hadi diyelim ki öyle başladın. Peki, hiç mi aklına 65'de falan bu Volkan'ı oyuna almak gelmiyor? Teknik adam sadece çalıştırmaz, sadece taktik vermez, aynı zamanda oyuncu da keşfeder... Araştır, çok sayıda böyle keşfe rastlayacaksın. 

Şimdi sıra kimde Şansal?
Şöyle bir bakayım dedim, matem yüzünden pazar akşamı yapılmamış saydığım Maraton'da pazartesi akşamı ne var diye... Şansal ve Tümer'in yanında, halen Mersin'de teknik adamlık yapan Ümit Özat var... Güzel! Peki, küme düşme hattında bulunan dört-beş ciddi aday daha var. Onlar da gelecek günlerde çıkacaklar mı? Yok, bu sorunun cevabı hayır ise... Sizce o barajdaki takımların maçlarını yönetecek hakemler maçlara hangi kafayla çıkarlar? Bakıp göreceğiz... 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.