Hangi maç iptal olur?

A -
A +

Geçen sezonki Denizlispor-Fenerbahçe maçının iptal edilmesi yolunda, neredeyse bir senedir kendini yırtanlara, şimdi soruyorum; "Galatasaray- Fenerbahçe maçı iptal edilmeli miydi?" Şayet evetse, Denizli'deki maça hayır... Yok Denizli'ye evetse, derbiye hayır ki, o zaman bu işi hiç mi hiç bilmiyorsunuz demektir... Su petlerini bir kenara bırakın demeyin... Rast gelirse, adam bile öldürür, atılış hızı ile kat ettiği mesafeyi bir çarpın bakalım... Ateşli, yakıcı maddeler, çakmaklar, taşlar, kırılan koltukların parçaları... Bunlar stada nasıl girdi? Desenize bu da soru mu diye... Diğer statlara nasıl giriyorsa, oraya da öyle girdi tabii ki... Hiç, tüy kadar hafif Denizli'deki kağıt rulolarına benziyorlar mı? Bakalım Ahmet Çakar, UEFA Hakem Komitesi'nden hangi kankalarıyla konuşup, Demirlek'in kokartına ambargo koydurtacak? İşte bütün mesele bu, ey vatandaş! Spordaki şiddeti uzaklarda aramayın... Ekranlara şöyle bir bakın, gazetelerdeki bazı köşeleri okuyun, hemen fark edeceksiniz... >> Tayfur farkı! Vay be, biz ayakta uyuyormuşuz da haberimiz yokmuş... Neden mi? Baksanıza, Beşiktaş'ın başında sahaya teknik direktör olarak Tayfur bir çıktı, lig ikinciliği geldi ve Şampiyonlar Ligi ön elemelerinin vizesi alındı... Olur mu öyle şey demeyin... Beşiktaş'ı yazan, yorumlayan ne kadar futbolcu eskisi veya amigosu varsa böyle yazdı, böyle yorumladı... Beşiktaş, on kişi kalmış rakibini, ancak bitime beş dakika kala attığı golle yeniyordu. Demek ki, Tayfur sezon başında bu görevi üstlenseymiş, bütün kupalar Akaretler'e gelecekti... Şimdi bu kafalara bir diyeceğim; yüreğiniz varsa, gelecek sezon da Beşiktaş'ın Teknik Direktörü Tayfur olmalıdır diye yazıp, söylesenize... Ayıp, ayıp... Madem maharet Tayfur'daydı da, neden Tigana'nın son altı, yedi maçlık dizimiyle oynattı takımı? Yani Fahri ile Ali Güneş mi çok fark ettirdi Beşiktaş'ı? Tayfur'a da ayıp ettiğinizin farkında mısınız? Hadi oradan siz de... >> Sevgili Şansal'a bir soru! Digitürk'ün derbi sonrasındaki Maraton programında, sevgili Şansal Büyüka, maçın atmosferinden etkilenmiş olacak ki, "Bize ne düşerse barış, dostluk ve sadece spor yarışması kulvarında kalmak üzere, her şeyi yapmaya, her türlü özveride bulunmaya hazırız" dedi... Harika! Şansal gibi deneyimli, yani eski bir gazeteciden de bu beklenirdi zaten... Ama, Şansal'a açtığı bu kulvarda bir sorum olacak, onu verdiği sözde dimdik tutacak... O da şu: "Sevgili dostum, barış kardeşlik, dostluk adına, hakemlerin kıyım kıyım kıyıldığı pozisyonların tekrarını, uzun uzun yorumlanmasını da kaldıracak mısınız?" Çünkü, programın bu kısmı ülke futbolunu derinden yaralamakta, dolayısıyla da futbola şiddeti getiren başlıca unsurlar arasında yer almaktadır. Bu benim görüşüm gibi görünüyorsa da, şöyle bir hakem camiasına, Federasyon'a, hatta hatta kulüplere, futbolculara, seyircilere de bir sorun... >> Bilgin Gökberk için yardımcı olayım! Bilgin Gökberk kardeşimiz, TRT Genel Müdür Vekili'nden, kendisinin neden Stadyum programından çıkarıldığını açıklamasını istemiş. Çünkü okur, sürekli bunun nedenini öğrenmek istiyormuş... Doğrudur. Okur meraklıdır... Ama asıl önemli olan bence, TRT Genel Müdür Vekili'nin, Bilgin kardeşimi neden programa dahil ettiğidir... Haaa ulaşan bir bilgiyi de aktarayım... Gerekçe, "Görülen lüzum üzerine" imiş... Devlet ya, Bilgin kardeş... >> Sabri'nin eylemi! Galatasaraylı Sabri, derbi öncesi, Fenerbahçe'nin şampiyonluğu ile ilgili bir racon kesip, "Futbolcuları kutluyorum. Onlar hak ettiler. Ancak yöneticileri bunu asla hak etmedi" dedi... Ortalık toz duman tabii... Önce Adnan Polat dostum, Sabri'nin boyundan büyük bir işe bulaştığını belirterek, gıyabında kulağını çekti. Fenerbahçe tarafı zaten küplere bindi... Ama bütün herkesin gözünden bir şey kaçtı. O da aynı Sabri'nin maçtan sonra soyunma odasına çıplak, elinde Fenerbahçe formasıyla gittiği idi... Hani Sabri kendi kalesine de gol attı gibi... >> Okuduğunu anlamak meselesi! İnanılmaz; insanlar o hele gelmişler ki, fanatizm yüzünden okuduklarını da anlamıyorlar... Fenerbahçe-Trabzonspor maçı ile ilgili yazdığım yazının bir bölümüne çok sayıda mail geldi... Ortak görüşü yazının şu cümlesiyle aktarıyorlar: "Az kalsın unutuyordum, Aurileo'yu bile kesmiş adam Zico'nun böyle bir oyunda Deivid'i tercih edişi...." Yahu beyler, ben Zico'nun Aurelio'yu kesişini o maçla mı ilgili yazmışım? Yoksa, ligin geçen süreci içinde, dört beş hafta oynatmadığını kastederek mi yazmışım? Acaba diyorum, Fransızca yazsam da, ben de, siz de rahat mı etseniz? Okuduğunu anlamayanla daha fazla ilgilenmeye de gerek yok ya... >> Hacıosmanoğlu herkese lazım! Trabzonspor'un artık müstafi olan yöneticisi İbrahim Hacıosmanoğlu, Radyo Sport'taki söyleşide, yönetimden bazı isimler vererek, bunların takımı, Ziya Hocayı sabote ettikleri iddia etti... Her kulübe, her yönetime böyle bir dik durup, son söyleyeceğini ilk söyleyen adam lazım... Ama sorsanız, en kaka adam Hacıosmanoğlu'dur... Eeee, dokuz köyden çoktan kovulmuştur da ondan... >> Fatih Gökşen'in stepsi! Fenerbahçe Basketbol Takımı, günümüz Galatasaray takımıyla yüz kere oynasa, birinde dahi yenilmez... Bir kere bu büyük farkı peşinen ortaya koyalım... Murat Özyer kardeşim ancak bu kadar çekiştirebildi takımı... Ama o da ne? Galatasaray taraftarı, yönetici Fatih Gökşen'e saldırdı... Destur! Gökşen'i tanımam, elini bile sıkmış değilim ama, iki takım arasındaki bu büyük farka o ne yapabilirdi ki... Bence o maçın sonrası, Ali Sami Yen faciasının habercisi idi... Ama kimse çakmadı... >> Zico'dan kehanet! Fenerbahçe Teknik Direktörü Zico, geçtiğimiz hafta şöyle buyurdular: "Avrupa kültürü almış oyuncularım çoğunlukta olsa, her şey farklı olurdu..." Bu görüşün kimse üstünde durmadı... Zico'ya şunu soramadılar; "Ya sizin Avrupa kültürünüz olsaydı, bu takım Dinamo Kiev gibi grubunda averaj takımı olana elenir miydi? AZ'ye 2-0'dan turu teslim eder miydi?" Daha çok "Avrupa kültürü" sorusu var ya, neyse... Teknik direktörlüğünün henüz tartışma noktasında bile olmadığını, kendi sesi ve kendi görüntüsü ile dile getiren Zico, bu gafı nasıl yaptı, hayret! >> Kanal-7'den büyük başarı! Kanal-7 televizyonunda, tabii branşım sporda, ciddi emeklerim olmuştur. Oradaki yöneticilerin, çalışanların hepsi ile ciddi dostluklarımız da vardır. Şimdi öğreniyorum ki, ana haber bülteninde Kanal-7, 1-15 Mayıs tarihleri arasında bütün kanalları geçmiş... Demek ki, sihir, oradaki bazı dostların sandığı gibi Ahmet Hakan'da değilmiş... Günaydın! >> Nihat Bey'den ne bekledim! Fenerbahçe Başkanvekili Sayın Nihat Özdemir, derbiden sonra gayet düz ve olumlu konuştu. Ama ben kendisinden şunu da bekledim, "Bu maç tatil edilmeliydi. Bu şartlarda futbol oynanamazdı... Ligden çekilmeyi bile düşünebiliriz" Bunu demedi... Çünkü maçı, takımı kazanmıştı... İşte bizim derdimiz çifte standart... Yoksa gerisi beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor... >> Şimdi ne ceza gelir? Galatasaray'ın Ali Sami Yen Stadı, tıpkı Polat'ın da değindiği gibi, en azından 5 maç kapatılmalıdır. Ya da seyircisiz oynama cezası bu sayı kadar uygulanmalıdır... Peki, ne mi olur? Bilmem... Aurelio'ya, rakip takımın oyuncusunu tekme tokat dövdüğünden iki maç, aynı maçla ilgili verilen seyircisiz maçın İzmir'e alınması primleri ne derece etkili olur, onu da bilemem... Beşiktaş'la Ankaragücü taraftarlarının Ankara Muharebesi'den de ceza yerine civciv kuş çıkmıştı ya... Ama bir yerlerden birilerinin, birileriyle başlaması gerekiyor. Yoksa, ben şimdiden söyleyeyim, gelecek sezon için kimse ağlamasın... Daha neler neler olur... Tabii Disiplin Kurulu ile Tahkim Kurulu'nun ayrı telden çalmamaları da gerekir... Hayret! Arkasında aslan gibi kanunu bulunan, bu yüzden hükümetlere karşı bile dik durabilen bir yapı, nasıl oluyor da, kısasa kısas yapamıyor? >> Sağlık Bakanı'nın dikkatine Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ bizim köşeye İstanbul'un bana göre birinci derecede önemli ilçesi Kadıköy'deki çok büyük bir sorunla ilgili giriyorsunuz. Mesele şu Sayın Bakan; SSK'nın yine Kadıköy'ün can damarı olan Altıyol'daki dispanserini kapatıyorlar. Günde böylesine merkezi bir yere ortalama bin-bin beş yüz hasta geliyor. Halk, bu acı karar üzerine isyanlarda. Güvenlik güçleri kapılarda. Sağlıkta büyük reformlar yapmış siz ve ekibinize bu uygulama hiç uymuyor. Hani ben söyleyeyim de. Dostum Sayın Başbakan yarın neden haber vermedin demesin!.. >> Tigana kim, sen kimsin? Jean Tigana, kim bilir, belki de, dudak uçuklatan açıklamalarda bulunacak, ülkemizde futbolun nerelere doğru gittiğini dile getirecekti. Ama izin vermemişler... Biri çıkıp da, babasının sağ olup olmadığını sorunca, Tigana da işi kısa kesip, kalkıp gitmiş... Sonuç mu? Hiiiç... O, ne yazık ki meslektaş, işe aynen devam edecek, benzeri ayıplarla... Belki de Beşiktaş'ın gelecekteki teknik adamına da "Annen ne iş yapıyor" diye soracaktır... Tigana mı? Ülkesi Mali'de büyük bir yatırım yapıp, fakirlere yardım evleri kuracak... Aradaki fark bu kadarcık... Zaten teknik adamlığa devam edip de ne yapacaktı ki? Baksanıza, o 60-70 maç boşuna emek vermiş... Tayfur bir maçta her şeyi hallediverdi... İşte meslek bu haldedir... Kim ne derse de haklıdır. Ama ben üstüme hiç alınmam haaaa, onu söyleyeyim... >> İlhan Cavcav'a çok kızgınım! Gençlerbirliği'nin Başkanı Sayın İlhan Cavcav geçtiğimiz hafta içinde Ankaralı meslektaşlara bir demeç verdi. Görüntüsü ve sesi ile ekrana da geldi. Cavcav dedi ki; "Başkan Aziz Yıldırım tavrını değiştirmezse, Fenerbahçe'yi lig başlamadan şampiyon ilan edelim. Biz de daha sonra 17 takım lige devam ederiz..." Başkan, benim de buna benzer bir fikrim vardı, sen ana statü kısmını benden önce söyledin. Ben ise şöyle diyecektim, "Fenerbahçe'ye, Ulusoy ve Aziz Bey başkan kalacaklarsa, 34 çarpı 3'ten olmak üzere 102 puan önceden verilsin... Sonra maçlarda rakipler de Fenerbahçe'yi yenebilirlerse, onlar da üç alsınlar... Haaa madem ki Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor şampiyonluk için oynuyorlar, o zaman onlar da 102 yapmaya baksınlar... Biri çıkıp da bunu başarırsa, o zaman aralarında bir final oynatırsın, olur biter..." Nasıl, daha uygun değil mi, Sayın Cavcav?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.